Sermaye piyasaları, Çinli yatırımcıların yolunu gözlerken

2020 yılında Çin sermaye piyasalarında yabancı yatırımcılara dönük olarak bazı düzenlemeler yapıldı. Yabancıların yatırım yapma şartları yenilendi. Bu düzenleme ile birlikte uluslararası sermaye piyasalarında Çin hane halkı tasarruflarına dair beklentiler oluşmaya başladı. Konu ile ilgili 4 Temmuz 2021 tarihli Financial Times gazetesinde yayınlanan makale ile bu beklenti yüksek sesle ifade edilmiş oldu.

İŞTAH AÇAN ÇİN TASARRUFLARI

Çin, Deng Xiaoping’in önderliğinde 1970’lerin sonunda gerçekleştirilen “Dışa Açılma ve Reform” ile ciddi miktarda yabancı sermaye çekmişti. Fakat 1990’larda yaşanan Asya finansal krizi sonrası sermaye kontrolleri sıkılaştırıldı. Çin son 20 yılda gösterdiği büyük gelişmeye karşın sermaye kontrolleri konusunda sıkı politikalarını devam ettirdi. Dolayısıyla Çin hane halkı yatırımcıları tasarruflarını yurt içi piyasalarda değerlendiriyor. Çin’in resmi kurumu olan YPDİ (yabancı para devlet idaresi) hane halkının yurt dışında yatırım yapabilmesi ile ilgili düzenleme çalışmalarına yeniden başladı. YPDİ halen Hong Kong üzerinden yurt dışına yatırım imkânı sağlayan Servet Bağı isimli bir proje üstünde çalışılıyor. Geçmiş yıllarda uluslararası piyasalarda volatilitenin yüksek olması nedeniyle bu çalışmalar ertelenmişti. Servet Bağı projesinin detaylarının bu yıl içinde açıklanması bekleniyor. Pilot program 9 büyük Çin şehrinin olduğu güneydeki Büyük Körfez Bölgesi’ni kapsıyor. Bölgede yaşayan 70 milyon kişi, düşük ve orta riskli finansal ürünlere kişi başına en fazla 154.000 dolar yatırabilecek. Bu program başta ABD olmak üzere uluslararası sermaye piyasalarına bu pazara yatırım yapma imkânı sağlayacak. Ayrıca yabancı yatırımcıların Hong Kong piyasası üzerinden Çin sermaye piyasalarına erişimi kolaylaşacak.

Çin’de mevduatların büyüklüğü 25 trilyon dolara, varlıklı kişilerin toplam portföyü ise 8 trilyon dolara ulaştı. Karşılaştırmak için ABD’de aynı dönemde toplam mevduatların 12 trilyon dolar civarında olduğunu belirtelim. Dolayısıyla Çin sermaye piyasaları yabancı yatırım bankaları açısından çok büyük bir potansiyel ifade ediyor.

Çin’de aktif olarak faaliyet gösteren yatırım bankalarından biri olan HSBC’nin tahminine göre 2025 yılında Çin hane halkının finansal piyasalarda değerlendireceği tasarrufların tutarı 46,3 trilyon dolar olacak. Aynı kurumun hesaplamalarına göre Çin hane halkının %10’u yabancı piyasalarda işlem yaptığı varsayılırsa portföy büyüklüğü 2,4 trilyon dolar oluyor! Bu büyüklükte bir yatırımcı grubu dünya sermaye piyasalarda çok önemli bir oyuncu olmaya adaydır.

VARLIK BALONLARINA KARŞI ÖNLEM ARAYIŞLARI

Çin Bankacılık ve Sigorta Düzenleme Komisyonu Başkanı Guo Shuqing geçen aylarda gayrimenkul sektöründe yaşanan balona dikkat çeken bir rapor yayınladı. Son bir yıl içinde dünya piyasalarında olduğu gibi Çin’de de varlık fiyatları aşırı oranda şişti. Çin borsaları 2007 yılında ulaştığı zirveleri 2021 yılı başlarında aştı ve rekor tazeledi.

