Sık karşılaştığım dil yanlışları

Alışkanlık yaman bir hocadır, der Montaigne. Bazı dil yanlışları da insanda alışkanlık haline gelir; ellerine, parmaklarına siner, düzeltmek zor olur. Elbette uğraşılırsa düzeltilir, düzeltilemeyecek şeyler de değildir.

Bir Bektaşi öyküsünde kendi halimi görürüm. Bektaşi'ye "Gömleğin kirlenmiş, yıka!" demişler. "Gene kirleniyor," demiş. "Gene yıka," demişler. "Gene kirleniyor," demiş. "Gene yıka" deyince, " E, birader ben bu dünyaya gömlek yıkamaya mı geldim?" demiş Bektaşi. Yıllardır yazıp çiziyoruz ama, gene aynı yanlışlarla karşılaşıyoruz. Üniversitede yaklaşık kırk yıl verdiğim Türkçe derslerinden biliyorum, düzelttiğimiz yanlışları öğrenci gene yapar, biz gene düzeltiriz. Tıpkı Bektaşi'nin öyküsündeki gibi bir durum. Ne yapalım, işimiz bu, bu dünyaya dil yanlışı düzeltmeye gelmişiz. "Öğretemediğimiz Türkçe", "Türkçem Mahzun Ben Mahzun" gibi kitaplarım sık yapılan dil yanlışlarından örneklerle doludur.

MADDEN DEĞİL

MADDETEN DEMELİYİZ

"Manen" sözcüğünün karşıtı "maddeten"dir, "madden" değil. Nerdeyse bütün gazetelerde yazarlar, köşe yazarları yanlış yazıyorlar. "Manen ve madden" diyorlar; hayır, "maddeten" demek gerekir, "manen ve maddeten" demeliyiz. Özellikle gazete editörleri bu yanlışı not etsinler bir köşeye, çünkü gazetelerde çok sık karşılaşıyoruz. Birine yaptığınız para yardımı, "maddeten" yapılmış bir yardımdır.

SARI KIRMIZILI TAKIM

Bazı yazım konuları yazarlığın, yaratıcılığın özgürlüğüne mi bırakılmalı acaba? Takımlar çoğu zaman renkleriyle anılırlar, yazarken özel ad gibi büyük mü yazılmalı? Gazeteler "Sarı-Kırmızılı takım" diye yazıyorlar. Burada sanatlı bir anlatım, metafor ya da mecaz var. Renk adlarının büyük yazılması bana pek doğru gelmiyor. Böyle yazarsanız ardından başka sıkıntılar gelir. Aynı yazarlar "Galatasaray Kulübü" yerine "Sarı-Kırmızılı kulüp" diye yazıyorlar. Böyle yazınca "kulüp" sözcüğünü de büyük yazmanız gerekmez mi? Bu tür çelişkileri de düşününce, "sarı-kırmızılı kulüp" diye küçük harflerle yazmak bana daha doğru geliyor. Bence tartışılmalı bu konu.

Bir de şu "direkt" yerine "direk" denmesi nasıl canımı sıkıyor bir bilseniz. Binaları ayakta tutan "direk" ile "doğrudan doğruya" anlamına gelen, dilimize Fransızcadan geçen "direkt" sözcüğünün bir ilgisi yoktur. Fransızların "canlı yayın" anlamında da kullandıkları "direkt"in sonundaki "t" mutlaka söylenmeli.