SİLİVRİ - HASDAL KITALARI (II)

5. Kıta: Görev, ölümü öldürmek

Onlara, yeryüzü koruyucusu derler, öyledir.
Arzın kıyamet kıtalarıdır, kalkışları yanardağlı,
Yanarlar milyonluk ordunun ortasında,
Seçilmişler ok atışlarıyla, gürz vuruşlarıyla.
Anafartalar’dan yalçın Anavarza kayalarına kadar,
Eski bir akıncı şarkısı söyler dilleri; eğil dağlar!
Bilgenin öfkesiyle, kan kaynama haddine gelse,
Toplanır bir daha Kocatepe’de, kızıl kalpaklı kurtlar.
Görev, ölümü öldürmektir, doğumevinde.

6. Kıta: Savaşçının çıkmayan huyu

İncir kökü gibi kaya patlatanlar burada yatıyor;
Dileyen girip hücresine bakabilir, kimdir?
Balkan şehitleriyle, kilim deseni gibi,
Kemik kemiğe, tamga tamgaya, ilmek ilmeğe.
Anlamaya çalışan bir nefer, nefti kaputundan belli,
Uzun Yürüyüş’te düşen partizan Li Yu,
Kiangsi’deki işbirlikçi çemberini ortasından yaran,
Çini mürekkebin sadakatiyle izliyor uzaktan;
Bu huydur, halk savaşçısının çıkmayan huyu.

7. Kıta: Akrep sokan silahtar

Ateş yaktık ve yedik Humbaba’nın yağlı etini,
Gılgamış’tan sorsun mahkemeniz bizi,
Görüş istesin Hammurabi’den, o adil atadan.
Nasıl döktük düşmanı o saat Mu sularına,
Ölümsüzlük dolusunu kafaya çekmiştik bir daha,
Öylece geldik kırmızı hatları yıkarak.
Eve döndüğümüz gün, eşiğimiz kirletilmişti,
Kimdi o kalleş, tiksindirici soluğu havada duran,
Yastığımızın altına akrep sokan silahtar?

8. Kıta: Kaleminin ucunu biletiyor

Fedai müfrezeler, tek tek saldırı tekneleri,
Övgündür erliği, demir bozkırdan bakır Ege’ye,
Takılmış Kaşgarlı, Homeros söylemine.
İkide bir dürter, kürek kemiğinden denizciyi,
Onlar değil, kanlarında kükreyen öfke neyse,
İşte orada, sıkıştırılmış yıldırım gibi aklını yitiren.
Bilge sakin, defter açmış dizine, yazıyor,
Kavgaya tutuşan vahşi geminin köprü üstünde,
Sanırsın yeni ayla kaleminin ucunu biletiyor.


Not: Değerli okurlarım gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ederim... Silivri - Hasdal Kıtaları (III) şiiri önümüzdeki hafta köşemizde yayımlanacak.