SİLİVRİ - HASDAL KITALARI- (41 - 44)

41. Kıta: Hazzın feriştahını göster

Bindim trenin birine, girdim Paris garına,

Tuttum Liberte'nin memelerini, Bastil Cafe'de,

Unuttum hammaddeyi, vergileri uyuttum.

Limanlar, gemiler al senin olsun,

Bana Batı misyonundan komisyon gönder.

Şişli'de bir apartman, ver benim olsun.

Komprador ateşleri pazarda harlanadursun;

Tanrım bana hazzın feriştahını göster,

Çıldırıp da gümrük kapısından şehit gireyim.

42. Kıta: Göründü gene soy kıran geni

Yeniden ortaya çıkar ulus yıkma isteği,

Güçlenmiş, mülkün hücresinde sinsi, sabırla.

Amerikan parası altın gibi iletkenmiş,

Korkağı sıvazlar, yiğide boğazdan dalarmış;

Aldanmışla aldatır, çürük nasıl bulaşırsa.

Kalkın ayağa, göründü gene soy kıran geni.

Kulağından tutup sandıktan çıkartırmış,

Yetmezse, ezermiş limon sandığı gibi,

Böyle kurarmış kardeşi kırdırma zembereğini.

43. Kıta: Komutan vurulduğu gün

Sahtekarlar, ama malları para ediyor,

Namus pazarlama tekelleri bunlar.

Tezgahı yan yana kuruyorlar erkenden,

Çünkü kötülük lanetlenen bir şey değil artık.

Namus sahibi pencereden bakamıyor,

Çünkü gerçek, küfür gibi algılanıyor burada.

Bu düpedüz savaş hilesi, diyor Bilge.

Teğmeni rehin alındığında tınmayan kimdi,

Komutan vurulduğu gün, mevlüt okutan?

44. Kıta: "Hür dünya"nın kapatması

Aynı fedainin sol eli alnında nicedir;

Ertelenmiş işleri yoluna koyarken tam da

Gökkubbe kurşun gibi ağırlaştı demek.

Coşarken sanayinin yollarında ve kışlada;

Hep bir ağızdan söylerken yeni türküyü,

Hürriyete kapı açıyoruz, dediler de,

"Hür dünya"nın kapatması yaptılar memleketi.

Hiç bu kadar dar olmadı altımızda yeryüzü,

Desene, bir daha alt üst olacak dünya.