SİYAD Ödülleri (tamamı)

Geçtiğimiz günlerde SİYAD’ın (Sinema Yazarları Derneği) 44 yıldan beri aralıksız verdiği ödüller sahiplerini buldu. Daha öncede tahmin edildiği gibi Nuri Bilge Ceylan’ın, girdiği festivallerde ve gösterildiği her yerde eli boş dönmeyen ve neredeyse ödüllerle donatılan ve büyük ilgi gören son filmi Bir Zamanlar Anadolu’da, başta En İyi Film ve En İyi Yönetmen dalları olmak üzere altı ödül birden aldı. Sanırım sinemadan biraz olsun anlayan her kişinin yadsıyamayacağı ve hiçbir itirazı olmadan kabullenebileceği bir ödül dağıtımı ve dağılımı oldu.

Sinema alanında sürdürdüğümüz gereksiz ve anlamsız geleneklerden biri, her zaman birilerin çıkıp, şu veya bu festivalde dağıtılan ödüllere karşı çıkıp jürileri eleştirmesi olmuştur. Bu eleştiri oklarını jürilere yönelten kişiler kimi zaman haklılık payı taşısa da, jürilerin verdikleri kararların her zaman nesnel değil, öznel olduğu gerçeğini de bilmeleri gerekir. Zaman zaman jüriler de yanılabilir ama verdikleri kararlar asla değiştirilemez. Çünkü aynı filmleri bir değil, on jüri izlese, sanırım, birbirine benzemeyen on farklı sonuç ortaya çıkar. Bu; ya da değerlendirme farklılığı, jürileri oluşturan kişilerin dünya görüşlerinden, sinema konusundaki bilgi birikimlerine, festivalin yapısından, filmleri algılama ve okuyabilme konumlarına dek çeşitli nedenler sonucu olabilir ve bu da çok doğaldır. Çünkü festivallerin jürileri, her zaman sinema sektöründeki bilirli bir gruptan değil de, çeşitli gruplardan oluşur. Bir yapımcının görüşüyle bir sinema yazarınınki, ya da bir genç oyuncunun değerlendirmesiyle, deneyimli bir yönetmenin görüşü aynı olmaz. Ve aynı olmak zorunda da değildir. Bunun içindir ki kimi festivallerde şaşırtıcı sonuçlar ortaya çıkabilir.

Ama SİYAD’ın değerlendirmesini festivallerdeki jürilerin verdiği kararlardan ayrı düşünüp, farklı bir şekilde algılamak gerekir. Çünkü SİYAD, en azından sinema sektöründe aynı işi, yani sinema yazarlığı-eleştirmenliği yapan kişilerin oluşturduğu bir mesleki kuruluştur. Her ne kadar aralarında dünya görüşü ve değerlendirme kıstaslarında kimi farklılıklar taşısalar da, en azından bir filmi okuma, analiz etme, ya da diğer değerlendirme yöntemlerinde ortak bir payı taşırlar. Sonuçlar işte bu taşıdıkları ortak pay (ya da yöntem de diyebilirsiniz) nedeniyle başka festivallerin o karmaşık, farklı dallardaki kişilerden oluşan jürilerinden daha çok nesnel olur.

Aynı zamanda, aynı dalda uzmanlaşmış -ya da kendini bu konuda eğitmiş- seksen küsur üyenin, iki aşamalı bir elemeden geçirilen değerlendirmelerinin de, herkesi memnun edecek ideal bir sonucu ortaya çıkarabildiğini iddia etmek çok zordur. Ama bu değerlendirme, en ideali değilse bile, en ideale yakınıdır. Ve bundan daha iyi bir değerlendirme biçimi de (aynı daldaki uzmanların bir araya gelmesinden ve de işlerinin bu olmasından ötürü) yoktur.

Elbette bu yılki değerlendirme sonuçları üzerine de yine, sinema seyircisi bile oldukları şüpheli kimi köşe yazarları ortaya çıkıp sonuçları eleştirecektir. Bu da doğaldır. Çünkü o birileri, kimi dallardaki uzmanlaşmaya karşı olan, her konuda her şeyde kendi değişmez fikirlerinin kabul gördüğüne inanan kişilerdir. Onların ne uzmanlara, ne de kendilerinkinden farklı olabilecek değerlendirmelere tahammülleri vardır ve hiçbir zaman da olmamıştır. Çünkü her konuda onlar uzmandır. Gerçek uzmanların verdiği kararlar ise, onların her konudaki uzmanlık alanlarına girdiği için işlerine gelmez ve sırf bu nedenle her şeye itiraz edip kendi beğendiklerini, okunabildikleri kadar yaymak ve de kanıtlamak isterler.

Büyük usta Lütfi Akad’ın “Türkiye’de herkes bir kendi işini, bir de sinemayı bilir.” dediği yerde bile kalmazlar, giderek, bir kendi işlerini bir de her şeyi bilirler.

Kimler mi bunlar? SİYAD ödüllerinin ardından kimi köşe yazılarıyla, ekranlara bir göz gezdirdiğinizde bu sorunun yanıtını da kolaylıkla öğrenebilirsiniz.