Sinema dergiciliğimizin çıkmazı -(TAMAMI)
Türk sineması üzerine araştırma-inceleme yapacaklarının karşısındaki en büyük engellerden biri de, ne yazık ki, dönemine tanıklık edebilmiş nitelikli bir süreli yayının yokluğudur. Ya da diğer bir deyişle, ülkemizde yayımlanmış ve de yayımlanmakta olan sinema dergilerinin birçoğunun, araştırmacı-incelemecilerin gereksinimlerini karşılayacak düzeyde-içerikte olmamasıdır.
Sinema dergilerini genelde, magazin ve sanatsal ölçütlü (ya da ciddi yaklaşımlı) dergiler olarak genel bir ayırıma tutmak olası. Örneğin, geçmişte Yıldız, Ses, Artist gibi dergiler bu sınıflandırmada magazin kulvarında yer almışlar ve gerçekten de hem dönemlerine tanıklık etmiş, hem de sinemanın geniş kitlelere tanıtılıp-sevdirilmesinde öncü bir rolü üstlenmişlerdi. İkinci, yani sanatsal yaklaşımlı ciddi dergiler kulvarında ise Sinema 65, Yeni Sinema, Yedinci Sanat, Gelişim Sinema, yine benzer işlevi, dönemine tanıklık ederek yalnızca tanıtım ve eleştiri bazında değil, sinemayı sektör, dönemin rengi ve oluşumları içinde değerlendirmeyi hedeflemiş, bu hedefini de -o günlerin koşullarında- yerine getirmiştir. Bugün, bu dergilerin her bir araştırma-inceleme, derleme vs.de kaynak olarak kullanılması da bunun en açık kanıtıdır.
***
Ne yazık ki günümüzde yayımlanan sinema dergilerinin böyle bir özelliği -yönü ya da içeriği- yok. Sinemayı çoğunlukla yabancı sinema bazında ela alıp, Türk sinemasını ise yalnızca söyleşi ve çok kısıtlı bir eleştiri alanında tutsak ediyor. Döneminin ve de sektörün olgularına (sorunlarına, konumuna) ise çok yabancılar. Kimi dergilerin Türk sinemasını yalnızca eleştiri bazında ele almaları bile, eksik ve de yetersiz. Örneğin, her dergi, -deyim yerinde ise- kendi takımının filmlerine, yönetmenlerine oynuyor, onların dışındaki kişilere ise yeterince yer vermediği gibi, çoğu zaman görmemezlikten geliyor. Yani, yıllar sonra bu dergilere bakıldığında, çıktığı dönemin olgularını yakalamak neredeyse olanaksız gibi oluyor. Sorun da burada başlıyor.
Sinemayı daha popüler -magazine göz kırparcasına- izleyen bir diğer grup dergi ise, neredeyse Türk sinemasının varlığından bile haberdar değilmiş izlenimini ortaya koyuyor. Yabancı sinemayı -bülten ve de çeşitli kaynaklardan- derlediği yazılarla, belirli bir kesime, sinemayı hobi olarak değerlendiren kitleyi hedefliyor. Sorunlar, sektör, inceleme, araştırma gibi yazın türleri ise, bu tür dergiler için neredeyse yanına yaklaşılmayacak bir tür olarak algılanıyor.
***
Elbette ki, günümüzdeki sinema dergilerinin bu tavrı ve yapısının haklı gerekçeleri var. Öncelikle sinema dergilerinin nedense istenilen ve arzu edilen sayıda okur bulamaması, bulunan az sayıdaki okurun ise, bizim söylediklerimizden daha çok, bu dergilerin yaptıklarına ilgi göstermesi, bu dergilerin de ister istemez, bilinçli olarak bu kulvarda, böylesine bir içerikle yayımlanmalarını kaçınılmaz yapıyor.
Bir diğer sorun ise, mevcut sinema dergilerinin Türk sinemasını iyi bilen yazar takımından yoksun oluşu. Sinemayı yalnızca, kendi yaşadıklarıyla-izledikleriyle sınırlı sayan genç yazarlar, belki geçmişteki değil ama günümüzdeki Türk sinemasını da, sorunlarıyla, sektördeki olgularla ve de inceleme-araştırmalarla -dergilerdeki sınırlı sayfalara rağmen- değerlendiremezler mi?
Çok değil, bir on yıl sonrasında, bugünkü Türk sineması üzerine araştırma-inceleme -hatta derleme- yapacaklarının elinde çok bir şey olmayacak. Ne yazık ki, belge-bilgi yoksa, araştırma-inceleme, dahası tarih de olmuyor.