‘Şimdi Zamanı Değil Tarikatı!’
CHP’de bir kesim var; ne zaman bu partiyi yönetenleri eleştirmeye kalkışsam anında beni “vatan haini” ilan ediyorlar. Sonra da ekliyorlar:
“Elbette CHP de eleştirilebilir ama şimdi sırası değil...”
“Neden sırası değil?” diye sorduğumda her an için verecekleri bir yanıtları oluyor
“Genel seçimler yaklaştı.”
“Yerel seçimlere iki yıl kaldı.”
“Referandum kapıda.”
“Cumhurbaşkanlığı seçimine gidiyoruz.”
Seçimler bitiyor, mazeretleri asla bitmiyor:
“Parti seçimden zaten yenilerek çıktı, bir de sen vurma!”***Bu konuda yalnız olduğumu sanıyordum. Meğer CHP yönetimini eleştiren herkes, bu organize saldırıdan payını alıyormuş...
Hatta Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu bunlara isim bile takmış:
“Şimdi Zamanı Değil Tarikatı!”
Onlara göre Kemal Kılıçdaroğlu ve arkadaşları asla eleştirilemez...
Eleştirirseniz ne olur?
Tıpkı AKP’li trollerin yaptığı gibi bunlar da sizi “e-posta ve yorum manyağı” yaparak, hayatınızdan bezdirir!***Her parti kötü yönetilebilir...
Bazı yöneticiler o partinin kuruluş felsefesine, ideolojisine aykırı yöntemler izleyebilir.
Çağdaş demokrasilerde bu gibi durumlarda devreye hemen “eleştiri müessesesi” girer...
Sorunlar olabildiğince geniş katılımlı bir platformda tartışılır ve çözüm yolu aranır.
Gerekirse o yöneticiler gider, çoğunluğun desteklediği yeni yöneticiler gelir.***CHP’de ise böyle bir şey asla olmaz!
Çünkü “güce tapan”, yönetimle kurdukları iyi ilişkiler sayesinde “nemalanan”, belediyelerle ticaret yapan, oğlunu-kızını danışman yaptıran dar bir kesim, liderlerini asla eleştirmez ve kimsenin eleştirmesini de istemez!
Onlar için seçimler kaybedilebilir ama liderlerine kimse dokunamaz...
Sonuçta da bilmem kaç seçime girip hepsini kaybeden Genel Başkan, kadrosunda yaptığı küçük rötuşlarla parti içindeki iktidarını korur!***Kısacası; CHP aslında çok kısa bir sürede kendisine gelebilir.
Atatürk’ün ilkelerinden ve “6 Ok”tan sapmayan, yeni ve umut veren genç lider adaylarını kendi içinden çıkarabilir.
Parti yönetimi de bunu asla engelleyemez!
Bunu engelleyen tek güç, “Şimdi Zamanı Değil Tarikatı”dır.
Tüm gerçek CHP’liler ne yapıp edip bu “trol”leri ayıklamalı ve susturmalıdır.
Yoksa bu halk çaresizlikten döne, döne AKP’ye oy vermeye devam eder!
156+271!
Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz. Sıra Neydim Molla’da:***“Abdullah Bey...
Ben size Huber’deki masraflarınızı, Kanlıca’daki evi hangi parayla aldığınızı, Suudi Kralı’nın hediyelerini sormayacağım. Benim sorum daha basit:
Reza Zarraf’la tanıştınız mı? Hediyesini aldınız mı? Ricasını yerine getirdiniz mi?
Nasıl olsa vermeyeceksiniz ama ben yine de cevap beklemeye devam edeceğim.”
GÜNÜN SORUSU
Eski CIA yetkilisi Michael Hayden, “otonom” bir Kürt bölgesinin Ortadoğu’da yeni bir siyasi yapı kurulmasına yardımcı olabileceğini söylemiş... Sorum kendisine:
Madem bu kadar meraklısınız; neden o PKK’lıları alıp ABD’de yeni bir devlet kurmayı düşünmüyorsunuz?
‘Zarrab, en az doksan Türk’ün ismini verdi!’
Hani İran asıllı işadamı Reza Zarrab’ın, tutuklanacağını bile bile ABD’ye gittiğini...
İran’daki ortağı Babek Zencani’nin tutuklanmasının ardından başka çaresi kalmadığını...
Çünkü Türkiye’de öldürülmekten korktuğunu...
Bu nedenle FBI ile anlaştığını...
İtirafçı olmayı kabul ettiğini yazmıştım ve bunların tamamına yakını da doğru çıkmıştı ya...
İşte; bunları bana söyleyen haber kaynağım dün yeni iddialarda bulundu:
“Reza şu anda gece gündüz sorgulanıyor. Bülbül gibi ötüyor. Daha çok da Türkiye’de işbirliği yaptığı bankacıları, factoring firmalarının sahip ve yöneticilerini, kuyumculuk ve nakliyecilik yapan bazı işadamlarını, gümrük müdürlerini, memurlarını, sınır bölgelerindeki yerel yöneticileri, eski ve yeni milletvekillerini, bakanları, hatta başbakanları... Kime ne kadar rüşvet verdiğini, bu paraları nasıl aktardığını, karşılığında ne gibi iyilikler gördüğünü, parasını Türkiye’deki emlak sektöründe nasıl ‘akladığını’ anlatıyor. Sanıldığının aksine İran’la çok fazla bir bağlantısı yok. O ilişkilerin tamamını, ortağı Zencani yürütüyordu. Zarrab, organizasyonun Türkiye’deki karanlık ilişkilerinin odağında... Bugüne kadar FBI’a ve CIA’ye 90’a yakın Türk’ün adını vermiş durumda. Bu ilişkileri kanıtlamak için de Türkiye’den giderken bavullar dolusu evrakla gitmiş...
Bu arada Reza’nın ABD’ye getirilmesinde ve itirafçı olmasında Fethullah Gülen Örgütü devrede... Ancak bundan daha doğal bir şey olamaz; çünkü Fethullah Gülen zaten CIA’in emir kulu... Bu yüzden kimse, ‘Bu da paralelcilerin işi’ diye olayı sulandırmaya kalkmasın.”***Beni bilirsiniz; kaynağıma güvenmesem asla böyle iddialara sütunlarımda yer vermem.
Üstelik yazdıklarım, kaynağımın bana anlattıklarının onda biri bile değil. İyisi mi bekleyelim ve zamanın gücüne sığınalım!
GÜNÜN İSYANI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün “yayalaştırma” adı altında “betonlaştırılan” ve şehircilik kültürü açısından katledilen Taksim Meydanı’nı gezmiş... İsyanım kendisine:
Eserinizle gurur duydunuz mu?