Sonuna kadar Kocaman-(TAMAMI)

Fenerbahçe artık iyice “İstiklal Savaşı” veriyor. Dışarıdan gelenlerde uğraşmak bir yana,iç düşmanlar da açığa çıktı. Sarı lacivertli futbol takımını ayakta tutan en önemli isimlerden biri olan Aykut Kocaman üzerine büyük oyun oynanıyor. Hep birlikte onu gözden düşürmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Bunun en büyük nedenlerinden biri Emre Belözoğlu’nu yettin artık diyerek kenara koyması. Araya Rıdvan Dilmen’in girmesi ve “yüksek yerlerin ricasını” iletmesi süreci sadece yavaşlattı. Ama durduramadı, zira keskin sirke Emre hem kendine hem Fenerbahçe’ye, hem de ona adeta ikinci Baba olan Başkan Aziz Yıldırım’a büyük zararlar vermeye başladı.

Fenerbahçe ve futbol camiası olayları iyi süzmeli ve yorumlamalı. Aykut Kocaman elbette ki, insan olarak, teknik direktör olarak hatalar da yapıyor, yapacaktır da... Ama bunu futbol olarak değerlendirip, ona göre yorumlamak, eleştirmek, düzeltmesini sağlamak gerekir. Yoksa Aykut Kocaman’ı yok etmek isteyenlerle bir olmak değil. Geçen yıl takımını şampiyon yapan, bu yıl da tüm olumsuzluklara karşın Fenerbahçe’yi ikinci durumda tutan, şampiyonluk iddiasını play-off’a taşıyan bir Aykut Kocaman’dan bahsediyoruz.

Son sözlerim de Sevgili Aykut Kocaman’a, şimdiye dek sinirlerini çelik gibi tuttu ve iyi dayandı. Ancak artık, onun da yavaş yavaş gerginliğe girdiğini görüyorum. Ancak tuzağa düşmemesini rica ediyorum. Play off’a girdiğimiz şu günlerde ayarını kaçırmak istiyorlar. Buna izin vermemeli, tam tersine kasitli olarak kendisine tuzak sorular soranlara bile gülümseyerek karşılık vermelidir. Daha doğrusu tüm Fenerbahçe’nin “kurulan tuzağı biliyoruz, geçin bunları“ tebessimi ile davranması gerekiyor. Bu sarmaldan ancak böyle çıkılır. Zaten onların isteği taraftarı kışkırtmak ve patlamasına çalışmak, futbolcuları, teknik adamları ve yönetilcileri sinirlendirerek eksenlerini kaydırmak. Şimdiye dek başaramadıklarına göre yakında pilleri iyice bitecek, hep beraber bunu göreceğiz.

Akıl hocasını değiştirme vakti

Play off’u bir günde icat ettik. Fatih Terim’in sözlerini televizyonda dinledim. Aykut Kocaman ile Şenol Güneş’inkini de. Kendilerine sorma zahmetine katlanmadıklarını belirttiler. Eee, bana da sormadılar, merak ediyorum kime sordular. Zira gerekli olup da sorulmayanları sayarsam bu sayfa bize yetmeyecek. Zaten Terim “ Bundan sonra da sormasınlar artık” dedi. Yetmedi “Süper final” i de bir günde tepeden indirme icat ettik. Merak ediyorum, onu kime, kimlere sordular.

Yukarıda bahsettiğim isimlerin yine haberi yok. Liste uzayıp gidecek. Demek ki, kimselere sormuyorlar da futbolumuzun bir “akıl hocası” veya “akıl hocaları“ var. Peki siz futbolumuzun durumundan memnun musunuz? Futbol işlerimiz eğer düzgün yürüseydi böyle mi olurduk? Elbette ki hayır. Demek ki artık futbolumuzun bu hiç kimsenin beğenmediği ama hep orada duran “akıl hocası” veya “akıl hocalarından” kurtulması gerek. “Kim o, kimler onlar” mı dediniz. Bilmiyorum, siz biliyorsanız söyleyin vallahi, billahi isimlerini buraya yazacağım. Kendilerine de “yettiniz artık” bırakın diyeceğim.

