SİYASİ ZEKA VE ÖNGÖRÜ-(TAMAMI)

Başbakan İsrail’in BM kararları karşısında “ Bu şımarık oğlanlığın devamlı süre gideceğini zannetmiştir” diyerek pek de uluslararası ilişkilerde alışılmadık, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ağırlığına ve saygınlığına yakışmayan bir üslup kullanmıştır.

Zaman zaman devletleri yönetenler muhataplarına yönelik sert söylemlerde bulunurlar, bu gerekli de olabilir. Ama bunu yaparken bütün bir süreci doğru yönetmiş olmak gerekir.

Girdiğin bir mücadelede elinde olan bütün kartları, bilgisizliğinden yanlış oynayıp kaybedersen, artık kimseye mahalle vari bir söylemle “oğlan” diyemezsin.

Sizi kim zorladı, Türkiye’nin görüşleriyle büyük ölçüde örtüşen ve Gazze’ye uygulanan ambargonun uluslararası hukuka aykırı olduğuna dair, BM İnsan Hakları Konsey’inin bir raporu varken.Hangi akla hizmet, BM Genel Sekreteri istedi diye hem de aynı konuda bir başka rapor varken veya komisyon çalışırken bir başka komisyonun daha kurulmasına onay ve destek verdiniz. Ve hem de İsrail “dostu ve savunucusu” Kolombiya eski Devlet Başkanı Alvaro Uribe’nin de komisyonda görev alıp Başkan yardımcısı olmasına göz yumdunuz. Bu şahsın oraya o sıfatla seçileceği zaman raporun yazılmasında büyük ağırlık sahibi olacağını hiç düşünemediniz mi?

Şimdi de halkımızı kandırmak için, Türkiye’nin Uluslararası Adalet Divanı’na olayı taşıyacağınızı söyleniyor. Bu da, her zaman ve diğer konularda yapıldığı gibi halkı kandırmaya yöneliktir.

Ne Türkiye ve ne de İsrail Uluslararası Adalet Divanının yetkisini tanımadıkları için ancak beraberce bir tahkim name düzenlerse Divana gidebilirler. O bakımdan tek başına Tayyip Erdoğan istedi diye Divana gitmek mümkün değildir. İsrail böyle bir tahkime gitme yoluna izin verir mi? Hiç zannetmiyorum. Eline Türkiye’nin öngörüsüzlüğü nedeniyle, Gazze’ ye uygulanan ambargonun hukuka uygun olduğuna dair bir rapor geçirmişken, onlar cahilmi ki kendi ayaklarıyla Adalet Divanına gitsinler.

Dışişleri Bakanı’nın açıklamalarından anlaşılacağı üzere , Türkiye şimdi de BM Genel Kururlunu Adalet Divanına gitmek için zorlayacak. Bu öncelikle bize soğuk bakan Fransa ve diğer bazı Avrupa ülkeleri varken Genel Kuruldan Adalet Divanına gidecek bir karar çıkması oldukça zor görünmektedir.

Ayrıca bir başka sorun da, BM Genel Kurulu Adalet Divanından karar alınmasını isteyemez sadece görüş ister. Bu görüşü olayın tarafları kabul ederlerse bir anlam ifade edebilir. Yoksa sadece “istişari” yani bir görüş belirtmekten başka bir fonksiyonu yoktur.

Gelinen bu noktada Türkiye’nin kendi kusurlu davranışı ile bu açmaza düştüğünün göstergesi, Palmer Komisyonu’na Türkiye’nin kendi önerdiği, Türk üye emekli Büyükelçi Samberk’e çirkin bir şekilde kendi aymazlıklarını ve Gazze halkına yaptıkları kötülüğün üstünü örtmek için saldırmalarından bellidir.

Bu davranışı ile yani ablukayı meşru gösteren bir raporun çıkmasını sağladığı için, Türkiye İsrail’e muhteşem bir destek vermiş bulunmaktadır. Türkiye’nin en haklı olduğu nokta da uluslararası sularda, insan, uyuştururcu, silah kaçakçılığı yapmadığı bilinen bir gemideki Türk vatandaşlarına yönelik insanlık dışı İsrail uygulamalarını rapor, “Türkiye geminin seferine izin vererek hatalı davranmıştır”, İsrail için ise “sadece dengesiz güç kullanmıştır” beyanlarına yer vererek hafifletmiştir.

AKP İktidarı Türk halkını kandırmaktadır. İlk günlerde Gazze’ye gideceğini söyleyen Başbakan şimdilerde söylemin değiştirmiş önce Mısır’a ziyaret yapacağını, orada “dostlarıyla görüştük” ten sonra da Gazze’ye geçip geçmeyeceğine karar vereceğini söylemeye başlamıştır. Zira Mısır’ın her ne kadar şu arada İsrail’le arası gergin ise de kendi sırtından bazılarının ucuz kahramanlık yapmasına da izin vermek istemeyebilir.

İşte böyle ucuz söylem ve davranışlardan kaçınmak sakınmak gerekir. Tayyip Erdoğan kişi olarak hiç önemli değildir ama Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanıdır. Onun büyüklüğüne yakışır ciddiyet içinde davranması gerekir.