SİLİVRİ - HASDAL KITALARI- (29-32)

29. Kıta: Ordu düşmana yığınak oldu

Kaç gündür tartışıyor genç komutanlar:

Yığınakta hata yapıldı mı, yapılmadı mı?

Hangi yığınak; kimin için, kiminle birlikte ha!

Şimdi gel, çık işin içinden, çıkabilirsen.

Kolları beyninden bağlanmış Odysseus'un,

Bir çırpınış! Hayır, bir yarma hamlesi,

Milli karargah, gayri milli mevziye girmiş.

Denize düşmeden yılana sarılmak meselesi.

Sonuç: Ordu, düşmana yığınak olmuş.

30. Kıta: Kayıtsız şartsız vurdular.

Ordumillet değil miyiz; milletimiz nerede?

Biziz işte: Üst marangozun oğlu, ast duvarcının.

Gel gör ki, kazın ayağı hiç de öyle değil,

Borsamillet, plazamillet, mafyamillet...

Profesyonel ordu şart: Paramemet gerek.

Tarikatmemet, ümmetmemet, aşiretmemet.

Kuraldır, örgütlü kötü, örgütsüz iyiyi boğazlar;

Seçim yasası, basın yasası, besin yasası...

Milli irade dersen, kayıtsız şartsız vurdular.

31. Kıta: Kafanız yerinde mi?

Sık sık yoklama var: Her şey yerli yerinde mi?

Yerli yerinde komutanım! Topukta nalça;

Kasatura, bombardıman uçağı, mermi kasası,

Petrol kanunu, basın kanunu, ceza yasası...

Peki, İkili Antlaşmalar da yerli yerinde mi,

Türk-İslam sentezi, NATO şemsiyesi, kışla kıblesi?

Hepsi yerinde komutanım! Yemekte salça.

Bak bakalım Anıtkabir de yerinde mi?

Yerinde yerinde komutanım, kafanız yerinde mi?

32. Kıta: Dağ gibi yığılan kemik

Saymadılar silahı hukuktan, diyor Bilge,

Daha namuslu olmalı silah tutan saban tutandan.

Bak ki, güvendiğin dağlara kar yağdı,

Savaş hileyse, oyunu kendin kurdun kendine.

Üstte mavi gök, altta yağız yer yaratıldığında,

Arada akıllı fikirli insan töreyle dirilmiş,

Irkların kanı ırmaklanmış, bir acayip söz için.

Dağ gibi yığılan kemik, şirket için miydi?

Mehmetçik'e, "personel" denildiği gün iş bitmiş.