Siyaset, partiler ve Vatan Partisi
Siyaset fikre dayanmalı, partiler, ülkemizin sorunlarına çözüm önerileri üretmelidir.
Buna karşılık, salı günü Meclis toplantıları böyle söylemiyor.
Dahası “siyasetin dili” bazen alabildiğine kirleniyor.
Türkiye dışarıdan kuşatma altında! İçeride, ekonomik zorlukla had safhada!
Bu zorlu süreçte, iki siyaset tarzı beliriyor; ikincisi, seçime odaklanan, ezberciler…
Birinci tarzın merkezinde üretim devrimi ve dış siyasetteki çözümleriyle Vatan Partisi var.
O nedenle Vatan Partisi, Meclis’in dışında ama halkın içinde! Yani, arzın merkezinde!
VATAN VE ÜRETİM
Vatan Partisi ülkemizin varoluş savaşımında, PKK ve FETÖ’ye karşı dimdik duruyor.
Tam bağımsızlık idealini yaşatıyor, dahası bütüncül ve ulusal birlik içinde kalkınma diyor.
Bugün siyasal cepheleşmenin nirengi noktası da bu, iktisadi tercihlerse tamamlayıcı unsuru…
“Diğerleri” diyelim ve geniş bir yarı çapta alalım:
Onların, programları; özelleştirme, borçlanma, bağımlılık ve sosyal bataklık.
17,4 milyar TL merkezi bütçe açığı var, yüzde sekseni faizden, açığın ‘yaması’ da zamlardan. Bu yıllardır da böyle; neo-liberalizmden muhafazakarlığa, tatlı su soldan sade suya tirit milliyetçiliğe; hiçbir şey değişmiyor… Bıçak kemiği deldi, geçti bile! Orta direği yutan iktisadi işleyişi tersyüz edecek bir iddia sergilenmesi kaçınılmaz bir olgu.
İNSANCIL SOSYAL DÜZENİN GÜNEŞİ DOĞUYOR
“Miyop” siyaset üç boyuta geçemiyor, vites yükseltemiyor: NATO nakaratıyla çıkış yok.
ABD emperyalizmi ülkemizi tehdit etmekle kalmıyor, komşularımızla ticarete sekte vuruyor.
Oysa Asya’da ise gelişen insancıl sosyal bir dünya isteyen bir güneş var. Ezberi bozmalıyız!
Türkiye, bölge merkezli ve Asya dayanışması içinde bir siyaset izlerse halkımız kazanacak.
Aynı anda ve anlamda Türkiye, üretim ekonomisine yönelirse üretici kesimler güçlenecek.
İşte gerçek siyaset bu; Türkiye’yi okumak, Dünyayı “görmek”; işi planlamak, programlamak.
SANAYİYLE ÇİFTÇİYLE EL ELE
Bundan yoksun siyaset halkta önce heyecan yitimine sonra da güven erozyonuna yol açıyor.
Borçla soyulan, hamasetle yoğrulan, hayat pahalılığıyla yorulan bir Türkiye var.
“İmdat” diyor! “İnsaf” diyor. “İzan” diyor! İtidal istiyor…
Bu ortamda totaliterliğe düşmeden, monologlara gömülmeden çözüm üretmek gerekiyor.
Vatan Partisi de ülkenin sanayicisinin, çiftçisinin, işçisinin sorunlarını çözmek için ilgili kesimlerle birlikte sistematik bir çaba içine girmiş bulunuyor: Öyle ki, yurt genelinde üretim devrimi kurultayları, halka güven ve umut aşılıyor.
‘GELİYOR’ GELMEKTE OLAN
İşte size iki farklı siyaset anlayışı: Vatan Partisi ve “diğerleri”. O nedenle yakın gelecekte odağında ve otağında Vatan Partisinin bulunduğu bir hükümet ve iktidar kaçınılmaz görünüyor… Türkiye bu çetrefil koşullardan, bu sıkıcı geceden, ancak tasarrufla, yatırımla, üretimle, istihdamla ve gelir dağılımını düzeltecek mali politikalarla çıkabilir… Karma-ekonomi ve KİT’lerin ihyası ile DPT’nin eski işlevine kavuşturulması, esas olmalıdır... Yön belli, yol açıktır… Türkiye’de bundan sonrasındaki yirmi yılda tüm seçimleri gerçekte Atatürk’ün tam bağımsızlıkçı, halkçı, kamucu siyasal anlayışı kazanacaktır…
O anlayışın yılmaz savunucusu olan ve kadın ve genç kadrolarıyla, deneyimli uzmanlarıyla ve yedi ateşten geçen liderliğiyle Vatan Partisi halkımıza güven aşılıyor. Her yöreden, her meslekten, her yaştan halkımız da Vatan Partisi’nin kapısını çalıyor.
GENÇLER, ÜRETİCİLER VE EMEKLİLER
Dilerseniz bu tabloyu daha derinden inceleyelim: Bugün ülkemizde siyasal başarım için özellikle üç kesimin durumu ve tercihleri dikkate alınabilir: Gençler, Üreticiler ve Emekliler… Üreticilerin hükümeti açısından gereken çabaları yukarıda belirttik. Gençlere heyecan veren ise, Türkiye’nin güzel geleceğine dair siyaset süreçlerine katkı yapmalarıdır. Bu katkıyı gönül rahatlığıyla ve değer görerek paylaştıkları ortam ve iklimi Vatan Partisi sağlamaktadır.
Öte yandan, Türkiye’de gelir dağılımının düzeltilmesini, aktüeryal dengenin iyileştirilmesini, hayat pahalılığıyla mücadele edilmesini, tüketicinin de haklarının korunmasını savunan ve insancıl hakça bir düzeni kurmaya odaklanan Vatan Partisi, emeklilerimiz açısından da gerçek bir umut teşkil ediyor.
İşte bu üç kesimin ilgisi ve desteği, hayatın dayattığı gerçekler ve ülkemizin gereksinimleri bir arada düşünüldüğünde, siyasetin parlayan yıldızını görmemek mümkün değildir.
Siyaset, gerçekten halk için ve halkla birlikte yapılırsa ve hakkaniyet duygusu taşırsa; siyasettir. Siyasete, seçimlere ve partilerin duruşlarına biraz da bu açıdan bakmak yararlıdır.