Soft-Porn ile Soft-War arasındaki perişan dünya
İlk olarak bu başlıktaki İngilizce deyimler için özür dileyelim. Milli dilimizin bekçilerindeniz elbette, bu cümlede ulusal kelimesini kullanmasak bile. Ama bu başlıktaki deyimler, aslında artık tüm dünyanın günlük hayatının ortasına girdiği için, sakıncalı görmedik. Yine de açıklayalım ne anlama geldiklerini ve yazımıza öyle devam edelim.
Soft-porn, bize her gün dayattıkları, cinselliğin toplumca kabul edilebilir şekillerde gözümüzün ve gönlümüzün içine sokulmasını anlatır. Sinemalarda, televizyonlardaki dizilerde, kadın ve erkeğin cinsel organlarını göstermeden, ama sizin hayal gücünüzde, ne olduğunu açıkça hayal edebilmenize yardımcı olan bir porno şekli oluyor. Bunun karşıtına ise hard-core-porn adını vermişler. O türdekilerde ise, aynı şeyleri “kör kör parmağım gözüne” tarzında yapıyorlar. Yani sizin hayal gücünüze bırakılan hiçbir şey olmuyor filmde.
BİR MİLLETİN ÖNCE AKLINI TESLİM ALMAK GEREK!
Soft-war ise, bizlerin daha da iyi tanıdığı bir gerçeklik. Tarihi boyunca “hard-war” yani sıcak ve gerçek savaşlarla uğraşmış bir millet olduğumuz için, bunun “soft”, yani yumuşak tarzını da biliyor olmamız beklenir. Bu konuda da, aynen soft-pornoda olduğu gibi, silahlar gösterilmez. Yani ekranda silah, tank, tüfek yoktur ama, çatır çatır savaşırlar sizinle. Kurşunlarla canınızı alamazlar bu tarz yumuşak-savaşta, lakin filmin ya da kitabın sonunda kafanız, gönlünüz veya ruhunuz teslim alınmıştır. Geçmiş olsun demek kalır size.
Bu girizgahı, Amerikan emperyalistlerinin artık ustası olduğu soft-war/yumuşak-savaş araçlarından sinemanın, tüm dünyaya sunduğu bir filmden bahsetmek için yaptık. Daha geçen hafta, tam tamına 8 saat harcayıp, 8 bölümden oluşan “3 Body Problem” adlı bir Netflix yapımının tüm bölümlerini, ard arda izledik. Elimizde kalem-defter, her sahnede not alarak, filmin asıl amacına ulaşmaya çalıştık. Bu yazıyı da, o notlardan kaleme almaktayız. İyi seyirler şimdilik:
YA GÜNEŞİMİZ 3 TANE OLSAYDI!
Orjinal adı “3 Body Problem” olan bu filmi, Türkçeye “3 İsim Poblemi” olarak çevirmişler nedense. Biz de öyle diyelim ki karışıklık olmasın, o çeviriyi fazla sevmememize rağmen. Bizce “3 Varlık Problemi” dense idi, daha uygun bir çeviri olurdu herhalde.
Bu filmin aslı olan roman, Çinli yazarı Liu Cixin’e birçok ödül kazandırmıştı. Ama filmin asıl ünü, Amerikalıların soft-war makinası Netflix tarafından yapılan dizi ile duyulacaktı. Filmin daha başındaki ilk görüntüler ise, Netflix’in neden böyle bir projeyi yapmaya karar verdiğinin ispatıdır. Filmin ilk sahnesi, Mao Zedung’un 1960’lardaki Kültür Devriminin yerle bir edilmesinin görüntüsüdür. Bir bilim adamının kafası, fazlaca özgür düşündüğü gerekçesi ile ezilir. Çok kanlı bu sahnede, binlerce Çinli genç, ellerinde Mao’nun Kızıl Kitabı ile deli gibi sevinç gösterileri yapar. Yani ideolojik olarak ve günümüzdeki Çin Halk Cumhuriyeti’nin ABD’ye karşı bir dünya merkezi olarak geliştiği bir dönemde, Çin’in sosyalizminin ve bugünkü gelişmesinin üzerine gölge düşürecek bir anti-komünist sahne yaratılmıştır burada. Filmin buradan nereye gideceğinin kararı verilmiştir, bu ilk iki dakikada zaten.
UZAYDAN BEKLENEN ÖZGÜRLÜK!
Nitekim, babası bu şekilde öldürülen astrofizikçi kızı, Kızıl Ordu’nun çok gizli gözlem evinde çalışırken, uzayın derinliklerinden bir sinyal alır. 400 ışık yılı uzaktan seslenen uzaylıların içindeki bir “iyi niyetli” yaratık, “bizimkiler yaşanamaz olan kendi dünyamız için yeni yer arıyorlar, sizin dünyayı ele geçirecekler, aman ha aman bu mesaja cevap verme!” diye uyarır bu astrofizikçiyi. Ama Mao’dan ve sosyalist Çin’den o derece bıkan bu bilim kadını, kendisini Çin’deki sosyalizmden kurtaracak daha iyi bir alternatif olacak diye ve intikam için, bu uzaylının mesajına cevap yazar ve film oradan gelişir. Yani dünyanın başına, uzaylı belasını da, yine bir Çinli açmıştır. Bu noktada Çin’deki Wuhan’dan çıktığı iddia edilen Covid-19’u hatırlamamak mümkün mü?
