Şiir Gladyo’ya karşı

Türkiye’nin 70 yıllık karşıdevrimci ABD - AB emperyalizmine bağımlılık süreci, 15 Temmuz Amerikancı FETÖ darbe girişiminin Türk Milleti ve Türk Ordusu tarafından ezilmesiyle noktalandı. Darbeler, komplolar, cinayetler, milli felaketlerle dolu bu karanlık ihanetler dönemi esas olarak geride kaldı. Çok şükür.

2014 yılına kadar FETÖ ve diğer Gladyo yapılarına karşı mücadele şehitler verilerek sürdürüldü. “Ermeni Soykırımı Yalanı”na karşı dünya çapındaki mücadele Türk tarihine geçti. Bu büyük direnişin hemen arkasından Amerika’nın FETÖ kadrolarıyla yürüttüğü Ergenekon tertibine karşı zulmün Silivri duvarları yıkıldı. Şiir görevinin başındaydı.

Bütün bu mücadelelerden önce 2005’ten başlayarak ağalığa ve bölücülüğe karşı direnen Bismil Cumhuriyet köylülerinin yanındaydık. 2005, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı Bismil’de ağalığa direnen köylülerle birlikte kutladık. FETÖ’cü kadroların uzantıları Bismil köylülerinin üzerin gitti, evleri bastı, topraksız köylüleri tutukladı. Ardından köylü önderlerimiz Muhyettin Öksün’ü ve yeğeni Ömer Öksün’ü pusu kurarak şehit etti.

Gladyo’nun bütün yapılarına karşı her süreçte direnirken Şiir de kendine verilen görevi yerine getirmeye çabaladı. Bu görev Türk Milleti tarafından toplumsal buyruk olarak Şaire iletildi. 15 Yıl sonra, Bismil Cumhuriyet köylülerimizin Cumhuriyet Bayramını kutluyoruz.

UZUN NAMLULU ŞİİR VE BİR ATIŞMA

Orada bir köy var tuzakta, uyumamış,

Ovanın ortasında yarası kanamış;

Evler toprakta kırık çanak.

Hükümet ağa ocak basmış, kafa ezmiş,

Kurşun saçmış, çocuk düşmüş,

Saman harcı duvar deşmiş…

-Candarma, biz gömleksiziz!

Varmış, şeyhin altında şatafat bir at.

Komutan ağa koltuk kuvvetinden yana,

Elinde ayna, belinde beylik,

Arıyormuş, uzun namlulu otomatik,

Bolca da mühimmatik…

Uzatın kol bacak, hukuk ağa arayacak.

-Candarma, biz dermansızız!

Varmış, valinin altında 24 karat bir at.

Nerede o muhtar, Tanrıkulu Memo,

Nerde silahlar, alev boruları falan,

Avrupa ağa çıktı zıvanadan:

Bulun yaşları, kuruları ulan!

Kan yağmış, gelincik damlarda açmış.

-Candarma, biz topraksızız!

Varmış, bakanın altında saltanat bir at.

Bulmuşlar fıkara hanede on beş raf,

Raflar emek yüklü, isyana taraf…

Çekmiş bir dergi, dört kitap arasından,

Kardeş yarasında çakmış flaş.

Bakmış gezden, arpacıktan:

Namlunun gözü aydınlık mı Aydınlık.

Kırmızı çizginiz depreşti demek.

-Candarma, biz sosyalistiz!

Varmış, iktidarın altında tarikat bir at.

Taramış sayfaları komutan ağa:

Bu kimdir ha, baban mıdır senin?

- He! Babamdır!

Sormuş sorgucu, nerdedir senin baban?

- O, her yerdedir!

(Fotoğrafta gülüyor Doğu.)

Her yerde öyle mi, şimdi nerdedir?

- Silivri Kalesi derler…

Ne işi varmış kale bendinde?

- Kurtarmaya gitti!

Kimi kurtaracakmış, bakalım?

- Seni de, beni de!

Kimi kurtaracakmış, kimi?

- Te ji! Min ji!

Senin adın nedir, be kadın?

-Adım, Kadın’dır!

Sen hangi okulda okumuşsun?

-Kilim dokumuşum.

Varmış, kadının aklında sırattan bir at!

17 Mart 2012