Seçimler sonrasında Adana ve Antalya festivali
Yerel seçim sonuçlarının bu yılki Adana ve Antalya Film Festivalleri’ni etkileme olasılıkları üzerinde durmuş, bir değişimin, bu festivaller üzerinde ne gibi etkiler yapabileceği konusundaki olası kuşkuları dile getirmiştik. Bugünkü durum, bu konudaki kuşkularımızın hiç de yersiz olmadığını ortaya koydu.
Bilindiği gibi hem Adana ve Antalya’nın büyük şehir belediye başkanları hem el değiştirdi, hem de farklı bir siyasi partinin yönetimine geçti. Artık bundan böyle Adana Altın Koza Film Festivali belki de ilk kez MHP’li bir başkan tarafından yapılacak, Antalya Altın Portakal Film Festivali de, beş yıl bir aradan sonra tekrar AK Partili Menderes Türel tarafından davam ettirilecek. Yani her iki festival de, olumlu ya da olumsuz, şu veya bu şekilde, bir değişim dönüşümü kaçınılmaz bir biçimde ortaya koyacak.
İlk bakışta, her iki festivalin de, Türkiye’nin en büyük ulusal festivalleri olması, yapıldıkları kente marka açısından sayısız yararlar sağladığı ve de bir hizmet devamlılığı ilkesiyle eskisi gibi devam ettirileceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunun aksini düşünmek mümkün değildir.
Festival bütçesi için suçlanmıştı
Burada önemli olan, festivallerin devam edip ettirmemesinden daha çok, nasıl ve kimlerle hangi boyutlarda ve ilkeler doğrultusunda yapılacağıdır. Çünkü ülkemizdeki birçok festival- ki bunlar arasında Adana ve Antalya da var- onca geçmişlerine rağmen kurumlaşamamış, belirli bir ilkeler doğrultusunda bir devamlılık ya da tutarlılık ortaya koyamamıştır. Bu tür festivallerin kurumsallaşamaması, yerel yönetimlere doğrudan doğruya bağlılığından, ilkelerini belli edememesi de bu bağlılığın her değişimlerde devamlılığı sağlayamamasından kaynaklanmaktadır. Gerçekten de bu tür festivaller, şu veya bu şekilde her yerel yönetim değişikliğinde, bir önceki etkinlikleri yok saymış, onu eleştirerek işe başlayarak kendi ilkelerini koymayı adeta politik açından zorunlu kılmıştır. Devamlılığın sağlandığı -ki Adana geçmiş yıllarda bu devamlılığı sağlayamayarak uzun bir süre festival yapmaya ara vermişti- ama ilkelerin her yerel yönetimle değiştiği bu festivallerin, bu yıl da, değişen başkanlarla birlikte aynı olumsuzluğu bir gelenek şeklinde sürdürüp sürdürmeyeceğini göreceğiz.
Antalya Film Festivali’ne bir önceki başkanlığı sırasında en görkemli yıllarını yaşatan Menderes Türel’in, yerel seçim öncesinde, eski başkan Mustafa Akaydın’ı, kültür ve sanat etkinliklerine büyük bir bütçe ayırmakla suçlaması ya da eleştirmesi, bu festivalle özdeşleşmiş Antalya kenti için bir talihsizlik olarak yorumlanabileceği gibi, bunun yalnızca seçim atmosferinde söylenmiş bir söz olarak da algılanabilir. Tabii bunun sonuçlarını da çok değil, kısa bir süre sonra hep birlikte göreceğiz.
Festivallerin yapıldığı kentlerdeki yerel yönetimlerin değişmesi, yalnızca festivallerin ilkelerini değil, aynı zamanda festivallerin yetişmiş, deneyim kazanmış, başarılı kadrolarının da değişime uğramasını kaçınılmaz yapıyor. Çünkü bu deneyimli kadrolar yerine, dışardan taşeron kişi ve kurumların kullanılması sanırım bu tür festivallerin ilkesiz olmasının da en büyük nedenlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Dileriz bu kez böyle olmaz. Yeni başkanlar, bir önceki başkanların ve festival kadrolarının olumlu katkılarını yadsımayıp, onların üzerine bir o kadar da olumluluk ekleyerek bu festivalleri devam ettirmenin üstesinden gelebilirler. Bu yalnızca o festivallerin devamlılığı için değil, saygınlığı için de gerekli ve de yararlı bir adım olarak Türk sinemasına daha büyük ve kalıcı katkılar sağlar. Her iki festivalden de beklentimiz bu.