Siyasetin yönettiği sendikalar sendikaların yönettiği siyaset
Demokratik düzenin sağlıklı geleceği için özgür sendikaların zorunlu varlığı üzerine yazmaya devam edeceğiz çünkü sendikaların özgür olmadığı ülkelerde totaliter yönetimler egemen olur. Türkiye bugün bu süreci yaşamaktadır. AKP kurmak istediği islamî düzeni gerçekleştirebilmek için demokrasinin bir çok kurumunun özünü boşaltmış ama sendikalar üzerinde gerçekleştirdiği uygulama toplumun dikkatinden özenle kaçırılmaya çalışılmış ve zaten toplum da sendikaların varlığını, özgürlüğünü ve yokluğunu hiç umursamamıştır. TBB Başkanı Prof.Dr.Metin Fevzioğlu’nun Sendikal Güç Birliği Platformu üyelerine söylediği gibi, “İslamî rejimlerin hiçbirinde sendikalar yoktur” özdeyişini tüm sendikacılar belleklerine kazımalı günü kurtarmak için değil, geleceği kurtarmak için çalışmalıdırlar.
Sendikalar kağıttan kaplan
AKP hükümeti bugüne kadar, hiç çekinmeden, özgür sendikalardan AKP’ye endeksli sendikalar yaratmaya çalışmış, kendilerine tâbi sendikalara usulsüz sözleşme yapma yetkileri vermiş, sendikaların iç işlerine karışarak sendika özgürlüğünü savunan yöneticilerin devrilmesi veya yeniden seçilmemesi için, TBMM’nin onayladığı tüm uluslararası sözleşmeleri hiçe sayarak, sendikaları kağıttan kaplana çevirmiştir. Bu müdahalelerden, uluslararası normlara saygısızlıktan dolayı Türkiye bugün Avrupa’nın yalnız adamıdır. Hiçbir devletin, hiçbir kuruluşun AKP hükümetine saygısı kalmamıştır. Bu acı gerçeği 29 Kasım’da Brüksel’de toplanan AB Baroları Genel Kurulunda (CCBE) Istanbul Barosu Yönetim Kuruluna İnsan Hakları Onur ödülü verilirken yaşadık. Türkiye Barolar Birliği’nin Temsilcisi olarak Ankara Barosu Avukatı Ali Yılmaz ile birlikte katıldığımız bu kurulda AB üyesi ülkelerinden 200 avukat İstanbul Barosu’nun AKP’nin faşizan hukuk anlayışına karşı verdiği onurlu mücadeleyi dakikalarca ayakta alkışladı. Hepsinin AKP hakkında ne düşündüğünü yüzlerinden okumak mümkündü.
Sendikalar siyaseti yönetmelidir
Ülkemizin emek örgütleri bu onur kırıcı, eskilerin hukukî deyişi ile “haysiyet şiken”, durumdan nasıl kurtulabilir? Sayısal olarak çok güçlü ama siyasal gücü sıfır işçiler siyasete nasıl yön verebilir? Bu konuyu görüştüğümüz sendikacılığımızın omurgalı önderlerinden Tek Gıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel ile konuştuk. Sayın Türkel AKP’nin hedefinde olan ve hiç ödün vermeden sendikâl özgürlükleri savunan yürekli bir sendikacı. Özetle “Sendikacılığımız yeni bir ideolojik anlayışla yeniden yapılandırılmalıdır” diyor. Sayın Başkan, “Sendikalar edilgen değil etken olmalıdırlar” diyor ki bu çok doğrudur. Sendikalar yeni bir misyonun sahibi olmalı, yeni yöneticiler ortaya çıkarılmalı ve sendikalara yeni hedefler verilmelidir. Bu doğru bir tespitdir ama sorun bunun nasıl gerçekleştirileceğidir. Sayın Türkel bunun genç bilim adamlarının, emeğin ideolojik aydınlarının ve bu yola baş koymuş sendika önderlerinin katılacağı bir yuvarlak masa toplantısı ile ilk adımının atılabileceği kanısındadır.
Bilim adamlarına ve emekten yana aydınlara çağrı
Demokratik yapının yeniden inşasına özgür ve ayakları yere basan, ülkenin sorumluluğunu taşıyacak yeni bir sendikâl anlayışının gergefi işlenerek başlanabilir. Bu taşın altına eline koymak isteyen genç bilim adamlarına ve emeği savunan aydınlara Tek Gıda-İş Sendikası kapılarını açmak ve yeni bir sendikâl düzen için yuvarlak masa toplantısı düzenlemek istiyor. Sendikacılığımızda değişim dönemini başlatma girişimine katkı vermek isteyen yiğit öncüler bana yukarıdaki e-posta adresimden ulaşabilirler. Gün yeni bir sendikâl düzen kurmanın günüdür ve mimarlarını beklemektedir.