Lale Orta’ya sormayan hakemlik sınıfta kaldı

Evet, işte futbolumuzun dramı gerçekler önünde. Fenerbahçe, Trabzonspor’a derslik bir “taktik ofsayt” golü attı. Maçtan aç gün geçti, hala ortalık birbirinde. Bizlerin, taraftarların, ya da bu işin teknik olarak tam göbeğinde olmayanların kafasının karışması doğal. Ama hepimize kuralları, hakemliği öğretecek olan hakem yorumcularının, hocalarının, eskilerinin, yenilerinin kafalarının karışması ve halkın kafasını karıştırması hiç olmadı. Sonrasında ofsayt yorumu yapanlardan bir özür veya düzeltme falan da yok. Pes doğrusu.

Bayan hakemlerimizden, şimdilerde eğitimcilik yapan Lale Orta sosyal medya ortamında yanılgı olmasın diye dikkat çekiyor. “Aktif alan kavramı kuraldan kalktı, dikkat edelim, goldür, yanlış bir yorum yapmayalım” diye hakemlikle uğraşanları uyarıyor. Ama herkes en iyi yorumu kendisi yapacak, ya da bir yerlere yaranacak ya. Efendim, savunmayı aldatıyor, müdahele alanında falan filan. Hani aralarında Marcus Merk, Bülent Yavuz, Erman Toroğlu, Ahmet Çakar, Yusuf Namoğlu gibileri olmasa sineye çekeceğim. Ama insaf, Şimdi Türk halkı ne yapsın, neye, kime inansın. Bu kadar çağın dışında olunur mu? Bari çıkıp özür dileyin.

Sevgili Lale Orta’ya da sorumluluk duygusundan ve çağı izlemesinden dolayı kocaman bir tebrik. Zaten onun gibi ileriye açık eğitimciden de bu beklenirdi. Ama Türkiye’de önemli olan bağırmak ya. Kim daha çok bağırırsa o haklı zannediliyor. Üstelik bu tipler haksız çıktıklarında utanma ve sıkılma olmadan saldırganlıklarını daha da artırıyorlar. Hiç aklınıza Fırat Aydınus ve Cüneyt Çakır’ın en son seminerlerde eğitildiği ve sizden daha yeni bilgilerle donatıldığı gelmedi değil mi? Neyse burası Türkiye olur böyle şeyler saçmalığına bir kez daha sığının bakalım. İpliğiniz iyice pazara çıktı takkiyeciler.

Geçmiş zaman olur ki...

Sevgili Okay Karacan’ın Lig TV’de hazırlayıp sunduğu programda bizim adalar geçince ebette ki ön plana çıktık. Ama şu gördüğünüz fotoğraf beni 50 yıl geriye götürdü. Fazla lafa gerek yok tarla gibi Kınalı Ada futbol sahasında bir semt takımında bakın neler yetişmiş. Ben sadece yazıyorum gerisine siz karar verin.

Ayakta sağdan ikinci: Onur Belge (İstanbulspor, Taksim, Vefa)

Ayakta soldan üçüncü: Avram Kalfin (Beyoğluspor, Galatasaray, Yunanistan)

Ayakta soldan birinci: Ali Kurt (Milli Basketbolcu. Kadıköyspor, Galatasaray)

Ayakta soldan ikinci: Mina (Beyoğluspor, Yunanistan)

Oturanlar soldan birinci: Hayk Küçükyan (Vefaspor, Taksim)

Oturanlar soldan ikinci: Arif Pırnal (Vefa, Taksim, Balıkesir, Zonguldakspor)

Oturanlar soldan üçüncü: Niko Kovi (23 kez A Milli. Vefa, Beşiktaş, Panathinaikos)