Sokrates’in demokrasiden nefreti?
Antik Yunan felsefesinin babası olarak kabul edilen Sokrates’in demokrasi konusunda derin endişeleri vardır. Bir gün öğrencisi Ademantus’a sorar*:
“Eğer ki deniz yoluyla bir yolculuk yapmak isteseydin, geminin kontrolünün kimde olacağına nasıl karar verilmesini isterdin? Gemideki rastgele ve herhangi bir grup insan tarafından mı, yoksa deniz seyahatleri konusunda deneyimli, bilgili ve eğitimli insanlar tarafından mı?”
Ademantus’un cevabı çok açıktır:
“Elbette ki ikincisi!”
Sokrates’in cevabı ise manidardır:
“Ülkemiz, bu gemi olsun. Peki, bu durumda nasıl olur da, bir ülkedeki rastgele insanların tamamının, ülkemizi kimin yöneteceğine karar verebilecek donanımda olduğunu söyleyebiliriz?”
Sokrates, bu yanıtla demokrasinin eksikliklerini ve hatalarını göstermeye çalışmaktadır. Ona göre yeterli donanıma ve eğitime sahip olmaksızın insanlara oy kullanma hakkının tanınması, fırtınalı bir havada yolculuk yapacak bir geminin kontrolünün kime teslim edileceği kararını, yeterli donanım ve eğitime sahip olmayanlara vermekle aynı şeydir. Sokrates’e göre oy kullanmak, asla “rastgele bir sezgi” olarak görülmemeli ve nasıl oy kullanılacağı – tıpkı bilimsel ve sanatsal yetenek kazandırmak için yapıldığı gibi- insanlara sistematik bir şekilde öğretilmelidir.
Sokrates, yanlış demokrasi anlayışının ölümcül sonuçlarını bizzat yaşamıştır. MÖ 399 yılında, “Atina gençliğini yozlaştırmak” suçlamasıyla mahkemeye verilmiş ve onunla ilgili karar vermek için, rastgele seçilen beş yüz Atinalıdan bir jüri oluşturulmuştur. Jüri heyeti, yüzde 52'lik oy çokluğuyla Sokrates’in “suçlu” olduğuna karar verip, onu baldıran otu zehriyle ölüme mahkûm etmiştir.
KİMLER OY VEREBİLİR?
Sokrates oy verme yetkisinin, sadece ve sadece verecekleri oy hakkında mantıklı, derin analizler ve sentezler yaparak karar verebilecek insanlara verilmesi gerektiğini düşünmektedir. Yani oy verebilmek için, bu konuda eğitim alınmasının ve eğitimin de ötesinde bireylerin verecekleri oy konusunda derin düşüncelere sahip olduğunun garanti edilmesinin şart olduğunu söylemektedir.
Ben de bu görüşe aynen katılıyorum. Elbette ki işin pratiğinde, bunun tam olarak nasıl yapılabileceğine dair birçok soru işareti ve sıkıntı mevcuttur. Ancak konu oy vererek ülkelerin geleceğini belirleyecek yöneticilerin seçimi gibi hayati kararlar olduğunda, öyle ya da böyle insanlık olarak bu tür sorunların üstesinden gelebilmeli ve bir yol bulabilmeliyiz…
Günümüzde, “entelektüel demokrasi” ile “doğuştan gelen bir hak olarak görülen demokrasi” arasındaki fark göz ardı edilmektedir. “Oy verme” ile “Oy verme yetisi,” arasındaki bağlantı tamamen koparılarak, oy kullanma hakkı tüm ülkelerde neredeyse istisnasız olarak tüm yurttaşlara verilmektedir. Bugün dünyamızın yaşadığı savaşlar, doğa katliamları ve insanlık suçlarının en büyük nedeni; oy verme yetisine sahip olmayan yığınların iş başına getirdiği demagog, kifayetsiz ve muhteris yöneticilerdir.
Devamı haftaya.. Haydi, rastgele!
*Platon’un 10 ciltlik Cumhuriyet (Republic) isimli eserinin 6. cildi / Why Socrates Hated Democracy?