Sermaye sınıfında kamucu damar güçleniyor

Başlığı görünce biraz şaşırmış olmalısınız. Aranızdaki kaba Marksistlerin, “Yahu bu bizim komprador burjuvazi ne oldu da, kamuculuğu hatırladı?” diye soranlarınızı duyuyor gibiyim. Ama gelin şu birkaç örnekten sonra bunu oturup konuşalım.

Geçen haftaki yazımızda malum İstanbul Sanayi Odası'nın Yönetim Kurulu Başkanı, Türkiye'nin önemli sanayi kuruluşlarından Bahçıvan Gıda'nın patronu Erdal Bahçıvan'ın, planlama konusundaki çağrısını sizlere aktarmıştım. Okumayanınız varsa buradan yaksın: https://www.aydinlik.com.tr/akp-samimiyse-planli-ekonomiye-gecsin-recep-ercin-kose-yazilari-kasim-2017

Erdal Başkan, babadan gelen tüm o sanayici birikimiyle, anlayana esaslı bir uyarıda bulunuyor aslında. Planlama olmadan bu işler olmaz böyle yalpalarız diyor, sözün özü. Niye bu kur artıyor diye sorup duruyorsunuz ya hani, işte cevabı.

EGE'DEN PETROKİMYA

İkinci örneğimiz İzmir'den. EGE Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı ve İZELTAŞ'ın patronu Ender Yorgancılar, geçen hafta gazetemizin İzmir muhabiri Ufuk Akkaya'ya verdiği demeçte diyor ki; devlet Petkim benzeri en az üç tane daha petrokimya tesisi kurmalı. Başkan Yorgancılar; Türkiye'nin cari açığını kapatması için yapması gereken yatırımlardan bir tanesine nokta atış yapıyor. Bu iş öyle bir grubun veya bir iş insanının tek başına altından kalkacağı bir yatırım olmadığından kamu öncü görev üstlensin diyor açık açık.

AKDENİZ'DEN KROM

Üçüncü örneğimiz Akdeniz'den. Adana Sanayi Odası'nın Başkanı ve Kıvanç Tekstil'in patronu Zeki Kıvanç ile Akdeniz Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği'nin düzenlediği Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması’nı izlemek üzere gittiğimiz Adana'da konuşmuştuk. Adana sanayisinin eridiğinden dem vuran Zeki Başkan, bölgede ferro-krom tesislerinin kurulması gerektiğini söyledi.

Dünyanın en zengin krom yataklarının ülkemizde olduğunu kaydeden Zeki Başkan, "Devlet bizi zamanında Sümerbank ile sanayici yaptı. Bizdeki malzeme dünyanın hiçbir yerinde yok. Acilen, artık hükümet politikası mı olur, devlet politikasını olur ne olur, bilmem ama bu kromların paslanmaz çeliğe çevrilmesi lazım. Yaklaşık 1 milyar dolar paslanmaz çelik ithalatı var. Hammadde olan kromun satılmaması lazım. Krom ferro kroma, o da paslanmaz çeliğe dönüşecek. Bunu bir babayiğit yapmalı yoksa devlet yapmalı. Başlangıç yatırımı ise 1.5 ila 2 milyar dolar. Paslanmaz çeliğin kaliteyi tutturabilir miyiz, elbet tutturacağız. Bugün olmasa da yarın" dedi.

TÜSİAD NE DEMİŞTİ?

İlave olarak yine eski bir yazımdan (https://www.aydinlik.com.tr/borclan-tuket-anlayisini-kamucu-ekonomi-sanmak-recep-ercin-kose-yazilari-agustos-2017) alıntı yapıyorum: ...öteden beri 'özel sektörün önünü açın' diyerek kamunun kaynaklarının özelleştirmesini savunan TÜSİAD bile, o dönemki Başkanı Haluk Dinçer aracılığıyla bakın ne diyordu: "Bütçenin yüzde 1 değil de yüzde 2-3'ler düzeyinde açık vererek bu kaynağın eğitim ve Ar-Ge gibi, sanayinin milli gelir içindeki payının artırılması gibi uzun vadeli yatırımlara ayrılabililir. TÜSİAD olarak bununla ilgili henüz somut bir çalışma yapmadık. Ancak yeni dönemde yapacağız."

ARAPLAR BİLE AKILLANMIŞ

Şimdi bu söylemler laf olsun diye değil. Herkes kuvvetli değişim rüzgarlının estiği dünyada ülkenin nereye yuvarlandığının gayet farkında. Hani İsmet Paşa'nın “Yeni bir dünya kurulur. Türkiye de o dünyada yerini alır” sözünden hareketle, eğer gereğini yapmazsak o dünyada kendimize ne yazık ki şimdilerde bulunduğumuzdan çok daha arka sıralarda yer bulabileceğiz.

