Soner Yalçın ruh çağırırken…
OdaTV’nin sahibi ve Sözcü yazarı Soner Yalçın, bir süredir ruh çağırıyor. Bunu tek başına mı yapıyor yoksa ortasında mumlar yanan bir halka kuruldu, el ele tutuşuldu mu bilemiyorum. Masa titrediyse tamamdır.
Soner Yalçın tarafından CHP’nin ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun neden kaybettiği sorusuna yanıt aranıyor. Aslına bakarsanız, bazı doğru cevaplar da bulunuyor. Parti’nin Altı Ok’tan, millî çizgiden uzaklaşması, HDP/PKK ve FETÖ ile flörtü, mezhepçiliği… Bunlar tespit edilmiş. Bir de Kemal Kılıçdaroğlu’nun koltuk hırsı vb. gibi tali konular.
ARADIĞINIZ RUHA ŞU ANDA ULAŞILAMIYOR…
En son “Nerede bu devrimci ruh” diye başlık attı yazısına. Ondan önceki bir yazısını da “Nerede cesur Kuvvayımilliyeciler” sorusuyla bitirmişti. Arada bir tane de “Ey CHP’li” başlıklı bir serzeniş yayınladı. CHP’lileri ‘Şeytani hilekârlıklarla partiyi ele geçirenleri defetmeye’ çağırıyordu.
“Nerede bu devrimci ruh” sorusunun CHP açısından bir tane yanıtı var: “Aradığınız ruha şu anda ulaşılamıyor…”
Ancak Soner Yalçın’a tavsiyemiz “Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz” önerisinin peşine takılmaması.
RUH BEDENDEN ÇIKALI 85 YIL OLDU
Çünkü o ruh CHP’yi terk edeli 80 yılı aştı. 10 Kasım 1938’de Atatürk’ün hayata gözlerini yummasıyla, ruhunun bedeninden ayrılmasıyla, CHP’nin devrimci ruhu da tarihe karıştı. 11 Kasım 1938’de Tevfik Rüştü Aras ve Şükrü Kaya’nın tasfiyesi, devrimci ruhun CHP’nin bedeninden bir daha girmemek üzere çıktığının en önemli delilidir. Belki Sayın Yalçın, o ruhun gökten bizi izlediğine inanabilir. Ama işte o kadar.
Arada ortaya çıkan “Johnson mektubu, Kıbrıs Barış Harekâtı, 1 Mart 2003 tezkeresi” gibi konular, Atatürk sonrası CHP tarihinin istisnalarıdır. CHP, köy enstitülerini kapatan, 60’larla birlikte orta karar bir Avrupa sosyal demokrat partisine dönüşen, TÜSİAD yörüngesinde siyaset yapan bir düzen partisidir. Jeremy Rifkinler’le, Kemal Dervişler’le buluşması bir sapma değil, 80 yıllık sürecin doğal sonucudur. Yani CHP, “şeytani güçler tarafından ele geçirilmiş” değildir. CHP budur. Adı SHP iken PKK’yı 1991 seçimlerinde ilk kez meclise sokan partiden söz ediyoruz.
CHP’Lİ ÖLMEYEN GENEL BAŞKANLAR
Soner Yalçın’ın yazılarında CHP’ye devrimci, antiemperyalist örnekler olarak sunduğu CHP Genel Başkanları İsmet İnönü ile Bülent Ecevit’in ise CHP’li olarak ölmemeleri Yalçın için ibretlik bir durum olmalı. Belli ki onlar da CHP’de Soner Yalçın’ın aradığı devrimci ruhu bulamamışlardı. Bir başka Genel Başkan Deniz Baykal’ın ne kadar CHP’li olarak öldüğü ise tartışmalıdır. Peki sizin bu CHP ısrarınız nedeni nedir?
CHP’li kalan Genel Başkanlar Hikmet Çetin ve Altan Öymen’dir. Onlar da kayda değer olmayan sürelerde, vekâleten görev yapmıştır. 1995’te 200 günlüğüne Genel Başkan olan Hikmet Çetin’in Türkiye’nin önde gelen NATO’cularından olduğunu da unutmayalım. Yani Sayın Yalçın, CHP’de devrimci ruh Kılıçdaroğlu ile birlikte uçmadı. Kılıçdaroğlu’nun gelişinden 15 yıl önce partinin başında baş NATO’cu vardı.
İMAMOĞLU’NA YAKINLIK
“Devrimci ruh”, “Kuvvayımilleyci” peşine düşen Soner Yalçın’ın, Ekrem İmamoğlu sevgisi ise dikkat çekiyor. Öyle ki, Kemal Kılıçdaroğlu’na karşıtlığının Ekrem İmamoğlu ile birlikte olmasından geldiği fikri, epey genel bir kabul. Zaten, başında bulunduğu OdaTV’nin yayın çizgisine bakan ortalama zekâlı birisinin bu denklemi kuramaması mümkün değil. İşi İmamoğlu’nu sıkıştıran muhabirleri parayla kafalama çabasına kadar götürmesi ise ufak tefek iyi niyetli tereddütlere de son veriyor.
Aralarında “tamamen duygusal” bir bağ var mıdır? Günahlarına girmeyelim.
BÜYÜK MÜTEAHHİTTEKİ KERAMET NEDİR?
Ama Soner Yalçın’ın bu gayrimenkul kralında nasıl bir devrimci ruh, nasıl bir antiemperyalizm, nasıl bir Atatürk, İnönü ya da Ecevit esintisi gördüğü izaha muhtaçtır.
- Seçim çalışmalarına Patrikhaneden başlaması mı?
- Yunanistan’la vıcık vıcık ilişkileri mi?
- Kayyum atanan PKK denetimindeki belediye başkanlarıyla zırt pırt dayanışma gösterileri mi?
- Selahattin Demirtaş aşkı mı?
- “İstanbul anayasası” gibi Ankara karşıtı tuhaf, özerkçi çıkışları mı?
- Yabancı büyükelçilerle gizli-saklı temasları mı?
- Mikrofonu eline aldığında Zübükleşmesi mi?
- Seçim gecesi “aramızda kalsın, kazanıyoruz” gibi ergence çektiği videolar mı?
- Belediye iştiraklerini PKK, DHKP-C sempatizanlarıyla doldurması mı?
- Süleymancılarla, Nurcularla içli dışlı halleri mi?
- Yönettiği belediyede liyakatin ‘L’sinin olmaması mı?
- Söz verip yapmadığı tonlarca icraatı mı?
- Emperyalist Batı basınının dizdiği övgüler mi?
Nedir kerameti?
AÇIK YAZIN DA ÖĞRENELİM
Bunlar Soner Yalçın’ın göremeyeceği şeyler değil şüphesiz. O hâlde neden Türk milletine İmamoğlu kakalamaya, üstelik bunu “devrimci ruh, kuvay-i milliye” gibi İmamoğlu’nun semtine uğramayacak kavramlarla yapmaya çalışıyor?
Atatürkçülüğü 10 Kasım anmasında vals yapmak kadar olan bu “gardropçuyu” neden CHP’nin başına getirmek istiyor?
Üstü kapalı ajitasyonlar yerine, kendisinden bu konuda açık yazılar bekliyoruz. Evet, bir antiemperyalist ve halkçı olarak neden İmamoğlu’nu tercih ediyorsunuz Sayın Yalçın? “Neden Kılıçdaroğlu gitmeli” değil, “neden İmamoğlu gelmeli?” Bunu açıkça yazın da öğrenelim.