Şeyh Sait ve Seyit Rıza’nın bıraktığı ders

MUSTAFA İLKER YÜCEL

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi geçen hafta FETÖ’yle örgütsel bağlantılı 347 kişiyi aklama kararı aldı. Hukuki bir değerlendirme rica edeceğim öncelikle.

Şunu çok net hatırlıyorum FETÖ’cüler daha 15 Temmuz darbe girişiminden sonra tutuklamalar başlayınca ‘AİHM’den kurtuluruz’ diye açık açık söylüyordu. Düşünün ki darbe girişiminde fiilen bulunan kişiler bile AİHM’den umutluydu. ABD ve AB Türkiye’yi hedef alan terör örgütlerini sadece bugün değil dün de ‘demokrasi’ söylemiyle kollayan bir çizgi izliyordu.

AİHM, Ergenekon kumpasları zamanında nasıl tavır alıyordu?

‘Yargılansınlar’ diye özetleyebileceğim bir çizgi izliyordu.

Ergenekon diye bir terör örgütü yok ama ‘yargılansınlar’ FETÖ diye bir terör örgütü var ama ‘hak ihlali’ öyle mi?

Evet öyle. Hatta Ermeni Soykırımı yalanına karşı mücadele etmek için kurulan Talat Paşa Komitesini bile yasadışı bir organ gibi tarif ettiler. Türkiye’yle ilgili raporlarına eklediler. ABD ve AB FETÖ’nün bütün tertiplerini ‘faşizan güçlere karşı demokrasi’ söylemiyle destekliyordu. Sorunuza dönersek; Bu kararlar hukuki değil siyasidir.

Şöyle bir durum yok mu zaten: FETÖ’nün bir terör örgütü olduğunu kabul etmedikleri için herhangi bir üyesinin olduğunu neden kabul etsinler.

Ergenekon diye bir terör örgütü olduğunu hemencecik kabul edip üyelerini de hemen yakalamışlardı. (Gülüyor)

Geçen hafta Ergenekon davasının hakim ve savcılarına 22 yılı aşan ağır cezalar verildi. Yargılama sürecini ve cezaların oranını nasıl değerlendirdiniz?

Cezalar ağırdı. Açıkçası ben bu kadar verilmesini beklemiyordum. 24 yıl ceza alan bile oldu.

Temyiz süreci uzun sürer mi?

1 seneyi aşmaz diye tahmin ediyorum. Bu konuyla ilgili şunu eklemek isterim: Ulusal Kanal ve Aydınlık’ın önemini bir kez daha gördük. Bu haberi sizin dışınızdaki basın kuruluşları vermedi. Bunun haber değeri yok mu? Hükümet medyası stratejik düşünemiyor. Bunun ötesinde önemli bir gazetecilik olayı var. Düşünün bir hakim duruşma sonrası kelepçeleniyor ve tutuklanıyor. Haberdir bu. FETÖ, Türk yargısından kaçamayacak. Uçkun Geray ve Ünal İnanç’ı bu vesileyle saygıyla anıyorum. Veli Devecioğlu, Servet Bora ve Mehmet Cengiz gibi bu mücadelede çok önemli emekler vermiş değerlerimiz var. Hepsini saygıyla anıyorum. Ergenekon süreci ve kararı insanlık tarihine büyük bir ayıp olarak geçmiştir. Dünyada görünmemiş bir şeydir. 17 bin sayfa karar dünyada hiçbir yerinde yoktur. Tertip büyük olunca yalanları böyle metinlerle gizlemeye çalıştılar.

Uçkun Geray ve Ünal İnanç’ı genç okurlarımız için tanıtır mısınız?

Uçkun Geray Orman Mühendisleri Odası Başkanlığı yaptı. Vatan Partisi üyesiydi. Ülkemizin yetiştirdiği önemli bilim insanlarından biriydi. Ergenekon döneminde gözaltı sürecinde ilaç bile kullanmasına izin vermedi FETÖ’cüler. Ünal İnanç da çok saygın bir gazeteciydi. Yargı ve Güvenlik Muhabirleri Derneği başkanıydı. Yargı muhabirlerini bir dernek altında toplamıştı. FETÖ kurumlarındaki İngilizce öğretmenlerinin peşine düşmüştü. FETÖ ona gözdağı vermeye çalıştı. Seveni çoktu. Emniyet Genel Müdürlüğü içindeki vatanseverler onun lehine müdahale ettiler, tutuksuz yargılanmasını sağladılar. Ama süreçte sağlık sorunları arttı ve maalesef kaybettik. Ulusal Kanal’a, Aydınlık’a emek veren kahramanlardan biridir.

Kurduğu dernek ne durumda acaba?

Sizin yargı muhabiriniz bir baksın. Siz el atarsanız mesleğe bir faydası olur.

Yeni bir konuya geçelim dilerseniz. CHP Lideri Özgür Özel önceki gün yaptığı açıklamada Kadın ve Cinsiyet Eşitliği Bakanlığı kuracaklarını belirtti.

Bütün vatandaşlar eşit zaten. Zorlama yorumlar. LGBT konusunda estirilen rüzgardan etkileniyor anlaşılan. Bu bakanlığa ben ‘Gereksiz İşler Bakanlığı’ derim.

Dün Şeyh Sait’in idam edilmesinin yıldönümüydü. Batı destekli bölücü ve yobaz çevreler anma yarışına girdi.

Seyit Rıza ve bu şahıs vatan ve cumhuriyeti hedef aldıkları için suçludur. Hiçbir devlet kendisini yıkmaya çalışan emperyalist merkezlerin güdümündeki şahıslara özgürlük tanıyamaz. En son Fethullah Gülen’e tanınan özgürlük nelere mal oldu! Şeyh Sait’in bugüne kalan hiçbir fikri yoktur. Din elden gidiyor diyordu. Gitti mi? Gitmedi. Derdi din değil cumhuriyeti hedef almaktı. İsmail Beşikçi’yle Uğur Mumcu’nun bu konulardaki tartışmalarının okunmasını öneririm. Seyit Rıza da aynı rolü oynadı. Alevi yurttaşlarımızın büyük bölümü bunlara yüz vermiyor ama maalesef son dönemde CHP’nin izlediği çizgi sebebiyle Seyit Rıza’yı ilerici zanneden bir kesim oluştu. Seyit Rıza idam edileceği sırada; ‘Bir hatadır işledik, idamımız mı icap eder?’ demiştir. Yaptığını hata olarak görüyor. Şeyh Sait de ‘Mahkemenizden adalet istemiyorum, merhamet diliyorum’ demiştir. Biliyor ki adil karar idamdır. Ama belki merhamet duygusuyla kurulacağını düşünmüştür. Bu isimler günümüze şöyle bir mesaj bırakıyor; Cumhuriyet ve vatana isyan eden, emperyalistlerle işbirliği yapan en ağır şekilde karşılık görür.