Son zamanların en farklı seçimi

Devrim tarihinin bütün insanlığa malolmuş iki önemli dersi vardır. Biri, "kitlelerin kendi deneyimleri içinde öğrendiği", diğeri de, "kitlelerin hem öğrencisi, hem de öğretmeni olmak gerektiği"dir. 19 Mayıs 2012'den başlayıp, Haziran Direnişi'nden geçerek 10 Kasım 2013'te Arslanlı Yol'a varan halk hareketi, bu süreç içinde iki önemli tecrübe edinmiştir. Birincisi, Türkiye'nin çıkışını sağlayacak olan kudretin "Atatürk'te birleşen kitleler"de mevcut olduğudur. İkincisi ise, bu çıkışın ancak ülkemizi yeniden Atatürk Devrimi yoluna sokacak bir milli iktidarı oluşturmakla sağlanabileceği yönündedir.

Meydanlar ve seçim

Meydanlardaki mücadeleyi görüp seçim mücadelesini küçümsemek, her şeyi seçimlere bağlayıp meydanlara çıkan kitleleri görmezden gelmek kadar yanlıştır. Başarı, bu iki mücadeleyi doğru biçimde birleştirmeye bağlıdır. Önümüzdeki seçim dizisi, kitleler açısından hem çok zengin bir deneyim kaynağı olmaya, hem de şu ana kadar eşi görülmemiş dersler vermelerini olanaklı kılmaya adaydır. O zaman seçimlerde izlenecek tutumun da, hem ülkenin geleceğini belirleyecek yeni deneyimlerin edinilmesine, hem de değişik siyasal güçleri hizaya sokacak derslerin verilmesine imkân verecek biçimde belirlenmesi gerekir.

Önümüzdeki seçimlerin farkı

Önümüzdeki seçimler, ülkemizin son on yılda yaşadığı seçimlerden çok farklıdır. Atatürk'te birleşen halkın mücadelesi, gericilik içinde çok ciddi ve giderek derinleşen bir çatışmaya yol açmıştır. ABD, ülkemizde kendi uzantısı konumundaki iktidarı "rektifiye" etme amacıyla, gericilik içinde yol açtığı yıkımın boyutlarını denetlemede zorluk çektiği bir operasyonun düğmesine basmak zorunda kalmıştır.

Ama halkı "kırk katır"la "kırk satır" arasına sıkıştırmaya çalışırken, sıkışan ABD'nin kendisi olmuştur. Hem Erdoğan iktidarının sürdürülemezliği, hem de ona karşı sopa olarak kullanılan F tipi güçlerin "kumpasları", aksi hiç kimse tarafından savunulamaz biçimde gözler önüne serilmektedir. Ülkemiz bugüne kadar, yıkılmakta olduğu çıplak gözle görülen bir iktidara, çürümüşlükte ondan geri kalmayan adaylarla alternatif oluşturma oyununun en baştan ve bu ölçüde bozulduğu hiçbir seçim yaşamamıştır. Üstelik gericilik içinde derinleşerek süren çatışmanın seçimlere kadar hangi boyutlara ulaşacağını şimdiden kestirmek de kolay değildir.

Milli Güçbirliği'nde bugün kavranması gereken halka

Milli güçbirliği, ülkemizde milli bir iktidarın kurulmasının biricik yolu olmaya devam etmektedir. Ancak CHP ve MHP'nin mevcut yönetimleri, yapılan bütün öneri ve uyarılara karşın, artık geri dönülmez biçimde ABD'nin gericiliği restore etme planına payanda olmayı seçmişlerdir. O zaman milli güçbirliğine giden yolda önümüzdeki yerel seçimlerde sadece edinilmesi gereken değil, edinilmemesi milli güçbirliğini olanaksız hale getirecek olan deneyim, bir milli iktidar seçeneğinin gözle görülür ve elle tutulur bir çekim merkezi haline getirilmesidir.

10 Kasım 2013'ün Arslanlı Yolu, milli iktidara giden yolda milli güçbirliğinin işaret fişeğidir. Bunun için İşçi Partisi, bir yandan kendisini Arslanlı Yol'un adayı olarak gören ve buna uygun davranan adayları hangi partiden olduklarına bakmaksızın desteklemekte, ama bunun söz konusu olmadığı her yerde, milletimizin kırk katırla kırk satır arasında seçeneksiz bırakılmasının önüne geçmek için, Arslanlı Yol'un temsilcilerini aday göstermektedir.

Çizgi milletle emperyalizm arasındadır

İşçi Partisi'nin çizgisi, İşçi Partisi ile diğerleri arasına çekilmiş bir çizgi değildir. Bu çizginin bir yanında bütün millet, öte tarafında da milleti emperyalist sisteme bağlı tutmaya çalışanlar vardır. O zaman, başta öncüleri olmak üzere bütün millete düşen görev de, öğretmen olarak bütün dünyaya unutulmayacak bir ders vermektir.