Sendikalar ve demokratik açılım

Sendikalar demokratik düzenin ayrılmaz örgütüdür ve özgür varlıkları demokrasinin korunması ve yüceltilmesi açısından son derece önemlidir. Örgütlediği işçi sayısını çoğalttıkça emeğin milli gelirden alması gereken payı almasını sağlayarak sosyal adaleti, üyelerini eğittiği ve bilinçlendirdiği sürece de demokrasinin toplum yararına işlemesini sağlar. Sendikalar demokratik düzenin olmazsa olmaz kuruluşudur ama çoğu kez, oligarşinin demir yasasını işleterek, sendika içi demokrasiyi yok edip tek adam egemenliğini kural olarak takdim etmek isteyenlere sendikacılık tarihi çok kez tanıklık etmşitir. İşte Amerika’da taşıma işçilerinin genel başkanı Jimmy Hoffa. Sendikasını diktatörce yönetmiş, sendika parasını mafyanın kirli işlerinde kullanmış ve sonunda yok edilmiş ve cesedi, nasıl öldürüldüğü bugüne kadar aydınlatılamamıştır. Rivayet o ki Hoffa mafya tarafından ayaklarına çimento dökülerek ve canlı olarak okyanusun sularına atılmıştır. Amerikan maden işçilerinin efsane başkanı John L. Lewis üyeleri tarafından tapılırcasına sevilmiş ama yıllarca sendikasında demokrasiyi yaşatmamış, muhaliflerini acımasızca yok etmiştir. Sendikacılık asla böyle anılmamalı, olumsuz algı yaratmamalıdır. Bu örnekler yüzünden sendikacılığın toplum tarafından yanlış anlaşılması çok kolaylaşmaktadır.
TÜRKİYE’DE SENDİKAL DEMOKRASİ
Ülkemizde sendikal demokrasi konusuda örnek olacak bir sendika var; Tekgıda-İş Sendikası. Tekgıda-İş Sendikası'nın başında özgüveni ve özverisi yüksek bir genel başkan var. Kamuoyunun yakından tanıdığı Mustafa Türkel Türk-İş Genel Sekreteri iken Türk-İş’in biat eden sendikacılık anlayışına karşı çıkarak istifa etmek yüceliğini göstermiş bir yürekli sendikacı. İktidar partisinin Türk-İş yöneticileri ile birlikte kendisine karşı Çaykur grevinden sonra kurmak istediği komployu boşa çıkaracak kadar tabanı ile bütünleşmiş bir lider. Çok okuyan ve teknolojik gelişmeleri yakından izleyen, sendika üyeleri ile dijital ortamda ilişki kurmayı başarmış bir kişi. İşte bu örnek sendika başkanı sendikacılığımıza örnek olacak bir davranışın uygulamasına başlamış durumda. Sendikacılığımızın büyük eksiği olan sendika içi demokrasi ya da sendikanın demokratikleşmesi ilkesini gerçekleştirmek için kollarını sıvamış. Amaç sendikacılıkta monolog değil diyalog kavramını yaşama geçirmek. Bunun için örgütlü oldukları işyerlerinde sendika temsilcileri, sendika yöneticileri ve işçilerin katılımları ile örgüt toplantıları düzenleme politikası öne çıkarılıyor. Bu toplantılarda hem o işyeri çalışanlarını bilgilendirmek, hem toplusözleşme dönemlerinde sözleşme içeriğine dair isteklerini kaydetmek ve hem de işçilere sendikâl çalışmalar konusunda söz hakkı tanımak. Bu sendikada toplusözleşme görüşmelerinde işverenlerin son önerilerini işçilere sunmak ve ancak onlar onayladıktan sonra sözleşmeyi imzalamak gibi son derece demokratik uygulama zaten var. İmzaladıkları sözleşmelerin önemli kazanım ve başarı sağlaması da bundan. Artık Tekgıda-İş’te yalnız başkan konuşup işçiler dinlemeyecek. İşçiler de konuşacak ve başkan da onları dinleyecek. Yapılan yanlışlar varsa tabanın görüşlerine göre sendika davranışlarını yeniden düzenleyecek. Başka bir deyişle sendikanın üretenleri bir anlamda sendikanın yönetenleri olacak. Artık bundan böyle Tekgıda-İş Sendikası'nda tepeden inmeci yönetim yerine, eskisinden daha güçlü olarak, birlikte yönetim egemen olacak. Bu yöntemle sendika üyelerinin sendikasına bağlılığı, güveni ve yöneticilerine saygısı daha da kuvvetlenecek. Bu uygulamanın ilk örneği geçen hafta İzmir’de sergilendi ve çok başarılı oldu. Devam edeceği önemle vurgulanıyor.
SENDİKACILIĞIMIZIN ÖNEMLİ EKSİĞİ
Burada sendikacılığımızın iki önemli eksiğini vurgulamak istiyoruz. Bunlardan birincisi sendika üyelerinin sendika yönetiminde söz sahibi olması. Tekgıda-İş örneği bu bakımdan son derece önemlidir ve mutlaka diğer sendikalar tafafından örnek alınmalıdır. İkinci önemli eksik sendika üyelerinin siyaseten bilinçlendirilmesinden ısrarla kaçınılmasıdır. Sendika yöneticileri üyelerini şu veya bu partiye oy versin diye zorlasın demiyoruz ama onları iktidar partisinin çalışma yaşamına ilişkin politikalarından haberdar etsin istiyoruz. Bunun için dijital ortamdan, bastırılacak broşürlerden yararlanarak üyelerini bilgi sahibi yapsın ve kararı üyeye bıraksın diyoruz. Örneğin zorunlu bireysel emeklilik, özelleştirilmek istenen kıdem tazminatı, özel istihdam büroları, kiralık işçi sorunu gibi çalışanlar için yaşamsal konular sendikalar tarafından üyelerine, yorum yapmadan, anlatılsın. Böylece işçi siyasal iktidarın çalışma yaşamında kimi korumaya çalıştığını kendi anlasın ve seçim zamanında ona göre oyunu vermesine sendikası yardımcı olsun istiyoruz. Demokrasiyi yok etmek isteyenlere karşı işçilerin demokrasiyi koruma borcu olduğu unutulmamalıdır.