Şehrin Kalbindeki Opera
Atila Aydıntan dizisinde yüksek müzik eğitimindeki başarılarını anlattığım, kuşkusuz dünyadaki sayılı konservatuarlardan biri olan Hannover Müzik ve Tiyatro Yüksek Okulu; hem şehir ormanı Eilenriede’nin en batı noktasını, hem de Hannover merkezindeki prestijli Königstrasse’nin (Kral Sokağı) bir ucunu oluşturmaktadır. Kuzeydoğudan güneybatıya uzanan ve Hannover’in tam merkez noktasında Opera binasına kavuşan caddenin adı, operaya varmadan yüz metre önceki kavşaktan itibaren operanın önüne kadar Theaterstraße’ye (Tiyatro Sokağı) dönüşür.
Hannover’in müzik tiyatrosu kültürü 17. yy.a dayanıyor. 1689 yılından itibaren Leine Sarayının içindeki Kraliyet Saray Tiyatrosu’nda operalar sergilenmeye başlanmıştı. Avrupa’nın en güneyinden esen rüzgar kıtanın kuzeyini de sarmıştı. Günümüzde Kröpcke meydanında şehrin kalbini oluşturan bina ise 1845-1852 yılları arasında geç dönem klasik stilde eski çarşı semtinin doğu sınırında inşa edildi.
Kral Sokağı, adının Tiyatro Sokağına dönüştüğü kavşakta Laves Sokağı ile buluşur. Friedrich Laves yeni operanın mimarıdır. Laves sokağı ise güneydoğudan gelip Kral /Tiyatro sokağıyla buluştuğu noktadan itibaren kuzeybatıya doğru devam ederken Joachim adını alır. Hatırlıyorsunuz; Hannover Krallığının meşhur ve etkin başkemancısı ve Brahms’ın dostu ve destekçisi.
Operanın Tarihi ve Küllerinden Doğuşu
Bu binada sergilenen ilk opera, 5 Eylül 1852’de Mozart’ın Figaro’suydu.
Opera’nın yanında tiyatro oyunları da sahneleniyordu. 1918’de Opera ve Tiyatro Evi adını alarak Prusya’nın eline geçen kurum, 3 yıl sonra Hannover Belediyesi’nin sorumluluğuna girerek milletin malı oldu sayılır. İkinci Dünya Savaşı sırasında 26 Temmuz 1943’te gerçekleşen fosforlu bomba saldırıları esnasında yangınlar dış cephe dışında tüm binayı tamamen tahrip etti. Sonra bina Hamburglu mimar Werner Kallmorgen’in planlarına göre tarihi stiline uygun şekilde yeniden inşa edildi. 30 Kasım 1950 tarihindeki yeni binanın açılışında bu sefer Richard Strauss’un başyapıtı Rosenkavalier sahnelendi. Tam 25 yıl sonra, yine bir 30 Kasımda gerçekleşen Keith Jarret’in tarihi The Köln Concert kaydı sanki bu açılışın Hegelyanımsı bir antitezini oluşturmaktaydı. Dünya kayıt sanatı ve plak üretimi merkezi Hannover’i anlatacağım bu dizinin üçüncü ve son bölümünde konuyu ilginç bir anekdotla tekrar Keith Jarret’e bağlayacağım… Ancak şu şüphesizdir: Strauss’un Rosenkavalier’i, Also Sprach Zarathustra’sı ve yeterince icra edilmeyen diğer oda müziği eserlerinin Türkiye’de daha fazla konser programında yer alması çok doğru olacaktır. Neticede çok sesli Türk müzik geleneğinin oluşmasında önemli katkıları bulunan Alman müzik üstatları neslinin beste alanındaki en önemli temsilcisi.
Benim Operamdan Sahneler
İstanbul Olgunlaşma Enstitüsü’nden mezun olan annem, operaya yakın olan Hannover’in eski meşhur kürk mağazasında çalışmıştı. Daha öncesinde kendi terzi dükkanı da vardı Hannover’in kuzeyindeki Langenhagen kentinde. “Langenhagen’in halası”ydı annem. Gazete dahi öyle tanıtmıştı onu. İşini çok iyi yapan ve muazzam bir çalışma azmi olan bir el ve dikiş sanatı ustasıydı daha genç yaşta. Devlet tiyatrolarından teklif gelince Hannover’deki Devlet Operası ve Devlet Tiyatroları için tüm kadın kostümlerini diken kadın kostümleri atölyesinde aksesuar uzmanı olarak çalışmaya başladı.
Akşamları opera sahnelendiğinde her zaman terzilerden de nöbet tutanlar vardı. Ara sıra annem de nöbet tutuyordu ve babam işte olduğu zaman bazen ben de annemle beraber akşam operaya giderdim. Hannover’in tam merkez noktasında şehrin en görkemli yapısı. El, görsel, mimari, oyunculuk ve yönetmenlik sanatları, ses sanatıyla müthiş bir uyumluluk içinde. “Orkestra”nın ötesinde bir orkestrasyon. İnsan beyninin ve ruhunun yaratıcılığını tamamıyla yüceltmek üzere kurulan bu sihirli dünyayla daha ilkokul ve öncesi yaşlarda tanışma şansına sahip olmuş olmak bir istisna idi. Sahnenin kenarında saniyeler sonra sahneyi dolduracak koroyla birlikte durmak ve onların kafamı okşayarak sahneye çıkmalarını yaşamak ve rejisör balkonundan olup biten her şeyi ve en çok da şefi saatlerce duymak bugüne kadar unutamadığım hayat sahnelerimin arasındadır.
Haftaya bu dizinin son bölümü. Sonra bir kaç hafta köşe tatili…