Film bu temada devam eder ve dünyayı “Çinlilerin başımıza bela ettiği” bu uzaylılardan kurtarmak için çabalarla doldurulur sahneler. Bilim-Kurgulara çok hevesli olmadığımız için, bu yazıda sadece Netflix’in soft-porn metodu ile araya sıkıştırdığı bazı gizli mesajlara dikkat çekeceğiz. Mesela, filmin baş detektifi Çinli adamın oğlunun bir “erkek arkadaşı” olduğu vurgulanarak, dikkatli bir şekilde LGBT’ye selam verilmiş oluyor. Filmin akışına hiçbir sanatsal katkı sağlamayan bu LGBT konusunun, bilinçli şekilde oraya koyulduğu açıktır.
LÜZUMSUZ BM, ÇÖZÜMÜN MERKEZİ OLUR!
Filmin sonuna doğru, Birleşmiş Milletler genel kurulu işe el atar. Covid-19, Afganistan’ın sömürgeleştirilmesi veya İsrail’in Gazze’yi dümdüz etmesi konusunda hiçbir karar alamayan ve parmağını kıpırdatmayan Birleşmiş Milletler, bu filmde birdenbire o kadar aktif ve beraberlik içinde olur ki, gözleriniz yaşarır. Ve BM, 8 milyarlık bu alemden, 3 adet şahıs seçilip, “Dünyayı Kurtaran Şaban“ tarzında bir ekip oluşturuyor. Ekibin iki üyesi normal seçilmiş Çinli ve İngiliz astrofizikçiler. Ama üçüncüsü, ABD’nin PKK’ya hediyesi oluyor. Çünkü bu üçüncü kişi, bir bilim insanı bile değil. Kuzey Suriye’den YPG/PKK’lı bir “savaşçı kadın gerilla”, Leyla Ariç! Filmdeki tanımı ile “İnsan Hakları Savaşçısı ve Uzmanı.” ABD’nin, PKK’ya ne denli önem verdiğinin açık ifadesi ve Netflix aracılığı ile “savaşa devam, durmak yok, yola devam” mesajını haykırdığı bir senaryo değişikliğinin sonucu bu. Yaklaşık 8 saatik film, dünya kurtarılamadan bitiyor elbette. Netflix, gelecek sezonlarda da seyirciyi zehirlemek için, filmi şimdilik bitirmemiş oluyor.
OBAMA VE ZUCKERBERG SEVDİYSE YANDIK!
Aslında, Netflix daha bu romanı film haline getirmeden 5 sene önce, kitap Amerikan soft-porn/yumuşak-savaşçılarının dikkatini çekmiş. Eski ABD başkanı Obama, “3 Body Problem” adlı romanın hayranlarından ve kitabın kendisini “olağanüstü” etkilediğini belirtmişti 2019 senesinde. Meta/Facebook kurucusu Mark Zuckerberg de, kitaptan ve içindeki hikayeden çok duygulandığını açıklamıştı. Yani Netflix, Çinli bir yazarın bu kitabını, milyon dolarlar harcayarak TV serisi haline getirmenin işaretini, yine hizmetinde bulunduğu ve desteklendiği, ABD’nin emperyalist elitinden almıştı. O nedenle de, Mao Zedung’un Kızıl Kitabı eşliğinde bir kafatası parçalanması sahnesini, seyircinin gözüne daha ilk dakikada sokma kararı, ilhamını Obama ve Zukerberg’den almış olmalı.
Yumuşak-savaş ürünü binlerce filmler, kitaplar ve diziler, sekiz milyarlık dünya insanının gözüne soft-porn taktikleri ile böylece sokuluyor. Yani oyuncuların cinsel organlarını hiç görmüyorsunuz ama, onların niyetleri ve eylemleri, size soft/yumuşacık bir şekilde dayatılmış ve aklınızınla hayalinizin ortasına oturtulmuş oluyor. “3 Body Problem” filmi de, aynen bu propoganda metodları ile, artık alanında uzmanlaşmış ve bir ekol haline gelmiş olan Netflix sayesinde, evlerimizin ortasına sokulmuş olmakta. Anti-komünizm, LGBT, ABD’nin dünyanın kurtarıcısı olduğu aldatmacası ve daha birçok soft-war/yumuşak-savaş mesajı böylece kafalarımıza ve gönüllerimize soft-porn hileleri ile yerleştiriliyor. Aman dikkat!