Seçimlerin kıskacından kurtulamayan ekonomimiz
Ülkemiz sık sık yapılan seçimlerden başını kaldıramaz oldu. Ülkenin kalkınmasına, içinde bulunduğu ekonomik krizden çıkmasına, yangın yerine dönmüş bölgedeki gelişmelere karşı çözümler üretmeye odaklanmamız gerekirken kavgalı, sevgiden ve saygıdan yoksun, nefret söylemleri ile bezenmiş kampanyalı seçimlerle ülkemiz verimli kullanacağı çokça yılları kaybetmiş ve çocuklarımızın geleceğini çalmış durumdayız.
2019 KAYIP YILI
23 Haziran’a kadar kulağımıza hoş gelmeyen sesleri dinleyerek ve aynı söylemleri ve iddiaları duyarak yine çok yorulacağız.
Seçime kadar kim kazanacak diye papatya falına bakacak ve tüm ekonomik ve siyasi adımları erteleyeceğiz. Kimse dövizini bozdurmayacak. Kimse yatırım yapmayacak. Kimse yeni işe girmeyecek. Kimse karar veremeyecek, hele bir seçim geçsin, diyecek. Düşünün bunun ekonomik maliyetinin ne kadar hasar yaratacağını
Seçimler bitip Ekrem İmamoğlu kazanırsa hükümet başka bir telden çalacak. Erken seçim talepleri gündeme gelecek. İktidar büyük ekonomiyi elinden kaçırdığı için çok kızacak ve kızgınlıkla olmadık şeyler yapacak. Örneğin yasal düzenlemeler yaparak İstanbul’un yönetimini merkeze, Başkana bağlayacak .Büyükşehir başkanı konu mankenine dönecek. AKP adayı kazanırsa toplumda mağduriyet ve haksızlık olduğu gerekçesiyle tepkiler ve dalgalanmalar olacak.
Kim kazanırsa kazansın siyasi belirsizlik tavan yapacak ve ekonomi bu kaotik durumdan nasibini alarak kriz daha da derinleşecek.
Yazık...
Ekonomide yangın vardı, bu yangına suyla gitmek zorundayken benzinle gittik. Şunu anlıyoruz; rant ekonomisi o kadar vazgeçilmez ki akıl tutulmasına sebep oluyor.
PEKİ, ÇÖZÜM NE?
Bu çözümleri sürekli yazıyor ve söylüyoruz. Plan, program yapmak ve millet olarak birlik olmak; kararlı biçimde üretime odaklanmak. Üretim ekonomisi ancak rant ekonomisini küçültür.
Kısa vadeli çözümlerde başarılı olmanın yolu siyasi belirsizliği gidermek, güven ortamını yaratmak, adalet ve hukuk sistemini vicdan temeline oturtmak adına atılacak adımlara bağlı.
Ancak bu iktidarın ve Cumhur İttifakının yangını söndürecek tek bir silahı var: IMF ve dış dünyaya şirinlik yapmak. Çünkü tren kaçtı.
IMF demek ülkemizin yoksullaşması ve cendereye girmesi demek.
Dış borçları çeviremeyen, cari açığı finanse edemeyen hükümet, dış kaynak ve sıcak para için taviz vermek zorunda kalmak istemiyorsa milletin birliğini sağlamak zorunda. Yamalı bohça ile yabancıların karşısında gitmek taviz verme ile sonuçlanır.
NE DİYELİM!
Tekrar seçim, bir daha seçim, olmadı erken seçim.
Seçim oluyor şahane/ ekonomiden sana ne/kazanmaktır amacım/ ülke batmış banane