Silivri - Hasdal Kıtaları 117-119

117. Kıta: Mehmetçik mayasından gelir
Bayrağa sarılı tabutlar niçin kıpırdar durur,
Kimin elidir tahtalar arasına sıkışmış,
Kimdir duvarlar arkasında kendini vurur?
İntihar eden elbette esir bir komutan değildir,
Silah dayamış milletin şakağına kara bilgiç.
Kılıcın namusu neyi gerektirirse onun onurudur.
Elbette, Mehmetçik mayasından gelir:
Tarihin güneşinden selam alan kahraman,
Kara gözlüklerden selam bekler mi hiç!

118. Kıta: Geri düştükçe büyüyor bela
Saldıran canavar, hamisidir çürüyüp gidenin,
Kök uçları dip karanlığa kadar iner.
Bunu düşünüyor, geri düştükçe büyüyor bela.
Victor Hugo da dile getirmiş kara tuzağı:
leri atılırken arkada bırakırız bazı çukurları,
Gerileyen toplum düşer içine kör gibi.
Yaratıcı toprak kendi yarasını kapatsa da,
Karanlık çukurlar kaldı bölücü, yobaz.
Ata, aynı kaygıyla kovmuştu putları, puştları da!

119. Kıta: Mor binliklerin üstünde
Atatürk’ü en çok nerede sevdin, en çok:
Kocatepe’de, eli çenesinde ovaya bakarken,
Ya da Bandırma vapurunda Samsun’a çıkarken?
Anafartalar’da ya da saltanatı yere yıkarken?
En çok nerede sevdin ulu önderi, en çok:
Tahtaya yazı yazarken ya da karanlığı kazırken,
Ya da İzmir’e doğru akarken at üstünde?
Demokrat olarak ben onu en çok, en çok,
Ben o şahsı, mor binliklerin üstünde sevdim