Soma Faciası, iki turlu seçim sistemi ve gerçekler

Gericilik, “herkesin kendi gerçeği”nden söz etmeyi çok sever. Buna göre, maden işçisinin gerçeği, “madende can vermek”; özelleştirmeden maden kapatanınki, “üretimi ucuza getirmek için maden işçisinin canını hiçe saymak”; özelleştirmelerden sorumlu iktidarınki ise, “ölümün bu işin fıtratında olduğunu söyleyip iş katliamını meşrulaştırmak”tır. Ölüm her şeyin fıtratında vardır. Çünkü varolan her şey yokolmaya mahkumdur. O zaman Erdoğan’ın korunması için yapılan harcamaların yarısı bile maden işçisinin güvenliği için harcansa, “fıtrat”ın bu mutlak kuralına görece karşı koymada, ülkemiz toplam olarak büyük mesafe katedecek demektir.

‘Türkiye’nin gerçeği’ için mücadele

Soma’da iş cinayetine şehit verdiğimiz işçilerimizin önünde saygıyla eğilir, en başta en yakınları olmak üzere bütün milletimizin derin acısını paylaşırım. “Başsağlığı” ölüm karşısında duyulan çaresizliği ifade eder. Ölenleri geri getirmek mümkün olmadığı için, geride kalanlara “başsağlığı” dilenir. Ama iş cinayetleri konusunda çaresiz değiliz. Özelleştirmenin satıcı ve alıcılarını kendi gerçekleriyle baş başa bırakıp, “Türkiye’nin gerçeği” için mücadele edebiliriz. Türkiye’nin uğrunda mücadele edilmesi gereken gerçeği, çalışan insanın ülkemizin en yüce değeri sayılıp, güvenlik ve esenliğinin her şeyin üstünde tutulmasıdır.

Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı Seçimi de, bu mücadelenin önemli bir parçasıdır. O zaman şimdi biraz iki turlu seçim sisteminin gerçeği üstünde durup, Türkiye adına bazı çıkarımlarda bulunalım. Bu sistem, aday gösterme sürecinde mutlaka dikkate alınması gereken garip özelliklere sahiptir. Örneğin bir aday, sırf “daha iyi propaganda” yaptığı için seçimi kaybedebilir. Bu tümceyi okuyunca, “acaba bir yazım hatası mı oldu?” diye düşünebilirsiniz. Onun için bu konuda “söz”ü sonraya erteleyip, önce biraz “aritmetik” yapalım.

İki turlu seçimin aritmetiği

Seçmen sayısının 17 000 olduğu ve a, b ve c gibi üç adayın katıldığı iki turlu bir seçim düşünelim. Yazımı kısaltmak için binleri atıp seçmen sayısına 17 diyelim. “x-y-z” sıralaması, bir seçmenin x’i y’ye, y’yi de z’ye tercih ettiği anlamına gelsin.

6 seçmenin a-b-c; 5 seçmenin c-a-b; 4 seçmenin b-c-a ve 2 seçmenin de b-a-c tercihine sahip olduğu durumu ele alalım. İlk turda her seçmen en çok tercih ettiği adaya oy verir. Yani a, 6 oy; b, 6 oy; c ise 5 oy alır. Böylece a ve b ikinci tura kalırlar. İkinci turda, ilk gruptaki 6 seçmen ile ikinci gruptaki 5 seçmen a’yı b’ye tercih ettiği için, a, toplam 11 oy alır. Son iki gruptaki 6 kişi ise b’ye oy verir. Dolayısıyla seçimi a kazanır.

Etkili propaganda seçim kaybettiriyor

Şimdi seçimin bir nedenle ertelendiğini düşünelim. Aradaki sürede b ve c herhangi bir çalışma yapmazken, a propagandaya devam etsin. İlk üç gruptaki seçmenlerin tercihlerinin aynı kaldığını, son gruptaki iki seçmenin ise tercihlerini a lehine “b-a-c”den “a-b-c”ye değiştirdiklerini varsayalım. Seçim bu kez yapıldığında, ilk turda a, 6+2 = 8 oy; b, 4 oy; c ise 5 oy alacaktır. Bu sefer ikinci tura kalanlar, a ve c olur. İkinci turda, ilk gruptaki 6 seçmenle son gruptaki 2 seçmen , yani toplam 8 kişi a’yı c’ye tercih ederken, ikinci ve üçüncü gruptaki toplam 5+4=9 seçmen c’yi a’ya tercih edecektir. Dolayısıyla, a, tam da etkili bir propaganda yapmış olduğu için, daha önce kazanmakta olduğu seçimi şimdi kaybedecektir.

Çıkan ders

Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ne ilişkin, “Muhalefet partileri arasında ortak aday arama girişimlerine ne gerek var? Her parti kendi adayını göstersin; istenen eşgüdümü sistem ikinci turda nasıl olsa kendiliğinden sağlar.” biçiminde özetlenebilecek bir görüş oldukça yaygın biçimde ileri sürülmektedir. Bu görüş, muhalefet açısından bakıldığında, son derece tehlikeli bir tuzağı içermektedir. Muhalefetin birden çok aday göstermesi durumunda, ikinci tura kalacak adayın nitelikleri sonuç açısından belirleyici olacaktır. İkinci tura kaldığı takdirde, milletin çoğunluğunun desteğini alacak bir adayın birinci turda elenmesi olasılığı, seçim sisteminin doğası gereği, mutlaka dikkate alınmalıdır. Onun için Atatürk’ün Çankayası’na yakışan bir aday üstünde birinci tur öncesinde bir oydaşma sağlanması yaşamsal bir öneme sahiptir.