Sert çocuk -(TAMAMI)
CHP, Ankara Büyük Anadolu Oteli’nde Parti Meclisi ve Disiplin Kurulu üyeleri ve milletvekillerinin katılımıyla bir “Ortak Çalışma Toplantısı” yaptı.
Basına kapalı toplantıdan dışarıya sızan, şu ana kadar da yalanlanmayan haberlere göre,
birçok milletvekili Oslo görüşmeleri ve “Türk Milleti” kavramı konusunda Kılıçdaroğlu’nun ve diğer yetkililerin söylemlerini eleştirmiş.
Tunceli devşirme Milletvekili Hüseyin Aygün’ün parti içindeki “ulusalcı”lara yönelik, “Bunlar kafatasçı, partinin bunlardan kurtulması lazım” sözüne açıklık getirmesinin istenmesi üzerine, bu “sert çocuk (!) terbiye sınırlarını zorlayan bir üslupla “Siz geri zekalısınız, kafa yok ki bunları anlayamazsınız” şeklinde cevap vermesi, Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’a kafa sallayıp dışarıda görüşürüz demesi, diğer bir sert çocuk Sezgin Tanrıkulu’nun Hüseyin Aygün’ün tutumunu eleştiren Şevki Kulkuloğlu’na “terbiyesiz” deyip arkasından tehdit etmesi, artık durumun çok vahim bir noktaya geldiğini göstermektedir.
İşin en acı tarafı da bu düzeysiz konuşmaların, Kılıçdaroğlu’nun önünde yapılmış olmasıdır.
Bu partinin “ulusalcı kanadını” Hüseyin Aygün’ün “geri zekalı” olmakla suçlamasına, “bu ne terbiyesizlik” diyerek tepki veren Kayseri Milletvekili Kulkuloğlu’na, “Terbiyesizlik yapma” diye tepki verebilmesi partinin hangi noktaya geldiğini ortaya koymaktadır.
Eğer bir terbiyesiz aranacaksa o da Hüseyin Aygün’dür.
Değneksiz dolaşanlar
Bu derebeylik “dayısı” (!) herkesi kafatasçılıkla suçlayacak, ona terbiyesizlik yapma diyen kişi de saldırıya uğrayacak.
Bu Hüseyin Aygün ve Sezgin Tanrıkulu anlaşılıyor ki, köpeksiz köy bulmuşlar, değneksiz dolaşıyorlar.
Kulkuloğlu kendisini tehdit eden Sezgin Tanrıkulu’na “beni çiçek çocuklarına mı öldürtürsün” diye, çok doğru soru/yanıt vermiş.
Elbette öyle yapar, tek başına bir şey yapamaya yüreği yetmeyen “sert çocuk” (!) ancak yanına kadınları alıp tehdit eder. Böylesine “sert çocuk (!) köpeksiz köy bulmuş, değneksiz dolaşıyor” derler.
Himaye ediliyorlar
Ya öbürü, devletin ve partinin kurucuları Atatürk ve arkadaşlarını katliam yapmakla suçlayan, programına ve felsefesine inanmadığı bir parti milletvekilliğini kabul edecek tıynette bir “adam” (!), bütün ulusalcıları “geri zekalı” olmakla suçlayacak ve parti tabanından da gereken tepkiyi almayacak, asıl üzücü olan budur.
Bunları, Türk halkının iyi tanıması gerekir. Bunlar, ülkenin bölünmesi yolunda CHP içine Truva Atı olarak yerleştirilmiş unsurlardır.
Kılıçdaroğlu’nun önünde bir kadın milletvekili tehdit edilirken, partinin temel değerlerine saldırılırken, buna karşı çıkan milletvekiline sataşmalar olurken olayları büyük bir keyifle izleyebildiğine ve olaylar yatıştıktan sonra da “iki tarafın da bir birlerine saygılı olmalarını ve kötü sözler söylememeleri” konusunda uyardığına göre bu saldırganları himaye ettiği anlaşılmaktadır.
Kin ve nefret duygularıyla dolu, kadın milletvekilini tehdit edecek karakterde bir adam, parti tabanını en az yüzde 90’ını oluşturan ulusalcılara “geri zekalı” diyecek, “Bu ne terbiyesizlik” diyen milletvekili ile aynı kefeye konacak.
Tarih bunları yazar
Bunlar kadın tehdit edecek kadar merttirler (!), mertçe bir fikir tartışmasına girmezler, hemen mağduru oynamaya başlarlar.
Bakın, Kılıçdaroğlu daha şimdiden mağduru oynamaya başladı, 2009’da seçilen belediye başkanlarını kendisi atamadığı için kaçınılmaz görülen bir yerel seçim başarısızlığını eski ulusalcı Baykal yönetimine yıkmaya çalışıyor.
Ama gene yakın tarihimizin siyasi gelişmelerini hiç bilmediği ortaya çıkıyor. Bedrettin Dalan, Türkiye’nin en başarılı belediye başkanıydı ama Turgut Özal’a duyulan antipatiden İstanbul’da seçim kaybetti. İstanbul’da seçimi Turgut Özal kaybetmişti, Bedrettin Dalan değil.
Onun için bu söylemler kimseyi kurtarmaz. Bir de orada doğrudan parti ölçüsü veren “İl Genel Meclisi” sonuçları olacak ona ne mazeret bulunacak.
İl Genel Meclisi sonuçlarının 2009’da seçilmiş olan belediye başkanları ile bir ilişkisi yok. Kemal Kılıçdaroğlu, bu kifayetsiz muhteris, Atatürk ve ulus devlet düşmanı sert çocuklarıyla siyaset yapmaya devam ettiği sürece belki kendisine yüklenen misyonu yerine getirir, ama tarih hakkında ne yazar bilemem.