Siyaset işçiye mesaj veremiyor
İşçiler ve bakmakla yükümlü oldukları yakınları, neden sol partilere oy vermiyor ve neden sürekli sağdaki tutucu, gerici, kendi çıkarlarına ters düşen partilere oy veriyor sorusuna Tekgıda-İş Sendikası’nın Genel Başkanı ve sendikacılığımızın en tutarlı, omurgalı isimlerinden Mustafa Türkel başlıktaki yanıtı veriyor: Siyaset işçilere mesaj veremiyor.
Siyasilerin bu yanıtı çok iyi değerlendimeleri ve iktidar olabilmelerinin bu belirlemenin gereğini yapmalarına bağlı olduğunu bilmeleri gerekir. Özellikle sol siyaset bugüne kadar ülkemiz emekçilerinin çekim noktası olmalarını sağlayacak somut öneriler ve projelerle emekçilerin karşısına çıkamamıştır.
SAĞ SİYASETİN MESAJI VAR AMA....
İktidar partisi insan haklarının temel ilkeleri ve uluslararası normlarla asla uyuşmayan bir siyasetin uygulayıcısı olarak işçiye mesaj vermek konusunda diğer partilerden farklı bir konumda. Hakkını yemeyelim; iktidar partisi işçiye, memura, esnafa yani geçimini emeği ile sağlayanlara, uygulamalarıyla mesaj veriyor ama bu mesaj son derece olumsuz ve umutsuz. İktidar partisi işbaşına geldiği 2002 yılından bu yana elinde tırpan olan ve sürekli çalışanların haklarını budayan bir siyaset sergiledi. AKP iktidarı çalışanların örgütlü güç oluşturmasından korkuyor. Bu nedenle çalışanların örgütlenmesinin önüne engeller çıkarıyor ve örgütsüz bir emekçi topluluğunu dilediği gibi yönlendirebileceğine inanıyor. Örgütsüz memurlar, esnaflar ve işçiler, siyasetin önünde çıkarlarını koruyamadıklarından bugün güvencesiz bir ortamda, korkuya dayalı bir çalışma yaşamına mahkûm oluyor. Hükümetin biat eden sendikalar yaratma girişimi önünde kurbanlık koyun gibi boyun eğiyorlar. Ülkede işizlik diz boyu, güvencesiz istihdam yaygın, sendika üyesi işçi eser miktarda, taşeronluk ve köleleştirilmiş taşeron işçisi ibadullah, iş güvencesi yok hükmünde, işinden çıkarılanların işe iade davaları işçinin mahkeme kapılarında sürünme nedeni, asgari ücret yerlerde sürünüyor, işsizlik ödeneği sadaka miktarında ve 100 milyarı aşan işsizlik fonu iktidarın emriyle işsize değil başka alanlara kullanılıyor. Bütün bu olumsuzluklara rağmen çalışanların yani işçilerin, memurların, kendi hesabına çalışanların sürü halinde AKP’ye oy vermesini nasıl açıklayacağız? Bunun dinle ilgisinin olduğunu sanmıyorum. Çalışanların Osmanlıya hayran olduğu, eski yazıyı öğrenmeye can attığı, yolsuzlukların, laiklik karşıtlığının odağı olduğu için AKP’ye oy verdiğini düşünmek büyük yanılgı olur.
OY VERECEK ALTERNATİF PARTİ YOKLUĞU SORUNU
İşçilere soruyoruz, yukarıda sıraladığımız bu olumsuzlukları tek tek anlatıyoruz ve neden hâlâ AKP’ye oy verdiklerini soruyoruz. Aldığımız yanıt, “Oy verecek başka parti mi var?” oluyor. O zaman yukarıda andığımız, sayın Mustafa Türkel’in tespitini biraz değiştirerek bir sonuca varmamız gerekiyor: Muhalefet partileri, özellikle sol siyaset yaptığını sananlar işçiye hiçbir mesaj veremediklerinden AKP karşısında sürekli kaybedecekler. Bu sonuç çok acı ama Türkiye’nin bir gerçeği. Muhalif siyaset sağcısıyla solcusuyla emek dünyasından kopuk ve çalışanların sorunlarına yabancı.
EY CHP UYAN ARTIK
Özellikle CHP yöneticilerine çok söyledik, İşçi Büroları kurun ve çalıştırın, sosyal siyasetçi akademisyenlerden bir Danışma Kurulu oluşturun ve onlarla birlikte iktidar olduğunuzda çalışanlara vereceklerinizin gergefini işleyin, politikalarınızı varoşlarda işçi kahvelerinde işçilere anlatın, grev çadırlarında yatın, gerektiğinde işçinin yanında polislere işçilerin demokratik haklarını anlatın. Memurlar için düşündüklerinizi onlara anlatın, emek kurultayları toplayın ve memurlar, işçiler, kendi hesabına çalışanlar ve bunların yakınları ile 50 milyona yaklaşan bu seçmen ordusuna kendinizi ve onlar için düşündüklerinizi anlatın, dedik. CHP yöneticileri söylediklerimize teğet bile geçmeden Atatürkçü, ulusalcı, yurtseverleri ihraç ederek iktidar olacağı sanısına kapıldı.
BU DÜZEN BÖYLE GİDEMEZ
Ülkemizde insan hakları, memur hakları, işçi hakları ayaklar altında ama siyasette yolsuzluk yapmak baş üstünde olduğu sürece bu ülkenin insanları, insanlık onuruna yakışan bir yaşama asla sahip olamayacaktır. Tek başına bir muhalif partinin iktidar olması bugün için bir hayaldir. Bu nedenle seçim ittifakları düşünülmeli ve bu ittifaklar emekçilere dayalı, onlardan güç alan ve onlar için siyaset yapacak ittifaklar olmalı. “Çalıyorlar ama iş yapıyorlar” aldatmacasını yıkmak için emeğin siyasallaştığı, emeğin siyasette etkili olduğu yeni bir politika anlayışı gündeme getirilmelidir. Bu düzen ancak o zaman değişebilir.