Sömürgecilikten ileri atılıma: Şanghay... Doğu’nun incisi olan müze kent

Rotamız hızlı trenle Şanghay. Pekin-Şanghay arası yaklaşık 1,200 km. Yolculuğumuz 4 saat kadar sürüyor.
Yüksek Hızlı Tren’e binmek de, havalimanındaki kontrollerin benzerine tâbî. Dikkatli bir valiz ve üst aramasından geçiyorsunuz. Çakmak dâhil yanıcı madde almıyorlar.

Trenler tam zamanında kalkıyor. Gecikme diye bir şey söz konusu değil. Temizlik görevlileri sürekli peronlar arasında iş başında. Yere izmarit atanlar olsa da, arkasını döndüğü anda o izmariti göremiyorsunuz. Bir görevli çoktan gelip temizlemiş bile.

Hızlı trende çevreyi izlemek de keyif. Yeşil ve sulak ovalar, ağaçlı küçük şehirler, güneş batarken tan kızıllığında gökyüzüne uzanan bina siluetleri… Trenden indiğimizde ise ışıltılı dev binalar bizi karşılıyor.

O kadar renk cümbüşü bir şehir ki, otobüsle ilerlerken adeta bir gökkuşağının altından geçiş hissi uyandırıyor. Otele dahi uğramadan ilk durağımıza gidiyoruz. Pudong Nehri ve Bund. Yani rıhtım.

Boğa, Çin kültüründe önemli bir hayvan. Azim, çalışkanlık ve zenginliğin sembolü. Bund boğası, Çin’in müreffeh geleceğini temsil ediyor.

BUND VE BOĞASI

Şanghay, Çin Halk Cumhuriyeti’nin nüfusu en çok olan ikinci şehri. Birincisi, 33 milyonla Chonqing. Ekonomi, finans, ticaret merkezi olan Şanghay, bu konuda dünyanın da önemli merkezlerinden bir tanesi. Şanghay’ın gayrisafi yurtiçi hasılası 660 milyar dolar (4.72 trilyon yuan).

Menkul Kıymetler Borsası da, dünyanın 5. Büyük borsası konumunda. Şanghay Borsası önünde, Kadıköy’dekine benzer, belki daha da büyükçe bir boğa heykeli dikkatimizi çekiyor. Boğa da Çin kültüründe önemli bir hayvan. Azim, çalışkanlık ve zenginliğin sembolü.

Bund boğası, Çin’in müreffeh geleceğini temsil ediyor. Öne doğru eğilmiş boğa, dikelmiş kuyruğuyla bir meydan okuma görüntüsü veriyor. Güçlü Çin ulusunun sembolizmi de diyebiliriz.

Rıhtımdaki limana sürekli rengi değişen bir ışıklandırma yapılmış olan kapıdan giriyoruz. Üç katlı bir gemiye biniyoruz. Karşımızda, sağımızda, solumuzda alabildiğince gökdelenler… Gökdenlenlerin ortasında hepsini aşan bir bina. Kırmızı, pembe, çeşit çeşit renklere bürünüyor: Doğu’nun İncisi Kulesi.

Kırmızı, sarı, mavi ışıklar sulara vuruyor. Gemi nehir boyunca, bir renk deryasının içinde ilerliyor. Bazı binalardan fışkıran lazer ışıkları dikkatimizi çekiyor. Gemideki herkes fotoğraf çektirme derdinde. Kimi eşiyle, kimi sevgilisiyle, kimi arkadaşıyla.

Vapurda ilerleyip şehri izlerken aklıma nedense Tahsin Yücel’in Gökdelen hikâyesi geliyor. Hani şu İstanbul’u New York’a benzetmek ve “modernleştirmek” için bir avukat olan Can Tezcan’ın yargıyı özelleştirilmesini sağlayan çabalarını anlatan distopik eser.

Acaba burada gökdelenlere direnen var mı diye içimden geçiriyorum. Fakat bu gökdelenler için romandaki özelleştirmeye, yeşilin yok edilmesine, insanların sefalet içinde olmasına gerek yok. Çünkü Çin bunu devlet denetiminde, doğayı ve çevreyi koruyarak, planlı bir şekilde yapıyor.

Kaldığımız otelin çevresinde gezinirken, caddeleri sağlı sollu saran ve yukarıda birleşerek gökyüzünü kapatıp yeşile boyayan ağaçları görünce, bir kez daha buna ikna oluyorum.

