Sosyal demokrasi ve Kemalizm üzerine-(TAMAMI)


Bir dostumdan beni pek mutlu eden bir mesaj aldım. Mesajının başlığı "Eski dostum, Kurtul Altuğ'a selam" Bu benim yıllanmış şarap kadar tatlı dostum: Ali Nejat Ölçen. Ekonomist eski Planlamacı, Ecevit’in, milletvekili seçilmesine büyük özen gösterdiği Dr. Ali Nejat Ölçen. CHP'deki gençlik yıllarımızı, çalışmalarımızı unutamadığım bir arkadaş, bir bilge adam. “Ortanın solunun uygulama planın nasıl hazırlandığını en iyi bilen insan. Sonunda Ecevit’in hışmına uğramış bir değerli siyaset ve devlet adamı. İşte Ölçen’den gelen ve 13 Temmuz tarihli yazımın eksiklerimi tamamlayan O yazı:

“13 Temmuz 2012 günkü Aydınlık Gazetesi'ndeki “Kemalizm ve Sosyal Demokrasi” konulu yazını okuyunca 1970’li yıllarda birlikte yaşadığımız olaylardan kimilerinin zihninde eksik kalmış olduğu sonucuna ulaştım.

‘Ecevit Çemberinde Politika’ adlı kitabımda CHP’nin sosyal demokrasi ya da demokratik sol tercihine ilişkin bölümü anımsatma amacıyla yeniden bilgine sunuyorum. Henüz Prof. Besim, Doç.Ulman devrede yoktu, Prof. Turan Güneş ise genel sekreter yardımcısıydı. Cahit Kayra ile CHP’nin Rüzgarlı Sokak’taki binanın İnönü’nün ikimize tahsis edilen en üst kattaki odasında 'AKGÜNLERE' bildirgesini dört ayda birlikte yazdık. Hacettepe Üniversitesi'nde ekonomi derslerine giriyordum ve de çıkardığın 7 Gün Dergisinde makalelerim yayımlanıyordu.

Aşağıdaki konuşma, CHP’nin henüz “Ortanın Solu” deyimini nesnel boyutlara taşımamış olduğunu kanıtlar. Sosyal demokrasi ile demokrat sol arasındaki tercih ise sadece ikiye bölünmüş gençlik tabanını bu iki kavramdan en uygun olanına bağlamaktan ibaretti. Kitabın o bölümünü bilgilerine sunuyorum:

Ecevit telefonda eşimle birlikte beni sabah çayına davet ediyordu. Yazdıklarımı okumuş ve de çok yararlanmış olduğunu söylüyordu. Yeni satın alınmış büskivileri ve kuru pastaları yiyor, çay içiyorduk.

Ben her kesin anlayacağı duru bir dille yazıyormuşum. En çetrefelli konular bile benim kalemimden anlaşılıyormuş.

-Bir sorun var sayın Ölçen, dedi. “Sosyal demokrasi ile 'demokratik sol' arasındaki farkı açıklamakta sıkıntı çekiyoruz. Özellikle gençlerimiz ikiye bölündü. 'Sosyal demokrat' ile 'demokratik solcular' diye bir ayırım, partimizin önündeki ilk ivedi sorun. Çatışma noktasına kadar bu ayrışma katılaşabilir. İlk kez uzmanlık alanımın dışında politik bir soruyla karşılaşıyordum. Ekonomi politiğin disiplini içinde bunun yanıtı açık seçik ortadaydı ama bunu sözcüklere nasıl dökebilirdim ? Yeni Genel Başkan olmuştu (1972) ve gençlik kesimi içinde ayrışma ve çatışma sorunuyla karşı karşıya gelmişti.

-Bu iki farklı gibi görünen kavram, Türkçe’mizde Ali hoca, ya da Hoca Ali gibidir. Mühendislikte killi kum ya da kumlu kil gibi bir deyime de özdeştir sanırım. Sosyalizm mi demokrasiyi, demokrasi mi sosyalizmi mi içine alarak böyle bir sentez oluşturuyor? Fakat taktik açıdan soruna böyle bakmanın da parti içi sakıncaları olur, tartışma açısını gereksiz yere genişletir.

İlgiyle dinliyordu. Kendime güvenim arttı ve sözlerimi sürdürdüm:

-Sizin yerinizde olsam 'Demokratik Sol' deyimini kullanırım. Türk-İş Sendikası'ndan ayrılanlar, kendilerini “Sosyal Demokrat” olarak nitelediler ve “Sosyal Demokrasi” adında bir de kitap yayımladılar. Sosyal Demokrasi deyimini benimserseniz, Türk-İş’ten ayrılan sendikal eylemle özleştirenler olur. Madem ki arada ideolojik önemli fark yok, “Demokrat Sol” deyimini kullanmanız en uygunu olur.

-Sayın Ölçen, sizinle daha yakından birlikte çalışabilir miyiz?

-Her zaman yardıma hazırım, kuşkunuz olmasın.

-Bundan kuşkum yok. Fakat daha yakından parlamentoda birlikte çalışmak.

-Sayın Ecevit, beni tanımıyorsunuz. Ben kendisiyle birlikte çalışılması güç bir insanım. Politikaya uygun bir yaradılışa sahip de değilim. Üstelik sözümü esirgemeden, karşımdakinin gücenip gücenmeyeceğini hesaba katmadan söylerim. Memnun kalacağınızı sanmam.

Elimden geldiğince kendimi kötülemeye çalıştım. Belki önerisini geri alır ve ben de özgürlüğümü bir partiye teslim etmemiş olurum diye düşünüyordum. Aldığım yanıt beni şaşırttı:

-Gerçekleri söyleyen kişilere gereksinme var Sayın Ölçen. Gerçekleri öğrenmek isteyen bir parti Genel Başkanı'na yardım etmenin ne sakıncası olabilir ki?

“Umudun Tükenişi” adlı kitabından bir süre sonra da ben “gerçekler”in politikada ne denli sakıncalı olduğunu öğrenecektim.

Başarı dileklerimle, saygı ve sevgilerle / Ali Nejat ÖLÇEN”

Merhum Ecevit’in kurduğu partinin adını anımsayınız: Demokratik Sol Parti

CHP ise hala "Sosyal Demokrasi evrenseldir" diyen ve Ecevit’i tanımayan bir Genel Başkana sahip değil mi?