Bakın niye bunları söylüyorum anlatayım: Yıllardır petrol gelirlerine bağımlı bir şekilde, ABD'nin kucağında saltanat süren zengin Araplar bu değişimi gördüler. Artık kendileri mi akıl etti, başkaları mı bunlara akıl verdi orasını bilemem ama bir şeylerin farkına vardıkları aşikar. Suudi Arabistan kalktı “NEOM” diye bir proje açıkladı. Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün’ü kapsaması öngörülen bu iş, sanayi ve yaşam bölgesi projesinin 2025'te tamamlanması öngörülüyor.

Körfez'in bir başka ülkesi Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) geçenlerde Mars'ta bilim kenti kurma projesini açıkladı. Kuveyt de kendi çapında yeni sanayi bölgeleri kuruyor. Detaylarını öğrenmek isterseniz ister Google'layın, ister yerli arama motorumuz Yaani'ye sorun, isterseniz Ruslar'ın Yandex'ine danışın. Bilgiye erişim artık kolay.

BATI'DAN GELEN SESLER

Allianz Makroekonomik Araştırmalar Küresel Başkanı ve Euler Hermes Baş Ekonomisti Ludovic Subran, önceki hafta gazetecilere yaptığı sunumda piyasa ekonomisi tıkandığında devletin bunu aşmak için müdahaleler edebileceğini belirterek, küresel finansal kriz sonrası Fransa'dan bazı örnekler verdi.

Marksist İktisatçı Prof. Dr. Korkut Boratav Hocamız da Bank of International Settlements'ta (BIS) üst düzey görevlerde bulunmuş Herve Hannoun ve Peter Dittus'un "Devrim Gerekiyor" başlıklı çalışmalarını ele alan bir yazı yazdı. 17 Kasım'da Sol.org'ta yayınlanan yazısında Korkut Hocamız bu iki bankerin neoliberal sisteme yönelik eleştirilerini okurlarına aktardı. Söz konusu çalışmada bankerler neoliberalizme karşı bir düşünce devriminden söz ediyorlar ve devletin tekrar daha geniş bir rol üstleneceği bir sistem öneriyorlar.

Nitekim finans kapitalin en etkili kuruluşlarından IMF tarafından 2016 Haziran ayında yayınlanan “Ölçüsü Kaçan Neoliberalizm” başlıklı makalede hala hatırlarda.

Bunlar ilk anda benim hatırıma gelen örnekler.

PROJEN VARSA PARA HALA ÇOK

Küreselleşme diye yutturulan merkez kapitalist ülkelerin çevreyi sömürme düzeni artık sona eriyor. Bunun en çarpıcı yöntemi; serbestleşme adı altında korumacılığın bitirilip, sanayisi zayıf ülkelere ithal malları doldurup, onları almak için bolca borç verip, sonra da yüksek faizle sömürmeyi sürdürmekti. Şimdilerde ülkemizin yaşadığı da budur. "Kur niye artıyor, faiz neden yüksek ve daha da yükselmeli, enflasyon niye çift hanede?" filan gibi soruların cevabı burada. Bir kere biz 2008 sonrası o bol para döneminde ev ödevlerimizi yapmadık, kendimize kalkınmayı esas alan bir ekonomik model çizmedik. 2023 hedefleri diye altı boş bir takım söylemlerle günü geçiştirdik. Bu küreselleşme hikayesinin gerçek anlamda bir suni refah olduğunu gün gelip hesabın ödenmesi gerekeceğini unuttuk. Şimdi Çin yeni bir küreselleşme vizyonu ortaya koydu. İngilizce kısaltması OBOR olan Kuşak Yol Porjesi de en somut delili. Batı'nın yanlış küreselleşme uygulamalarından ders çıkarıp, sömürüyü değil beraber kalkınmayı hedefleyen bir açılım yaptı, Çinliler. O nedenle hala treni kaçırmış sayılmayız. Hani "Türkiye bu el parasına muhtaç olduğu sürece bu kur ve faiz şantajını çeker, adam gibi de bağımsız dış politika uygulayamaz" deniyor ya!

İşte size çözüm; TEPAV Direktörü Prof. Dr. Güven Sak'ın hep söylediği gibi önce bir sakinleşelim, sonra Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın eski Türkiye Program Kalkınma Müdürü Bartu Soral'ın dediği gibi adam akıllı dört başı mamur bir planlı kalkınma modeli ortaya koyup, dünyaya duyuralım. Hani yukarıda Araplar bile akıllandı dedim ya. İşte bunu yaparsak Çin zaten artık sermaye ihraç eder hale geldi. Sadece Çin değil, Körfez'i de, Batı sermayesi de yatırım yapacak adam gibi proje arıyor. Ama sen; günü kurtarmak için yine sıcak paraya bel bağlarsan, 2019'da seçim var o zamana kadar şu büyümeyi yüzde 5'in üzerinde tutayım diyerek kredi ve tüketimle büyümeyi sürdürürsen, kusura artık o devir bitti!