Müzede Şanghay’ın tarihi, insanların günlük yaşamı, toplu taşıma araçları, deniz taşımacılığı, sanat okulları, kullanılan araçlardan ticarethanelere kadar çeşitli canlandırmalar yer alıyor.

DOĞADA, SOKAKTA, ENERJİDE YEŞİL

Beijing’deki gibi çevre düzenlemesi, Şanghay’da da ciddi biçimde ele alınan bir konu. Burada da taksiler hepsi, araçların çoğu elektrikli. Çin’de sokaklar gibi enerjide de “yeşil”e öncelik veriyor. Çin Halk Cumhuriyeti, yenilenebilir enerji kurulu gücü 1,2 milyar kilovatla dünyanın en büyüğü oldu. Ormanlaşmaya hız verildi.

Çin son 10 yılda, dünyanın geri kalanı kadar yeni orman alanı yarattı. Çin çok önemli bir başarıyı da akarsu ve göllerin temizlenmesinde gösterdi. İçilebilir yüzey suyu oranı 2012'ye göre 26,3 puan artarak 2022’de yüzde 87,9'a ulaştı. (1)

Çin Devlet Ormancılık ve Çayır İdaresi'ne göre, Çin'in orman alanı 1990'da 1.571.000 km2'den 2018'de 2.162.000 km2'ye yükseldi. 28 yılda 591.000 km2'lik bir artış sağlanmış.

Kolay anlaşılması için belirtelim, Çin’de son 28 yıldaki artan orman alanı, Fransa ile Hollanda’nın yüzölçümünün toplamı kadar. Yılda ortalama 21.000 km2’lik orman yaratılıyor. Her yıl İsviçre’nin yüzölçümünün yarısı kadar bir alan ormanlaştırılıyor.(2)

400 METREDEN ŞEHRİ İZLEMEK

Şanghay’da ikinci gün ilk ziyaretimiz, gece dışarıdan gördüğümüz 468 metrelik Doğu’nun İncisi Kulesi’ne. Burası aslında bir televizyon kulesi. Ama içinde 360 derece şehri izleyebileceğiniz bir cam teras ve müze de bulunuyor. Şehir, nehir ayaklarınızın altında. Yolu ve insanları bile kuşuçuşuyla izleyebiliyorsunuz.

Burası yoğun turist ağırlayan yerlerden biri. Çin’in çeşitli şehirlerinden gelen yerli turistler, manzaranın tadını çıkarıyor, bol bol fotoğraf çekiliyor.

İnci Kulesi’nin içinde Şanghay tarihini anlatan bir müze de bulunuyor. Aslında buradaki müze, Şanghay Tarih Müzesi’nden bir seçki ile oluşturulmuş.

Çin Komünist Partisi’nin 1921’de 1. Kongresi’nin toplandığı bina.

GEÇMİŞ İLE GELECEĞİN BULUŞTUĞU MÜZE

Şanghay’ın Çin Halk Cumhuriyeti tarihinde önemli bir yeri var. Çin 1. Afyon Savaşı’nı kaybedince bir Nanking Anlaşması imzalanır. Bununla birlikte şehir dış ticarete açılır. Şanghay’da yabancı imtiyaz bölgeleri kurulur.

Hatta öyle ki, bu imtiyaz bölgelerine Çinliler ancak ve ancak özel izinle girebilir. Yani Şanghay bir dönem önemli bir sömürge şehri olmuştur.

Çin 1. Afyon Savaşı’nı kaybedince bir Nanking Anlaşması imzalanır. Bununla birlikte Şanghay dış ticarete açılır. Şanghay’da yabancı imtiyaz bölgeleri kurulur. Hatta öyle ki, bu imtiyaz bölgelerine Çinliler ancak ve ancak özel izinle girebilir.

İşte müzede Şanghay’ın tarihi, insanların günlük yaşamı, toplu taşıma araçları, deniz taşımacılığı, sanat okulları, kullanılan araçlardan ticarethanelere kadar çeşitli canlandırmalar yer alıyor. Müzede devasa maketlerle, geçmiş zaman, insanların yaşam biçimleri aktarılıyor.

Müzeyi gezenler, bu maketler içindeki hologramlarla dijital canlandırmaları izliyor ve geçmişe yolculuğa çıkıyor.

