Şiir birleştiricidir!

Batı Asya milletleri birleşecek ve zafere yürüyecek.

Bölgemizde zincirleme devrimler 21. yy’ın ilk yarısında tamamlanacak ve bölücülük, gericilik tasfiye olacak.

Bunun karşısında hiçbir emperyalist, gerici güç duramaz.

Şiir insanlığın bu büyük seferberliğinde görevi başındadır.

Nihai zaferi, manevi cephaneliği dolu olanlar kazanır:

Şiir sanatı, yığınağını bu manevi cephaneliğe yapmaktadır.

Şiir birleştirip bütünleştirir. Hayatın her alanında şiir sanatı, özü gereği ayrışmaya, çözülmeye direnir. Çünkü şiir devrimcidir, devrimler de birleştirir. Büyük birlikler büyük zaferler getirir. Önümüzdeki en önemli birlik hedefi: Batı Asya milletlerinin birlik ve bütünlüğüdür.

Ezilenler, direnenler dağınık oldukları, örgütsüz oldukları zaman hep yenilmiştir. Fakat birleşip bütünleştikleri zaman da hep zafere ulaşmıştır. Şiirin insanlık mücadelesinde birleştirici görevi vardır. Şiir sanatı zalimin birleşik cephesi karşısında, mazlum birliğinin kurulmasına katkı yapar.

İster sevdayı, ister vatan sevgisini anlatsın şiir, milletlerin manevi cephaneliğinin en güçlü silahıdır. Manevi donanım olmadan maddi donanımın hiçbir önemi yoktur. Savaşı makine değil insan kazanır. Şiir insanın manevi dünyasının en önemli yığınağıdır.

Türkiye zor günlerden geçiyor. Deprem, Çığ düşmesi, uçak kazası faciaları vb. arka arkaya gelen yıkımlar Türk milletini kederde birleştiriyor. Fakat en vahimi Suriye’de kardeş güçlerin tuzağa düşürülmesi oldu. Bu trajik kardeş çatışması ortak düşmanımız ABD -İsrail cephesinin işine yaramış, onları sevindirmiş bulunmaktadır.

Emperyalizme karşı kendi vatanını savunan Suriye’yi en iyi Kurtuluş Savaşı vermiş Türk milleti ve Mehmetçik anlar. Aynı büyük Vatan Savaşının ortakları Türkiye - Suriye kardeştir, ABD ve terörist yandaşları kalleştir. Gözümüzü birbirimize değil düşmana ve onun hilelerine, tuzaklarına dikmeliyiz. Şiir, birleştirici yolu gösteriyor:

GÖZÜNÜZÜ DÜŞMANA DİKİN

İşte, yine savaştayız, anayurt savaştadır;

Tıpkı İnönü, Sakarya günleri.

Büyük vatan da savaştadır:

Vuruşuyor Selahattin Eyyubi’nin yiğitleri

Demsey’in, Petraeus’un piçleriyle,

Halep’te, Bağdat’ta, Bamihan’da...

Tıpkı, şanlı yediveren gülleri,

Kardeşlik bahçesine giden yolu aça aça.

Tatlı anlarımız, şahadet anılarımızdır,

Ayaklanan bayrak yakar güneşi.

Gönüllü önde, oğlun yanında dik yürür ana,

O zaman dik durur eğrelti otları da.

Evinde ağlayanları kabuğunda bırak,

Dolansınlar yürek bukağılarına.

Biz kimiz peki, hiç baş eğdik mi, ey öncü,

Türkiye fedaisi baş eğdi mi hiç?

Baş eğer mi asi Kava, kartondan kaplana?

Nasıl ezdikse yedi başını engereğin,

Ezeceğiz Fırat boğazlarında, bir daha.

Vuruşuyor Arap kardeşim de benim,

Doldurdu şehit gövdeleri çölün ihanetini.

Böyle atılır devrimin temeli,

Böyle kurulur Uruk’un surları yeniden.

Toprağın kurtuluşudur bu, hatta

Kurtaracak insanı, insanın kendi onuru.

Savaşıyoruz biz, mazlumlar savaştadır,

Parti seferde, ordular siperde, akıl tetiktedir.

Direniş kolları, aşırtmalı tabyalar

İçeride, dışarıda ve dağın altındadır.

Kahreden adamlar düştü peşine

Hatay’da, Humus’ta yerli alçağın da.

Sarışın Kurdun askerleri,

Avrasya’da, mıntıka temizliğindedir.

Atalarımız gibi, ateşin korlu yerindeyiz.

Daha sıkı bir sarık sardı Bedevi,

Daha sıkı bir türkü dişlerimizdedir.

İniyor Toroslu Toros’undan,

Çıkıyor ovalı, şehirli Toroslara.

Öncünün gözü pekliğidir, erkekçedir.

Yörük çıkardı andacını sandıktan,

Biledi, sildi, parlattı öfkesini.

Bizim yiğitler düştü peşine satılık köpeğin,

Eli kanlı, gözü bantlı caninin,

Musul’da, Kerkük’de, Ankara’da.

Türkmen ateşleri dağda alazdadır.

Gözünüzü düşmana dikin,

Dövüşeceğiz şeytanla ve kahpeyle,

Her bölgede, her sokakta, adam adama.

Teslim olmak yok, ilahi emirdir,

Ve düşman kahredilene kadar

Hedefimiz, insanlığın büyük hedefidir.