‘Sivil direniş’ yöntem ve hedef

Değişim ise maddenin kaynağına kökenine ulaşmakla mümkündür. Sorunun kaynağına ulaşmak istiyorsan akıma karşı yüzmeyi göze alacaksın. Sömürünün kaynağı, vahşi kapitalizmin kendisi değil mi? Dünyanın iklimini bozan temel etkenler fosil enerjisi, savaş sanayii, üretim anarşisi ve tekelleşmedir. Bir süredir iklim aktivistleri Almanya merkezlerinde en işlek caddeleri, otoyolları, liman girişlerini, müzeleri ve havaalanı pistlerini kapatarak, kamuoyunun dikkatlerini üzerine çekmeye çalışıyorlar. Kendilerini ‘Son Nesil’ (Letzte Generation) adıyla topluma duyuran aktivist gençler, eylemleri  “insanlığın sonunu getiriyorlar son yüzyılı yaşıyoruz” gerekçesiyle, yaptıklarını vurguluyorlar. Geçtiğimiz günlerde Berlin’de bir bisikletli bayan, taşıt aracıyla çarpışarak aracın altına sıkışıp kalmıştı. Beklenen ambulans yolda hızla ilerlemeye çalışır, ancak aynı yolu önceden kesen iklim aktivistleri, trafiğin yoğunlaşmasına ve tıkanmasına sebep oldular. Maalesef büyük acı çeken bayan, şimdi beyin ölümüyle hastanede. Yapılan açıklamaya göre ambulanstan önce, acil durum doktoru olay yerine ulaşmıştı ancak iyileşme başarılamıyor. Aktivistler daha sonra üzüntülerini paylaştıklarını bildirdiler. Ancak geçmiş olsun dileklerini paylaşmalarına rağmen, eylemcileri ‘hedef’ olmaktan kurtaramadı. Olaydan sonra ‘Son Nesil’ aktivislerine karşı, ana akım medyada linç girişimi başladı. “İnsanlığı kurtarmak istediklerini söylüyorlar, ama kendileri insan ölümüne neden oluyorlar” algısı, toplumda hızla yayılmaya çalışılıyor. ‘Bild’ gazetesine konuşan bazı yetkililer, bu eylemcilere yüksek para cezası kesilmeli diyor, bazıları da hapis cezasından söz ediyor. Bu arada gözaltına alınan çok sayıda aktivist var. Diğer uzmanlar ‘Son Nesil’ taraftarlarını tarikat yapılanmasına benzetiyorlar. Bunu da ‘dünyanın, insanlığın ve zamanın sonu’ söylemlerine dayandırıyorlar. 
Bir başka analiz ise daha farklı. Bu da ‘Son Nesil’i 1970’lerin Almanya’sındaki Kızılordu fraksiyonu RAF’a ‘benzetilmesidir’. İklim aktivistlerini yönetenlerin “ne pahasına olursa olsun en radikal biçimde eylemlerimizi gerçekleştirmeliyiz ve dünyayı ayağa kaldırmalıyız” propagandası, 70’lerin şiddet ortamı öncesi döneme ‘işaret’ ediyormuş. Çünkü iklim aktivistleri önce mala sonra ‘cana’ zarar verebilir deniliyor ve gerekçe olarak da ‘ölümü’ bile göze alabilmeleriymiş.

İKLİMCİLERİN AMACI NE?


