Şiir takipçidir!

Şiir takip eder. Ele aldığı sorunun takipçisidir. Gelişmeleri yakından izler, insanlığa karşı suç işleyenin yakasını bırakmaz. Ezilmişlerin acılarını ömrü yettiğince dile getirir. Şair, direnen insanın yanında yerini alır ve sonuna kadar zalime meydan okur.

Bugün “Yüzyılın Anlaşması” adı altında, sözüm ona Filistin halkına son darbeyi vurmaya kalkışan Amerika, yüzyılın katili olduğunu gerçekte ilan etmiştir. Ve benim şiirim, en az 40 yıldır bu caniyi takip etmekle görevlidir.

Filistin’in acılarına ve kahramanca direnişine ilk gençlik yıllarımda tanık oldum. Şiirler yazdım. “Cenin Ağıtları”nı, 3 Nisan 2002 gecesi İsrail ordusunun havadan ve karadan başlattığı saldırılarla yerle bir ettiği Cenin’de, 1.300 masum insanı katletmesi üzerine yazmaya başladım. “Cenin Ağıtları” Filistin özgürleşene kadar sürecek. Ben ölsem de yeni şairler tarafından bu takip sürdürülecek.

38 yıl önce de, 16 Eylül 1982’de İsrail yanlısı Falanjist milislerin Sabra ve Şatilla kamplarını basarak çocuklar dahil, Filistinli yüzlerce kişiyi katletmesi üzerine “Yol kapalı Filistin’e” şiiriyle tepki gösterdim. Şiiri ilk okuyan şair ağabey A.Kadir, adının “Yol Kapalı Filistin’e” olmasını önerdi. Sizlere “Cenin Ağıtları”nın başına almayı uygun gördüğüm bu şiiri sunuyorum.

CENİN AĞITLARI

Başlangıç Ağıtı:

Yol Kapalı Filistin’e!

(Tütsüler arasında Sümer’den kalma Kırk ney birden insan bedenine umut, erdem ve cesaret üfler.)

Kararıyor Doğu gökleri,

Baş dönmeleri başlıyor birden bire,

Bir şeyler mırıldanıyorum kendi kendime:

Yol kapalı Filistin’e!

Nasıl tutkunsam yeşil derelerime,

Tutkunum öylesine Şeria Nehri’nin direnişine.

Nasıl seviyorsam kardeşlerimi,

Seviyorum kurtuluşa akan El Fetih yiğitlerini.

Göz kamaşmaları sarıyor, sallıyor kenti,

Kanlı kusuntular yağıyor üzerime,

Bir şeyler mırıldanıyorum kendi kendime:

Yol kapalı Filistin’e!

Kara yağmurlarla yıkıyorum yüzümü,

Düşüyor yollarım her gece Kenan İline,

Dönüyorum boş vahalarda sabahlara kadar.

Akmıyor altın örgüler gibi,

Akdeniz’e dökülen ırmakların suları,

Taşıyor Lût Gölü’ne oğullarının ölülerini.

“Anavatan bir avuç yıldız yanığı

Savruluyor üstünde sahraların...”

Yirmi bir numaralı savaş bildirisi okunuyor.

Beş saat sürüyor sessizlik,

Altıncı saat başlamadan başlıyor bombardıman:

Bütün hastaneler ve çocuk yuvaları.

Bir mektup alıyorum ozan Mahmut’tan,

“Celile’de Kuşlar Ölüyor,” diyor.

Geçiyor alevler göz aklarımdan...

Bir bebeğin avuç içine düşen ışık,

Dönüşüyor Filistin olup kararmış bir hançere,

Kımıltısız gözyaşı bayrakları altında.

Gün doğmadan dönüyorum yurduma,

Öpüyorum saçlarından, bilge ağaçlarından...

Günlerce sürüyor baygınlığım,

Sıtmalı bir köpek gibi titriyor gece,

Yanık betonlardan siper oluyor kollarım.

Dilim bir ölü gibi ağzımın içinde,

Tutulmuş anlatamıyor Sabra, Şatilla cinayetini.

Sesim kısılıyor, utanıyorum

Yalnızca bir sade türkü söylediğime:

Yol kapalı Filistin’e!

Eylül 1983