Sınav heyecanı-(TAMAMI)

Eskiden bitirme sınavları sözlü olurdu. Sınav kapısında bekleyen öğrenciler, sınavdan çıkanların başına toplanıp ne sorulduğunu öğrenmeye çabalar; içeride kaldığı süreden ve çıkarkenki yüz ifadesinden, çıkan öğrencinin sınavı geçip geçmediğini kestirmeye çalışırlardı. Kapı her açıldığında, oturma düzenini görmek için kapı aralığından içeriye bir göz atılırdı. Obama-Erdoğan görüşmesi sırasında yapılan bazı canlı televizyon programlarında da böyle bir “sınav heyecanı” hissediliyordu.

Sunucuların, yorumcuların ve uzmanların en çok merak ettiği, Erdoğan'ın Obama'dan hangi notu alacağıydı. Hatta Erdoğan'ın Mısır, Libya, Tunus gezisinin zamanlamasının, bu değerlendirmede yer almasını sağlayacak biçimde belirlendiği konusunda herkes mutabıktı. Bu ülkelerde Erdoğan'ın verdiği mesajların Batı açısından yerindeliği ve etki derecesi, Füze Kalkanı'nın konuşlanacağı yerin belirlenmiş olması, Suriye'ye karşı tutum ve Kuzey Afrika'dan bu konuda verilmeye devam edilmiş olan mesajlar, Erdoğan'ın not hanesine olumlu puanlar olarak kaydediliyordu. Görüşme öncesinde yapılan her konuşma, sınavın başarılı geçeceği beklentisini yükseltiyor, sunucular ve katılımcıları bir sevinç dalgası kaplıyordu. Sunucular, aman heyecana kapılıp görüşmenin başlayacağı anı canlı vermeyi kaçırmayalım diye ikide bir uyarıda bulunuyorlardı.

İsrail ile gerginlik konusunda, İsrail'in meşruiyetinin zedelenmesini engellemek için, Obama'nın, “ince ayar” amacıyla ister istemez biraz not kıracağı, ama aynı not İsrail'den de kırılacağı için bunun çok da önemsenmemesi gerektiği, üstünde oybirliği sağlanan konular arasındaydı. İslâm Dünyası'na verilen mesajların etkisini artırmada İsrail ile gerginliğin ne kadar işe yaradığı ortadayken, kırılan not aslında kırılmış da sayılmazdı.

Sınav sonucunun, Obama-Erdoğan ilişkilerini nasıl etkileyeceği de üstünde önemle durulan sorunlar arasındaydı. Sorular ve yanıtlar, Amerika’nın, Kuzey Irak'ta kara harekâtı, Doğu Akdeniz'de seyrüsefer güvenliğinin sağlanması, İsrail ile olan gerginliğin sürdürülmesi gibi konularda “ne kadarına izin vereceği” hakkındaydı. Alınacak iznin genişliği ile olası sınav notu ilişkilendiriliyordu. Hatta ABD’nin karşı karşıya bulunduğu zorluklar bile, Amerika’dan kurtulmanın vesilesi değil, Amerika’ya daha sıkı bağlanmanın gerekçesi haline getiriliyordu.

Obama-Erdoğan görüşmesinin tam planlandığı zamanda bittiği haberi gelince, herkes bunu bir aksilik çıkmadığının göstergesi sayarak, rahat nefes aldı. Erdoğan’ın çıkarken yüzünün gülüyor olması, programın bütün katılımcılarının yüzünü güldürdü. Ben de programı, BOP’un sona ermiş olduğunu iddia edenlere ithaf ederek, televizyonu kapattım. “Amerikasız olmaz” zehrinin panzehirini aramaya koyuldum.