Seçimin galibi HDP ama...

7 Haziran seçim sonuçlarının ayrıntılı incelenmesi ilginç sonuçlar ortaya koyuyor. Her şeyden önce parlâmenter düzenden Başkanlık sistemi çıkarmak isteyenlerin bu çabaları düş kırıklığı ile sonuçlandı. Seçmen ülkenin kaderini demokrasiyi özümseyememiş bir insana bırakma girişimlerine geçit vermedi. AKP siyaseti yolsuzluk olarak algılamasının, demokrasinin tüm kurul ve kurallarını askıya almasının bedelini ağır bir biçimde ödedi. CHP ve MHP bekledikleri başarıyı elde edemedi. CHP yüzde 30-35 bandında beklediği oy oranının çok altında kaldı. CHP kuruluş ilkelerine ters düşen söylem ve eylemlerle, seçtiği çok yanlış adaylarla, emekçileri ıskalaması ile çok önemli bir fırsatı kaçırdı ve parti üyelerinin önemli bir bölümünün güvenini yitirdi ve üyelerinin bir bölümünün HDP’ye oy vermesine neden oldu.  

SEÇMENİN OSMANLI TOKADI 

7 Haziran seçiminin tek galibi kuşkusuz HDP’dir ama bu konuda bir yanılgıya düşmemek gerek. HDP’ye oy veren beş milyonun üzerindeki seçmenin önemli bir bölümü HDP’ye Kürtçülük ana akımı, özerklik, federasyon istemleri, Öcalan’a özgürlük söylemleri, Kandil ziyaretleri nedeni ile oy vermedi. Oy verenlerin büyük çoğunluğu AKP’den kurtulmak için oy verdi. Seçmen AKP’nin demokrasiyi askıya alan tutumuna, tek adam olmak isteyen, Osmanlı ateşi ile yanan, komşularına düşmanlık duvarı ören, yolsuzluklara karşı sessiz kalan, kendisinin bile yolsuzluk yaptığı kuşkusu altında yaşayan, kendi ülkesinin işsizleri dururken Suriyeli üç milyon göçmenin ülkeyi istila etmesine izin veren ve milletin vergilerini har vurup harman savurarak çok lüks bir hayat yaşayan, ihtirası aklının bir karış üstünde olan bir adama ders vermek için kendini siyasetçi sayan insanların suratına kolay unutamayacakları okkalı bir Osmanlı tokadı attı. HDP bu gerçeği çok iyi görmeli ve geleceğini buna göre düzenlemelidir. 

HDP KENDİNİ YENİLEMELİDİR 

HDP yöneticileri kendilerine verilen oyların emanet oy olduğunu bildiklerini ve bunu değerlendireceklerini açık yüreklilikle söylemeleri önemlidir. Eğer HDP yöneticileri külahlarını önlerine koyup geleceklerini akıllı bir biçimde planlarlarsa Türk siyasetinin geleceğinde çok önemli bir görev üstlenebilirler. HDP Kürt azınlığın, etnik bir oluşumun partisi olmaktan kendisini kurtarmak zorundadırlar. Yakaladıkları bu fırsatı iyi değerlendirerek bölge partisi yerine Türkiye partisi olmaya çalışmaları siyasal yaşamda başarılı olmaları için ön koşuldur. Bunun için PKK kuşatmasından, Öcalan vesayetinden kendilerini kurtarmaları gerekmektedir. Eğer bunu başarır ve siyasal özgürlüklerini kazanırlarsa siyasal yaşamımızın solundaki boşluğu doldurmaya ve CHP’yi saf dışı bırakmaya bile aday olabilirler. Bunun için kendilerine yeni bir siyasal kimlik oluşturup bugüne kadar ağızlarına almadıkları emekçilere, sol kulvarda ses vermiş aydınlara el verip liberalizm karşıtı bir sol sosyo-ekonomik platform kurabilirlerse bu ülkenin siyasetinin parlayan yıldızı olabilirler. Seçmenler HDP’ye ayrımcılık söylemlerini, Kandil’de PKK’dan talimat almalarını, Öcalan’a özgürlük istemlerini destekledikleri için değil öncelikle AKP’nin iktidarına son vermek ardından sol kulvarda yeni bir parti olmaları umudu ile oy verdiler. HDP bu beklentilere yanıt verirse daha da büyür yok bölgeci, ayrımcı, PKK yandaşlığı tavrını sürdürürse yakın bir tarihte gerçekleşebilecek erken seçimde yok olup gidebilirler. Hele siyasette, şans kapıyı iki defa çalmaz.