Seçim sonuçları ABD ve Vatan Partisi

7 Haziran seçimlerini ABD kazanmış, Türkiye kaybetmiştir. Ülkemizde Gezi Direnişiyle zirvesine ulaşan ve Ergenekon-Balyoz kumpaslarını çökerterek somut sonuçlar elde eden kitle mücadeleleri, bölge ülkelerinin ABD planlarını boşa çıkaran direnişleriyle birlikte, ülkemizdeki BOP Eşbaşkanlığının kullanım süresinin dolmasına yol açmıştır. ABD’nin hedeflediği daha kullanışlı yeni eşbaşkanlık formülü, HDP katalizörlüğünde bir (yeni) AKP-CHP koalisyonudur. Seçim sonuçları, bu formülle uyum halindedir. Bu durum, kuşkusuz Amerika’nın Ön Asya’da en yakın ve güvenilir silah arkadaşı olarak ilan ettiği “PKK-Peşmerge-PYD” bileşimine de güç kazandırmıştır. 

HERKES İÇİN ZOR BİR SÜREÇ 

Önümüzde zor ve tuzaklarla dolu bir süreç bulunmaktadır. Ancak zorluklar, kazandığı mevzilere karşın, ABD açısından da söz konusudur. ABD, seçim taktiğini, seçmenin kısa erimli ve yalnızca 8 Haziran’da ne olacağına odaklanan bakış açısına dayandırmıştır. Halkın “ne olursa olsun önce Erdoğan’dan kurtulma”ya odaklanan enerjisini istediği yöne kanalize etmeyi başarmıştır. Ancak “hemen ve doğrudan” sonuçlara yönelen kitleler, aynı nedenle kısa bir süre içinde yeniden ABD planlarının karşısına dikilmeye adaydır. 

2007’den bu yana, “Türk milleti”ni Cumhuriyetin temelinden çekerek, Cumhuriyeti “kimsesiz” bırakmayı amaçlayan bir “bölünme anayasası”, karşı devrimin gündemindedir. Devleti milletsiz, milleti devletsiz ve Cumhuriyeti Atatürksüz bırakmayı amaçlayan bu girişimlerde bugüne kadar sonul adımın atılmasını engelleyen, milletin yoğun direnci olmuştur. Direnci kırmak amacıyla vatansever güçlere ve orduya yöneltilen kumpaslar çökertilmiştir. Aslında bölünme tehdidinin geçici olarak milletin gözünde aşınmasına yol açan temel etken de, milletin kendisinin başarılı bir mücadeleyle bu tehdidin önüne diktiği engeller olmuştur.  

ABD’nin yeni eşbaşkanlığa yüklediği görev, bölünme sürecinde hep ertelenip durmuş olan sonul adımların artık atılmasıdır. Ama tehdidi milletin gözünde yeniden dolaysızlaştıracak olan bu sonul adımlar, yine milletin yoğun direnciyle karşılaşmaya mahkumdur. Türkiye, kısa sürede seçim sonuçlarının geçersizleşeceği bir siyasal ortama girmeye adaydır.  

STRATEJİK VE TAKTİK DÜZLEMLER 

Siyasal mücadele, stratejik ve taktik etkenlerin bileşiminden oluşur. Strateji, içinde yaşanılan tarihsel aşamanın bütüncül hedefi ile o hedefe yönelik rotanın genel doğrultusundan oluşur. Stratejinin doğruluğu seçimle sınanmaz. Strateji, bilimsel bir öngörü olarak toplumsal pratikle sınanır. Türkiye’nin stratejisi, yeniden Atatürk Devrimi yoluna girmek ve bu devrimi tamamlamaktır.  

Kuşkusuz seçimler de toplumsal pratiğin bir parçasıdır ve onların da sınadığı bir şey vardır. Stratejiyi yaşama geçirmek, stratejik rota doğrultusunda ilerlemeyi olanaklı kılacak toplumsal gücü oluşturmaktan geçer. Taktik yaklaşımlar ve örgütsel oluşumlar, güç kazanmanın araçlarıdır. Taktik düzlemde güç kazanmak, değişik toplumsal kesimlerin öznel eğilimlerini önemli bir veri olarak hesaba katmayı gerektirir. Seçimler, mevcut öznellikleri yansıtır. Bu düzlemde öznellik, artık hem nesnenin bir parçası, hem de nesneyi (dünyayı) değiştirmenin konusudur. Bu nedenle seçim sonuçları, güç ya da mevzi kazanma açısından gözardı edilmemesi gereken ölçütlerdir.  

SEÇİM SONRASI VE VATAN PARTİSİ 

Ülkemizin içinde yaşadığımız tarihsel dönemde Atatürk Devrimine olan gereksinimi vazgeçilmezdir. Bu vazgeçilmezlik, yalnızca stratejik anlamda değil, taktik düzlemde de söz konusudur. Atatürk Devrimi, milletin nezdinde ülkemizin geleceğine damgasını vuracak elle tutulur, gözle görülür güçlü bir seçenek haline getirilemezse, karşı devrim, ne kadar büyük zorluklar içine düşerse düşsün, varlığını ve iktidarını sürdürür. Belki altı ayda bir iktidar formülü değişir, karşı devrimin planları alfabedeki harfleri tüketir, ama karşı devrim iktidarda olmaya devam eder. 

Ülkemizde Atatürk Devriminin biricik partisi, Vatan Partisidir. Vatan Partisi yakın geçmişte ülkemizin önemli bir birikimini bağrında toplamayı başarmıştır. Geçmişte olsun, bugün olsun, siyasal öngörüleriyle güçlüdür. Seçim sürecinde milletimize duyurduğu uyarı ve öngörüleri de, kısa bir süre içinde pratik tarafından doğrulanacaktır. Ancak Vatan Partisi, 7 Haziran seçimlerinde “Türkiye’nin Seçeneği”ni oy desteğiyle güçlendirme konusunda başarısızlığa uğramıştır. Bu başarısızlığın nedenlerini özenli ve nesnel bir yaklaşımla saptayarak milletimizle paylaşacağına kuşku yoktur.