İster 70’ler olsun ister günümüz olsun, bir siyasi hareketin hedef ve yöntemi bir birine zıt ise, sistem açısından halktan kopartılması daha da kolaylaşır. İklimcilerin amacı kamuoyunun dikkatini ve saygısını kazanarak belli güçleri harekete geçirerek, ekolojik olumsuz gidişatı önlemek ve doğayı dünyayla birlikte sürdürülebilir yaşanır hale getirmektir. Alman kamuoyunun yüzde 65’i iklim konusundaki duyarlılığını yapılan anketlerde gösteriyor. Toplumun çoğunluğu iklim konusunu ciddiye alıyorsa, ‘Son Nesil’in bireysel eylemleri ve yöntemi kamuoyunda karşılık bulabilir mi? ‘Son Nesil’ barışçıl ‘sivil direniş’ hakkımızı kullanarak toplumun değişeceğini ve değişimi hep birlikte yaşayacağımızı paylaşıyor. Barışçıl ‘sivil direnişe’ katılım yükseldikçe, nihayet hükümetin müzakereye hazır olacağı amaçlanıyor. Alman kamuoyunda çoğunluk ‘Son Nesil’in hedefleriyle aynı görüşte. Yani kamuoyu zaten var ancak eylemin şekli ve yöntemi yine çoğunluk tarafından olumsuz eleştiriliyor.
Hedef ve yönteme bir de başka açıdan bakalım. Örneğin “Konkret” dergisi Almanya’nın 1960 ve 70’lerde, en yüksek trajlı sosyalist yayınlarından biriydi. Bu dergide köşe yazılarıyla toplumun geniş kesimlerine ulaşan devrimci aydınlarda yer alıyordu. Yayınlandığı dönemde dünyadaki ve Avrupa’daki rüzgâr, Sosyalizmin yükselişi yönündeydi. Alman solu, 68’den bu yana işçi sınıfı ve halk desteğiyle büyüyor ve kitleselleşiyordu. Kitlelere güçlü kalemleriyle hitap eden bazı aydınlar, daha sonra Gladyo operasyonlarıyla, RAF örneğinde olduğu gibi şiddet ortamına sürüklendiler. Nihayet sosyalizmi hedefleyen aydının güçlü kalemi elinden alınarak, silahla değiştirildi. “Devrimci terör” eylemleri silahlı gruplarla polis arasında devam etti. Artık bilimsellikten tamamen uzaklaşan sol radikalizmin, devrimin temel gücü olan işçi sınıfıyla bağı kopartılmıştı ve bir zamanların en tanılan aydını, sıradan kriminal şahsiyete dönüştürülmüştü. O dönemde ‘komünizmin çocukluk hastalığı sol radikalizm’ tuzağına, çok sayıda genç düşürüldü. Neredeyse bir nesil, hedef  ‘doğru’ olsa da yanlış yöntemin kurbanı oldu.

SOSYAL MEDYA İLE DÜNYAYA SESİNİZİ DUYURABİLİRSİNİZ


Günümüzde herhangi bir gençlik hareketi, en geniş kamuoyuna ulaşabilme açısından büyük avantajlara sahip. Geçmişin analog dünyasında bildiri dağıtarak veya en işlek noktalara ‘duvar yazılarıyla’ mesaj paylaşma ve propagandanın yerini, dijital dünyada sosyal medya aldı. Sosyal medyayla sadece bulunduğunuz bölgeye değil, bütün dünyaya sesinizi duyurabilirsiniz. Ancak hâla eski yönteme takılıp kalanlarda var. İklim aktivistleri sosyal medyayı çok iyi kullanıyorlar. Dünyaya damgasını vuran mesajları gündemin en başında yer alıyor. Hava kirliliği ve sıcaklık artışıyla birlikte kuraklığın yaygınlaşacağı, kuraklıkların açlığa sebep olacağı ve sonunda milyarlarca insanın ölebileceği kaygısı, dünya kamuoyuna ulaşmış durumda. Ancak ‘Son Nesil’e göre mesajın ulaşması yetmiyor. Çünkü onlara göre yetkililer sorumluluk almıyor ve insanlar problemin ciddiyetini bildikleri halde, olmamış gibi davranıyorlar. Gelecek nesillerin hayatı sözkonusu olduğundan dolayı, protest uyarılarını siyasi iktidarlara yapmaktalar. Önce hükümetlerin acilen, düzeltici önleyici faaliyetlere başlamasını önemle talep etmiyorlar ‘sorumluluk al işini yap’ diyorlar. Örneğin Almanya hükümetinin iklimle ilgili ‘çözüm paketini’ iklim aktivistleri Anayasaya ‘aykırı’ buluyor. Hükümetten ilk adım olarak iki talep isteniyor: Otoyollarda hız sınırının ve 9 avroluk aylık toplu taşıma bileti düzenlemesi. Bu adımla CO2 oranı ve hava kirliğinin azalması sağlanmak isteniyor. Bunlar kanunen geçtiği takdirde, ‘Son Nesil’ taraftarları yolları kesme eylemlerini bırakacakmış. Acil sürdürülebilir önlemler için, önümüzde üç yılın kaldığı söyleniyor. Yapıldı yapıldı, yapılamazsa sonuçlarına katlanacağız mı? Yaklaşan ve görünen bir küresel tehlike, ancak ve ancak gerçekleşmeden önce önlenebilir. İnsanlık sürdürülebilir yeni bir dünyada nefes alacağı günleri görmek istiyorsa insan, doğa ve teknolojiyi vahşi kapitalizmden kurtarmalı.