Yine aynı binanın içinde videolarla ütopik canlandırmalar yapılıyor. İnsandan şehirlere, taşıtlardan sağlığa ve çevreye yansıtmalarla geleceğin kurgulandığı bölüm hayli ilgi çekici. Kendinizi bir uzay aracının güvertesinde hissediyorsunuz. Hatta dönüp birbirimize “G.O.R.A’ya geldik” esprisini yapıyoruz.

Doğu’nun İnci Kulesi, bu anlamda yalnızca bugünün Şanghay’ını sunmuyor insanlara. Geçmiş ile geleceği birleştiren müzesiyle, hem öğretiyor hem de düşünmeye sevk ediyor insanı.

Kongre gizlice toplanınca, Fransız güçleri buraya bir baskın yapıyor. Onlar ön kapıdan girerken, ÇKP önderliği arka kapıdan kaçıyor ve bir tekneye biniyorlar. İlk kongre bu teknede tamamlanıyor. Bu tekneye sonradan “Kızıl Tekne” adı veriliyor.

SULARIN ÜZERİNDE İLK KONGRE

Şanghay’da birkaç tarihi binaya uğradıktan sonra, Çin tarihinin dönüm noktalarından birini anlatan bir müzeyi daha ziyaret ediyoruz. Burası, Çin Komünist Partisi’nin 1921’de 1. Kongresi’nin toplandığı bina.

Geniş bir alanı kaplayan müzede Afyon savaşları sonrası sömürgeleşen Çin, Batılı emperyalistlerin kurduğu yönetim ve bayrakları, Marksizme olan ilgi, yükselen işçi hareketleri, Çin Komünist Partisi’nin ilk önderliği, Çin devriminde kullanılan araç-gereçler dahil olmak üzere 1100 parçanın sergileniyor.

Yine burada dijital görsellikle zenginleştirilmiş videolu anlatımlar görüyoruz.

Şanghay, Sovyetler Birliği basınında “Çinli komünistlerin kalesi” olarak tanımlanıyor. Bu tarihi bina, Fransız işgali bölgesindeymiş. Kongre gizlice toplanınca, Fransız güçleri buraya bir baskın yapıyor. Onlar ön kapıdan girerken, ÇKP önderliği arka kapıdan kaçıyor ve bir tekneye biniyorlar. İlk kongre bu teknede tamamlanıyor. Bu tekneye sonradan “Kızıl Tekne” adı veriliyor.

Çinli devrimcilerin zorluklara göğüs gerdikleri Şanghay, bugün büyük ileri atılımın merkezlerinden bir tanesi. Müzenin çıkışında küçük notlar yazarak duvara asabiliyorsunuz. Burası yaşlıların olduğu kadar gençlerin de ilgisini çeken bir nokta. Biz notumuzu yazarken, yanımızda Çin Komünist Partisi gençliği, ÇKP bayrağı altında yemin ediyor.

Akşamı da Nanjing Caddesi’nde bir yürüyüşle geçiriyoruz. Burada çok sayıda dükkân ve alışveriş merkezi bulunuyor. Bund’a doğru ilerlerken, bir otelin önündeki sıra ve fotoğraf çektirenler dikkatimizi çekiyor. Bu otelde zamanında Mao kalmış. Ve şu anda Çin televizyonlarında oynayan, ÇKP’yi anlatan bir dizinin sahnesi burada çekilmiş. Bu ilgi bu yüzdemiş. Öyle ki, sıra bazen o kadar çok oluyormuş ki, polis barikat kurup insanları sıraya sokuyormuş.

Şanghay zamanında emperyalistlerin bayrağının dalgalandığı bir yermiş. Şimdi Çin’in özgürlük bayrağının dalgalandığı yer.

Şanghay zamanında Çinli vatanseverlerin acılarıyla yoğrulduğu bir yermiş. Şimdi, refah ve mutluluğun hâkim olduğu bir yer.

Doğu’nun İncisi sadece bir kuleye ait değil burada. Şanghay için de bu tanımlama yapılabilir.
Burada gökdelenler emperyalist tahakkümün değil, planın, disiplinin, ileri atılımın sembolü.
Şanghay müzeleriyle de ünlü olsa da, kendisi geçmiş ile geleceğin renkli ufuklarda birleştiği bir açıkhava müzesi.

(1) Adnan Akfırat, Çin'de nehirler nasıl berraklaştı!, 18 Ağustos 2023, Aydınlık.

(2) Adnan Akfırat, Yükselen Asya Uygarlığının dünya orman varlığına katkısı, 25 Mart 2022, Aydınlık