Siyasal Partiler Yasası ve AKP'nin hal ve gidişi (1)

AKP tarikatı hükümetinin anayasayla, yasalarla, yönetmeliklerle ve tüzüklerle arası iyi değil. Ülkeyi "oluversin" anlayışıyla yönetiyor. Resmi kamusal alanda (TBMM'de, devlet dairelerinde ve okullarda) kadın vatandaşların başlarının açık olması (örtülü olmaması) anayasal, yasal, yönetmelikler ve tüzükler bağlamında zorunluluk iken, bu zorunlulukların üzerine "halkın ve siyasal partilerin zımni ve farazi mutabakatı" gibi hukuk dışı gerekçe icad ederek, türban konusunda fiili bir durum yarattı. Kadın üyelerin TBMM'de pantolon giymesinin önündeki iç tüzük engelinin kaldırılması söz konusu olunca, türbanda kullanılan oldu-bitti yöntemini öneriyorlar ve "N'olacak canım kimse karşı çıkmaz" diyorlar. Pantolon giymenin, türban gibi anayasayla, yasalarla, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay'ın karar ve içtihatlarıyla, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi'nin kararlarıyla hiçbir ilişkisi yok. Sadece TBMM İç Tüzüğü'nü değiştirecekler. Buna bile üşeniyorlar (!) Milletin bir bölümünden aldıkları vekalete bile saygıları yok.

***

Seçim yasasını birlikte değiştirmek zorunda kalmaktan korktukları için, 12 Eylül askeri rejiminin yaptığı Siyasal Partiler Yasası'na dokunmaktan ödleri kopuyor. Söz konusu yasa değişse bile, aşağı yukarı aynen kalacağı için, mevcut yasayı anımsamanın ve AKP'nin hal ve gidişinin bu yasanın mihenk taşına sürtülmesinin yararlı olacağını düşünüyorum. Hukuk ve yasalar nesnel ve akılcı olmadan, bu yasalara saygı duyulmadan, bu yasalar eşitlik anlayışı içinde uygulanmadan bir toplumun huzur ve barış içinde yaşaması, mutlu olması olanaksızdır. AKP atıp-tutuyor, ileri demokrasiden söz ediyor. Halep oradaysa arşın burada. Yasanın yasaklarla ilgili bölümünü okuyalım:

Demokratik devlet düzeninin korunması ile ilgili yasaklar

MADDE 78 - Siyasi partiler:

a) Türkiye Devletinin Cumhuriyet olan şeklini; Anayasanın başlangıç kısmında ve 2'nci maddesinde belirtilen esaslarını; Anayasanın 3'üncü maddesinde açıklanan Türk Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, diline, bayrağına, milli marşına ve başkentine dair hükümlerini; egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunun ancak, Anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanılabileceği esasını; Türk Milletine ait olan egemenliğin kullanılmasının belli bir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamayacağı veya hiçbir kimse veya organın, kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamayacağı hükmünü; seçimler ve halkoylamalarının serbest, eşit, gizli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılması esasını değiştirmek;

Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, dil, ırk, renk, din ve mezhep ayrımı yaratmak veya sair herhangi bir yoldan bu kavram ve görüşlere dayanan bir devlet düzeni kurmak; Amacını güdemezler veya bu amaca yönelik faaliyette bulunamazlar, başkalarını bu yolda tahrik ve teşvik edemezler.

b) Bölge, ırk, belli kişi, aile, zümre veya cemaat, din, mezhep veya tarikat esaslarına dayanamaz veya adlarını kullanamazlar.

c) Sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde egemenliğini veya zümre egemenliğini veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamazlar ve bu amaca yönelik faaliyette bulunamazlar.

d) Askerlik, güvenlik veya sivil savunma hizmetlerine hazırlayıcı nitelikte eğitim ve öğretim faaliyetlerinde bulunamazlar.

e) Genel ahlâk ve adaba aykırı amaçlar güdemezler ve bu amaca yönelik faaliyette bulunamazlar.

f) Anayasanın hiçbir hükmünü, Anayasada yer alan hak ve hürriyetleri yok etmeye yönelik bir faaliyette bulunma hakkını verir şekilde yorumlayamazlar.

Milli devlet niteliğinin korunması, bağımsızlığın korunması:

Madde 79 - Siyasi partiler:

a) Türkiye Cumhuriyetinin, milletlerarası hukuk alanında bağımsızlık ve eşitlik ilkesine dayanan hukuki ve siyasi varlığını ortadan kaldırmak yahut milletlerarası hukuk gereğince münhasıran Türkiye Cumhuriyetinin yetkili olduğu hususlara diğer devletlerin, milletlerarası kuruluşların ve yabancı gerçek ve tüzel kişilerin karışmasını sağlamak amacını güdemezler ve bu amaçlara yönelik faaliyette bulunamazlar.

***

Devletin tekliği ilkesinin korunması

MADDE 80 - Siyasi partiler, Türkiye Cumhuriyetinin dayandığı Devletin tekliği ilkesini değiştirmek amacını güdemezler ve bu amaca yönelik faaliyette bulunamazlar.

***

Azınlık yaratılmasının önlenmesi

MADDE 81 - Siyasi partiler:

a) Türkiye Cumhuriyeti ülkesi üzerinde milli veya dini kültür veya mezhep veya ırk veya dil farklılığına dayanan azınlıklar bulunduğunu ileri süremezler.

b) Türk dilinden veya kültüründen başka dil ve kültürleri korumak, geliştirmek veya yaymak yoluyla Türkiye Cumhuriyeti ülkesi üzerinde azınlıklar yaratarak millet bütünlüğünün bozulması amacını güdemezler ve bu yolda faaliyette bulunamazlar

c) Tüzük ve programlarının yazımı ve yayınlanmasında, kongrelerinde, açık veya kapalı salon toplantılarında, mitinglerinde, propagandalarında Türkçe'den başka dil kullanamazlar; Türkçe'den başka dillerde yazılmış pankartlar, levhalar, plâklar, ses ve görüntü bantları, broşür ve beyannameler kullanamaz ve dağıtamazlar; bu eylem ve işlemlerin başkaları tarafından da yapılmasına kayıtsız kalamazlar. Ancak, tüzük ve programlarının kanunla yasaklanmış diller dışındaki yabancı bir dile çevrilmesi mümkündür. (Bu fıkra değişti galiba.Ö.İ.)

***

Bilirim, insanlar, anayasa, yasa, yönetmelik ve tüzük okumaktan hoşlanmazlar. Oysa bu metinler uygar bireylerin ve toplumların pusulası değerindedir. Ben okurum ve hiç zararını görmedim. Adalet ve Kalkınma Partisi, 22 Nisan 1983 tarih 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'na göre 2001 yılında kuruldu. 2820 sayılı kanun çok uzun bir kanun, üyelerin nasıl kayıt edileceğinden tutun da muhasebe defterine kadar bir yığın madde var. Bu maddeleri merak ediyorsanız kendiniz okursunuz.

Şimdi, yazıyı bir kez daha okuyun ve AKP'nin bu yasaklara uyup uymadığını düşünün. Bence AKP bu yazıda aktarılan maddelerin hiçbirine uymuyor, saygı duymuyor. AKP sadece bu DÖRT madde yüzünden kapatılması gereken bir parti. (Devamı yarın).