SİLİVRİ - HASDAL KITALARI
9. Kıta: Yüzümüze tükürürdü Barbaros
Amiraller içerde mi, dışarda mı bilmiyor kimse:
Kim kimi kapattı, kaç komutan yakapaça?
Kahramanları intihar eden bir millet, diyor Bilge,
Ayaklar altında kalmaya mahkûmdur.
Andaç silahlarımızı kaldırıp çöpe mi atacağız?
Takma bacağını dizinden söküp fırlatıyor.
Kore madalyası etimize basılmış köle mührü,
Mertlikten değil bu fors, olsa olsa kurbanız,
Bugün yaşasaydı yüzümüze tükürürdü Barbaros.
10. Kıta: Rütbesi lüküs hayat
İkili Antlaşmalar’ı okumaya koyuldu baş eğip,
Kitap bittiğinde gün açtı, kaldırdı başını,
Hücreye giren ışık, ıslak yanakta parıldadı.
Nasıl da boşa geçmiş günlerim, diye düşündü.
Bok gibi yaşamışız NATO’da, ra’attt!
Arkadan konuşulanları tahmin ediyorum şimdi:
Our boys are growing like sheep asleep.*
Düşman deyince, kendi halkını belleyen paşa,
Bize ne yaptın hey? Rütbesi lüküs hayat.
11. Kıta: Bakıyor hâlâ oymak için
Ulusa anlatmak gerekirdi, bakın ne geldi başa,
Arka arkaya kaç manda ezdi ekinimizi?
Hedefi 12’ye ayarlı iki tırpan biçti Kuvayi Milliye’yi,
Erkânıharbin iç organlarını avluya dökerek.
Kimdi kıran hey, İlhan Erdost’un kemiklerini?
Kimdi tekmil verdiren uyuz köpeğe, baba diye,
Gladyo apoletli silah arkadaşımız, öyle mi?
Onca aşağılamadan, hassiktiri yedikten sonra,
Bakıyor hâlâ, oymak için, milletin göznuruna.
29. Kıta: Ordu düşmana yığınak olmuş
Kaç gündür tartışıyor genç komutanlar:
Yığınakta hata yapıldı mı, yapılmadı mı?
Hangi yığınak, kimin için, kiminle birlikte ha!
Şimdi, gel çık işin içinden, çıkabilirsen.
Kolları beyninden bağlanmış Odysseus’un:
Bir çırpınış! Hayır, bir yarma hamlesi,
Milli karargah, gayri milli mevziye girmiş.
Denize düşmeden yılana sarılmak meselesi.
Sonuç: Ordu, düşmana yığınak olmuş.
31. Kıta: Kafanız yerinde mi?
Sık sık yoklama var: Her şey yerli yerinde mi?
Yerli yerinde komutanım! Topukta nalça.
Kasatura, bombardıman uçağı, mermi kasası,
Petrol kanunu, basın kanunu, ceza yasası...
Peki, İkili Antlaşmalar da yerli yerinde mi:
Türk-İslam sentezi, NATO şemsiyesi, kışla kıblesi?
Hepsi yerinde komutanım! Yemekte salça.
Bak bakalım Anıtkabir de yerinde mi?
Yerinde yerinde komutanım, kafanız yerinde mi?
32. Kıta: Dağ gibi yığılan kemik
Diyor ki Bilge, saymadılar silahı hukuktan:
Daha namuslu olmalı silah tutan, saban tutandan.
Bak ki, güvendiğin dağlara kar yağdı,
Savaş hileyse, oyunu kendin kurdun kendine.
Üstte mavi gök, altta yağız yer yaratıldığında,
Arada akıllı fikirli insan töreyle dirilmiş,
Irkların kanı ırmaklanmış, bir acayip söz için.
Dağ gibi yığılan kemik, şirket için miydi?
Mehmetçik’e, “personel” denildiği gün, iş bitmiş.
*Bizim oğlanlar koyun gibi uykuda semiriyor.