2,4 trilyon büyüklüğünde bir yatırımcı grubunun Çin piyasasından çekilip yabancı piyasalara gitmesi Çin’de oluşan varlık balonlarının sönmesine katkı yapacaktır. Bazı yatırım danışmanları böylesine bir çıkış için felaket senaryoları bile hazırlamış. Bu felaket senaryolarının gerçekçi olmadığının altını çizelim. Yatırımcıların portföylerini yurt içi ve yurt dışı piyasalarda belli bir dengede değerlendirmesi varlık fiyatlarında dengeli bir fiyatlamanın oluşmasını sağlayacaktır.

ATLANTİK FİNANS KURUMLARININ UMUDU ÇİNLİ YATIRIMCILAR

Ekonomistler 20 yıl önce Dünya Ticaret Örgütü’ne giren ve tarihi bir büyüme temposu tutturarak dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin’in benzer bir performansı sermaye piyasalarında göstereceğini tahmin ediyor. Çinli yatırımcıların talepleri uluslararası sermaye piyasalarında dengeleri değiştirecektir. Uluslararası finans kurumları Çin’deki yeni düzenlemeyi heyecanla bekliyorlar. HSBC önümüzdeki 5 yıl içinde Asya’da servet yönetimi ve bireysel bankacılık alanlarında faaliyetlerini geliştirmek üzere 3,5 milyar dolarlık yatırım yapmaya hazır olduğunu açıkladı. HSBC’nin halen Asya’da yürüttüğü servet yönetimi faaliyetleri gelirleri, toplam faaliyet gelirlerinin üçte ikisini karşılıyor. Bununla birlikte Citibank ve Standard Chartered Bank 5 yıl içinde Çin ve Hong Kong’da bulunan personel sayısının ve gelirlerinin ikiye katlanacağını açıkladılar. Geçen yıllar içinde Çin piyasasında faaliyet gösteren Goldman Sachs gibi yatırım bankaları da Servet Bağı projesini heyecanla bekliyor. Bu kurumlar Çinli bankalarla ortaklıklar kurarak oluşturdukları müşteri tabanlarına yabancı finansal ürünlerin satışını yapabileceklerini öngörüyor.

EN ÇOK DOĞRUDAN YABANCI SERMAYE ÇEKEN ÜLKE ÇİN

2020 yılında Çin’e gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımları 163 milyar dolar oldu. Böylece Çin ABD’yi aşarak dünyada en çok yabancı sermaye çeken ülke oldu. Financial Times’ın makalesinde Çin’de sermaye hesabının tam serbestleşmesi yani sermaye kontrollerinin tamamen kaldırılması ve serbest kur rejiminin geleceği öngörülmüş. Tasarrufların değerlendirilmesi konusunda hazırlanan düzenlemelerden bu sonucu çıkarmak mümkün değil. Sonuçta sermaye kontrolleri ve sabit kur sistemi yabancı sermayenin ülkeye gelişine engel değil. Dolayısıyla Çin’de sermaye kontrollerinin tamamen kalkacağını beklemek gerçekçi bir yaklaşım değil. Çin’in “kaliteli kalkınma”yı ve refahın ortaklaşmasını ve gelir dağılımını iyileştirmeyi hedefleyen 14. Beş Yıllık Planı da finansal serbestleşmeyi öngörmüyor.

TÜRK FİNANS KURUMLARI İÇİN FIRSAT

Çin’de yapılacak yasal düzenlemeler Türk finans kurumları için bir fırsat olarak görülmelidir. Türk finans kurumlarının Çinli yatırımcılar için düşük ve orta riskli ürünler tasarlayarak Türkiye piyasalarına çekmeleri mümkündür. Orta ve uzun vadeli yatırım ürünlerine yönelen Çin portföy yatırımları zaman içinde Çin kaynaklı doğrudan sermayenin gelişini de hızlandıracaktır.

Sonuç olarak şunu ifade edelim; Çin örneği bize somut olarak gösteriyor ki sıcak paranın olumsuz etkilerinden kurtulmak için sermaye kontrolleri ve sabit kur sistemi şarttır. Ve yine aynı örnek bize gösteriyor ki bu önerimiz Çin’de başarıyla uygulanıyor ve yabancı sermaye yatırımları için bir engel oluşturmuyor.