Şiirimiz büyük vatanın hizmetinde

Tarih yapanlar Yiğitlik, Adanmışlık, Vatanseverlik, Millet bilinci, Enternasyonalizm ve son durak Büyük İnsanlık hattında görev yaparlar. Şiir Yiğitlikten Büyük İnsanlığa varan bu tarihsel hat üzerinde hareket ederek üstlendiği görevi yerine getirir. Şiir gözünü bir an kırpmadan, bir an dinlenmeden çalışır ve ateşli devrimlerle, şimşekli çatışmalarla dolu bu hat üzerinde devriye gezer. Şiir, bu görevi yerine getirirken, insanlığın vicdanını, yine insanlığın evrensel zaferine seferber eder.

Yiğit olabilirsiniz fakat bir gerçeğe Adanmış olmanız gerekir. Adanmış olabilirsiniz, fakat Vatansever olmanız gerekir. Vatansever olabilirsiniz, fakat millet bilinci yoksa hata yaparsınız. Millet bilinci sizi tuzaklara düşmekten kurtarır. Millet bilinciniz olabilir, fakat milletlerarası adil bir düzenin (Enternasyonal) bilincine de sahip olmalısınız, bu da sizi bugünün ve yarının tuzaklarından korur. Enternasyonal olabilirsiniz fakat hedefiniz Büyük İnsanlık için çalışmak olmalıdır. Vatanseverlik olmadan, Millet bilinci olmadan Enternasyonal düşünemez, davranış gösteremezsiniz.

İnsanlık bugün 21. Yüzyılın ilk çeyreğinde Büyük İnsanlığa giden tarihsel hattın Büyük Millet istasyonundadır. Burada Yiğitlik, Adanmışlık, Vatanseverlik tek başına yetmez, derin bir Millet bilinciyle donanmış olmak gerekir. Buna sahip olduğumuz an zafer avucumuzda demektir. Değilse, tarihin tuzağına, zaferin uzağına düşersiniz. Vatansever olsanız bile, millet bilinci olmadan düşmanın ağına düşer, ihanete savrulursunuz.

Amerikan emperyalizminin kurduğu kanlı tuzaklarla, Batı Asya ülkelerini birbirine kırdırma, çökertme, hizaya getirme planları sürüyor... Bugün yaşadığımız ağır pratik, bu düşünce ve duyguların yeniden gündeme getirilmesini gerekli kıldı.

Yurdumda öleceğim:

Büyük Vatanımda!

Yurdumda öleceğim,

Büyük vatanımda: Yükselen Asya’da!

Emperyalizmin uşaklarına karşı,

Öleceğim Hama’da, Humus’ta, Rakka’da,

Zafere doğru vuruşa vuruşa.

Arap kardeşim de omuz başımda olacak.

Ne mutlu, yiğit bir kardeşi olana.

Birlikte direneceğiz, özgürlük yolunda,

Kasiyon Dağında ve Toroslar’da.

Aynı siperde, sarp kayalıklarda,

Rus yiğidi Moy Brat da yanı başımda olacak.

Göstereceğiz çürüyenin doğasına,

Adanmış insanın ölümsüzlüğünü.

Yurdumda öleceğim, Şamı Dimaşk’ta,

Üzüm bağları arasında, aşkla

Uyuyacağım yumuşak, şıralı toprak yatakta.

Diyarbakır’da ve Yüksekova’da,

Firdevsi’nin oğulları da yanımda olacak,

Ne mutlu, hayırlı bir komşusu olana.

Kulakları çınlasın, sahte yoldaşların:

Koltuklara kurulup Enternasyonal çalanlar.

Bilincini şeytana kaptıranlar, ah!

Yüreklerini Amerikan beziyle kaplattılar,

Akılları kurtulsun isterim onların da.

Yurdumda öleceğim,

Büyük vatanımda: Yükselen Asya’da!

Halepli Halit ile aynı vahdetteyiz,

Zeytin gözler ateşten ürkmez, asla!

Hele yumruk, Ugarit kayasından olursa.

Günaşırı görüşüyorum, Lazkiye’yle,

Kıyıda bir oyuncakçı dükkanı var ya,

Önünde naylon tanklar, uçak savarlar olan,

Orada buluşuyoruz kahramanlarla:

Bakın, şu bizim çocukların yaptığına.

Attila Josef’i konuşuyoruz, Mahmut’la,

Vermektense bebeği, diyor,

Atarız onu Asi’nin koruyucu kollarına,

Boncuklu beşiği, kuşlu yastığıyla.

Ya da diyorum, bundan böyle, kardeşim,

Kızaracak ellerim benim de, alevle.

Tutuklasınlar, ipe çeksinler isterse,

Masum bir gül, bedenimden fışkırdı diye.

Şehit ruhundan kılıç pay dağıtacak,

Kerbela’da düşen Kudüs’te doğrulana kadar,

Dara’da vurulan, Urfa’da dirilene kadar.

Tüküreceğim suratlarına,

Ağız dolusu barutu, halk düşmanlarının,

Ne mutlu, haklı bir öfkesi olana.

Yurdumda öleceğim,

Büyük vatanımda: Yükselen Asya’da!

Beş ülke, beş deniz, 22 boyla,

Nehirlerin akış yolunca, vuruşa vuruşa.

Dikilsin diye, sosyalizmin yekpare sütunları,

Büyük vatanın Tahrir meydanlarına.

Haziran 2016