Sevgililer Günü

Biz, yani Ülker ve ben, doğum günü, yaş günü, nişan günü, evlenme günü hiç kutlamadık. Alışmadık, kendimizi alıştırmadık böyle şeylere.

Birinde, ulan dedik, kendi kendimize, bari evliliğimizin ellinci yılını kutlayalım. Ciddi ciddi karar verdik. En azından oğlumuzla Türkiye dışında bir yerde buluşalım. Bu da olmadı, unuttuk.

Bakıyorum, kimi yazar ve şairler, yazarlık ve şairliklerinin 25, 30, 40, 50. yıllarını kutlamak için törenler düzenlenmesine izin veriyorlar, belki de özellikle istiyorlardır.

Benim böyle bir şey yapılmasına izin verdiğim, ya da yaptırdığım görülmemiştir.

Ben bu türden toplantılara katılmam. Benim gıyabımda, benden habersiz yapılanlara elbette karışamam.

***

Biz, Tanbey büyürken hiçbir şeyine karışmadık. Ben sadece, ilkokul üçüncü sınıftan dördüncü sınıfa geçince, kendi deneyimimi göz önünde bulundurarak, artık başka türlü ders çalışması gerektiğini, gerekeceğini anlattım.

Bir de Tıbbiye dördüncü sınıfta kendisinin aslında tarihçi olmak istediğini söyledi. Ben, “İki üç yıl daha dişini sık, yaşın en fazla 24-25 olur ama tarih kitabı alacak paran da olur” dedim.

***

Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Dünya Laiklik Günü ve benzerleri üzerine şimdiye kadar neredeyse her yıl özel yazılar yazdım, ama Sevgililer Günü için hiç yazmadım. Bu yıl inadına yazıyorum. Sevgililer Günü’nün dinde, Kuran’da yeri yokmuş. Olmasın varsın! Yalanın da, hırsızlığın da, soygunun da, yolsuzluğun da yok!... İşçi ve sendika düşmanlığının da yeri yok!

Yeri yok ama şu günlerde yalan-dolan, hırsızlık, rüşvet, soygun ve soysuzluk üzerine camilerde hutbe okutmaları, okumaları mümkün mü?

Ama Sevgililer Günü aleyhine hutbe okurlar, fetva verirler...

Ben de bu zamanın ruhuna uygun yobaz, softa, şerbetçi adamların inadına 14 Şubat’ta, Ülker’e “Sevgililer Günü” muamelesi yapacağım.

***

Rize Müftülüğü’nün 14 Şubat hutbesi: “Sevgililer Günü” yoktur!

Rize Müftülüğü, 14 Şubat Sevgililer Günü dolayısıyla bütün camilerde okutulmak üzere hazırladığı ve resmi internet sitesinde yayınladığı ‘İslam’da Kadın Onuru’ konulu hutbede ‘İnanç mefkuremizde Sevgililer Günü yoktur’, ‘Aldatmaca olan Sevgililer Günü kaç kuruş kıymet ifade eder ki?” ifadeleri yer aldı.

“İkizdere İlçe Müftüsü Celal Malkoç tarafından 14 Şubat’ta camilerde okunmak üzere hazırlanan, İl İrşat Kurulu’nca da redaksiyonu yapılan hutbe, Rize Müftülüğü’nün internet sitesindeki ‘2014 Yılı Hutbe Arşivi’ bölümünde yer aldı. İslam dininin kadın onuru, hakları ve şahsiyeti üzerinde hassasiyetle durduğunun vurgulandığı hutbede, Sevgililer Günü’ne atıfta bulunuldu ve şu ifadelere yer verildi:

“Unutmayalım ki dünya hayatı kadın ve erkeğin birbiriyle rekabet ettiği yarış pisti değil, karşılıklı saygı- sevgi, sadakat ve ünsiyetle rablerinden dua lisanıyla istedikleri cennetin prova alanıdır. Ve yine unutmayalım ki kadın, cinsel bir obje ve eğlence metaı değil, hemcinsimiz ve hayat yoldaşımız olarak rabbimizin bize tevdi ettiği mukaddes bir emanettir.

İnanç mefkuremizde ‘Sevgililer Günü’ yoktur. Çünkü sevgiye gün tahsis edilmez. Kendisine gün tahsis edilen sevgi kaybedilmiş bir hazinedir. Sevgi, bütün sıcaklığı, iffet ve nezaheti ile ömür boyu yürekte taşınır, 365 gün sadakat ve vefa ile yaşanır. Cananımız olan sevgili eşlerimize veya eş adaylarımıza sunacağımız en güzel hediye sevgi ve vefa dolu kalbimiz, takdim edeceğimiz en güzel çiçek buketi tatlı dilimiz ve güler yüzümüzdür. Gerisi ise ‘Yarım elma, gönül alma’ kabilinden teferruattır. İhanet, aldatma ve şiddetin ayyuka çıktığı bir dünyada kendisi de bir aldatmaca olan sevgililer günü kaç kuruş kıymet ifade eder ki?”

Rize Müftülüğü yetkilileri, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan başka bir hutbenin okunması talimatı gelmezse, hazırladıkları bu hutbenin okutulacağını ifade etti.” (CNN Türk Com. 30.01.2014 Perşembe 15:47)

***

Okuduğunuz metni kaleme alanlara birkaç sorum var: •İslam dininin kadın onuru, hakları ve şahsiyeti üzerinde hassasiyetle durduğunu biz de biliyoruz. Peki siz kadın onurunu, haklarını ve şahsiyetini “hassasiyetle” savunup saygı duyuyor musunuz?

•”Unutmayalım ki dünya hayatı kadın ve erkeğin birbiriyle rekabet ettiği yarış pisti değil, karşılıklı saygı- sevgi, sadakat ve ünsiyetle rablerinden dua lisanıyla istedikleri cennetin prova alanıdır. Ve yine unutmayalım ki kadın, cinsel bir obje ve eğlence metaı değil, hemcinsimiz ve hayat yoldaşımız olarak rabbimizin bize tevdi ettiği mukaddes bir emanettir” diye fetva veriyorsunuz. Ancak bizim az biraz itirazımız var:

1. “Kadın ve erkeğin birbiriyle rekabeti” iş hayatında her türlü eşitliğin ifadesidir. Fırsat eşitliğinin, eğitim-öğretim eşitliğinin, iş bulma eşitliğinin, ücret eşitliğinin, temsil eşitliğinin, seçme ve seçilme eşitliğinin, atanma eşitliğinin ifadesidir. Böyle kadınlar ve erkekler yolda yanyana yürürler. Kadın(lar) erkeğin bir metre arkasında değil!...

2. Kadın elbette cinsel bir obje değil, eğlence metaı değil. Kapitalizmin kadını bir cinsel nesne ve eğlence maddesi haline getirmesine karşı olmamız gerekir. Kadın konusunda sosyalizm de iddialı olduğu ölçüde başarılı olamadı. Ama bu türden fetva verenler ve hutbe okuyanlar da 11-12 yaşındaki kız çocuklarının nikâhını kıymıyor mu, çocuk tecavüzüne katkıda bulunmuyor mu?

3. Kadın rabbinizin size tevdi ettiği mukaddes emanet de, kadın cinayetlerine karşı neden gösteri yapmıyorsunuz?

***

Bu işlere karışmayın, burnunuzu karıştırın!