Seçim yapıldı, meclis nerede? -(TAMAMI)

SEÇİM YAPILDI, MECLİS NEREDE?
Akıl almaz bir vurdumduymazlık ülkeyi kaplamış.
12 Haziran’da seçim yapıldı. Bugün karşımızdaki şu manzaraya bir bakın! Medyası şaşkın akıl ve mantık dışılık sanki iliklerimize işlemiş. Toplum inanılmaz bir tablo ile karşı karşıya.
Türkiye’de sanki fiili bir durum hüküm sürmekte. Yüzde 49 oy da alsanız, seçmenin yüzde elli birini de çantaya koysanız, ne hükmü var.
Meclisiniz toplayamıyorsunuz, Meclis Başkanını çoğunluk oyuyla seçiyorsunuz ama nasıl? Meclisin ne ana muhalefet partisi var, olacak görülmüş iş değil. Diyarbakır’da ayrı bir Meclis toplanıyor. Ülkenin hiçbir sorunu bu yolla çözemezsiniz. Ya da “Ben yaptım; oldu bitti” diyemezsiniz. Bu ülke kimsenin babasının çiftliği de olmamalı. Hiç bir efendinin, beyin malı da.. Çok kan, çok gözyaşıyla kurulan Cumhuriyet, hukuk devleti, Laik devlet, sosyal devlet yok. Özgürlükler askıda. Hatta daha kötüsü demokrasinin ilerleme devri dediğiniz bir süreçte, demokrasinin olmazsa olmazları hiçe sayılıyor, düşünce özgürlüğü yok. Yan baktın diye, beni eleştirdin diye önüne geleni asker ve sivil demeden yazarı, çizeri tutup kapatırsanız, bilin ki bu devran hep böyle gitmez. Gidiyorsa, bir zamanlar özgürlüğü tatmış bir toplum siz er geç direnme hakkını kullanarak durduracaktır.
Akılama takılan bir soruyu sizlerle paylaşayım:
“Demokrasi buysa, seçim sonrası hala küçük politik oyunlar sahneye koyacak, gerginlikler toplumu bir bıçak gibi ortasından ayıracaksa, o zaman niçin Demirel’i 6 kez Başbakanlıktan indirdik, 7. kez getirdik ve Çankaya’da 7 yıl oturmasını içimize sindirdik? Onun suçu insan hak ve özgürlüklerine her koşulda müdahale etmemesi, yaşamının son yıllarında bile hala ulusunu düşünmesi miydi?”
BAŞKANLIK SİSTEMİ PROVALARI MI?
Meclis toplanamıyor, başkanlık divanı düzenlenemiyor ama Sayın Cumhurbaşkanı çoğunluk liderine hükümeti kurma görevini verebiliyor, toplanıp yeminlerini bile edememiş milletvekilleri ve Diyarbakır’ı adeta ikinci bir başkent gibi kabul etmiş aslında kavli de eylemi de belli BDP’ li ama bağımsız milletvekili seçilmiş otuz beş Kürt kökenli vatandaşımız meclise gelmiyor ve yemin etmemekte kararlı görünüyorlar? Yoksa artık çift Meclisi iki başkenti kabul ettirme provaları da yasal mı sayılacak?
İnsaf ile düşünün. Tayyip Erdoğan CHP’yi köşeye sıkıştırmak, tükürdüğünü yalatmak ve daha çok AKP’leştirmek istediği sürece bu demokrasiye yakışmayan küçük politik oyunları demokrasinin bir yaptırımı olarak düşünecekse, bunu şimdilik “iyi polis” rolünü üstlenen ve bir takım temaslar yapan Meclis Başkanı da bu düğümü çözebilecek mi? Yani Mecliste bulunan 135-ikisi Silivri’de tutuklu- CHP Genel Başkanını kürsüye çıkarıp yemin ettirebilecek mi? Daha önemlisi özerkliğini Diyarbakır’ı mesken tutarak, fiilen ikinci meclisi orada toplayan otuz beş bağımsızı Ankara’ya meclise getirebilecek mi?
Sorunların çözümü tek bir adamın iki dudağının arasındaysa ve onun her sözü ulu emir yerine geçiyorsa bunun adı demokrasi midir nedir, açık ve net otokrasi mi?
Durum vahim olduğu kadar açıktan işlenmiş bir anayasa suçu anlamına gelir de, bunu kime kabul ettireceksiniz? Tutun ki ettirdiniz, yaptırımı var mı? Çaresizlik ve aymazlık bakın dokuz yılda bir ülkeyi ne hale getirmiş?
Önüne geleni askeri darbeci, önüne gelen gazeteciyi ve yazarı darbe teşvikçisi, önüne gelen siyasi lideri, aydını, yazarı darbe sevdalısı görmeye devam ederseniz bir süre sonra Genelkurmay karargahını Hasdal’a sonra da Medyanın sizden olmayanlarını Silivri’ye taşımak zorunda kalırsanız. Bu yurdu bir zamanlar rahmetli Menderesin dediği gibi yedek subaylarla mı koruyacaksınız?
Bu kimin işine yarıyor? Ordusu zanlı, düşünürü darbe teşvikçisi, kitabı basılmayan yazar hükümet yıkıcı, okuyan ve düşünen herkes zanlı, herkes ezgin ve bezgin bir toplumu dünyaya nasıl bir toplum olarak tanıtacaksınız? Oysa siz oturmuş bakan yardımcılıklarının kimlerden oluşacağının müzakeresini yapıyorsunuz. Meclisi toplanmıyor, yemin etmemiş yüzlerce milletvekili görev yapamaz halde ve buna “ileri demokrasi” diyorsunuz. Altı yüz milyarı aşkın dış ve iç borcu ve bir o kadar cari açığı gelecek kuşaklara miras bırakıyorsunuz ve buna da Cumhuriyet devrinin en başarılı ekonomik dönemi diyorsunuz.
Cumhuriyeti kuran, size bu altında görev yaptığınız kutsal emaneti bırakan Gazi Mustafa Kemal Atatürk bir tarafa, tüm bunlara sessiz kalan CHP ‘nin kurucusu İsmet Paşa sağ olsa, ya da mezarından şöyle bir doğrulsa size ne derdi bilir misiniz:
“-Haydi canım sende!”
Her iktidar gelir, her iktidar gider. Kimi sandıkla gider kimi başka yolla ama mutlaka gider. Bunun örneklerini yakın tarihimizde görmedik mi?
Ne olur bir kere olsun tarihe kulak verin ve bu sakat yoldan vazgeçin, toplumu kucaklayın, gerginlikleri, küskünlükleri ortadan kaldırın. Halka askerinize aydınınıza özgürlüklerini geri verin. Yoksa ne olur demeyin bir gün ne olacağını herkes görecektir.
Hiç unutulmasın ki; “Sel gidecek, kum kalacaktır.”
İşte o kum bu aziz vatan topraklarının yarattığı koca bir ulus ve dürüst, namuslu yurttaşlardır.