Sözleşmeli Personel Uygulaması: Kamuda çalışma barışına en büyük tehdit

Kamuda sözleşmeli personel uygulaması, herkesin yanlış olduğunu bildiği ve dile getirdiği ancak bir şekilde varlığını devam ettiren bir garabet.

657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/B Maddesinde ve 5393 Sayılı Belediye Kanununun 49. Maddesinde “sözleşmeli personel” kavramı düzenlenmiş. Bu uygulamanın mağdurları kendilerine “4/B’liler” diyorlar. İki kesimin sorunları neredeyse ortak olduğu için biz memurlar üzerinden gideceğiz. Ancak yazacağımız her şeyin aşağı yukarı belediye çalışanları için de geçerli olduğunu belirtelim.

NEDİR BU 4/B

657 sayılı kanunda kamuda dört istihdam şekli tarif ediliyor.

Bunlardan ilki 4/A maddesinde düzenlenen “memur”. Yaptıkları iş bu maddede “asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa” olarak tarif ediliyor. Kamu çalışanları camiasında bu gruba “kadrolu” deniyor.

İkincisi, yazı konumuz da olan, 4/B maddesinde düzenlenen “sözleşmeli personel”. Kanunda bunların “özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde”, “mali yılla sınırlı olarak” çalıştırılacağı belirtiliyor. Buraya döneceğiz.

Üçüncüsü 4/C maddesinde düzenlenen “geçici personel”. Bu madde, 2017’de yapılan yasa değişikliğiyle kaldırıldı ve bütün 4/C’liler, 4/B’ye geçirildi. Yani geçici personeller, sözleşmeli personel oldu.

Dördüncüsü 4/D maddesinde düzenlenen “işçiler”. Bu maddede belirli veya belirsiz iş sözleşmeleriyle kamuda işçi çalıştırılabileceği ancak onlar için bu kanun hükümlerinin uygulanmayacağı belirtiliyor. Kamuda çalıştırılan işçiler 657 sayılı kanun hükümlerine tabi değiller.

Demek ki kamuda 4/A ve 4/B yani “memur” ve “sözleşmeli personel” olmak üzere iki istihdam biçimi uygulanıyor. Birincisinin “asli ve sürekli” diğerinin ise “geçici” işler için öngörüldüğü anlaşılıyor.

SORUN NEDİR?

“Asli ve sürekli” işler ne olabilir? Sağlık, eğitim, güvenlik, dini hizmetler, ulaştırma hizmetleri, bayındırlık hizmetleri, orman, tarım, gıda denetimi, sosyal hizmetler… Aslında kamudaki neredeyse bütün görevlerin “asli ve sürekli” işler olduğunu söyleyebiliriz.

Sorun tam da burada başlıyor. “Asli ve sürekli” işleri yapan, dolayısıyla 4/A statüsünde kadrolu olması gereken on binlerce kamu çalışanı, 4/B statüsünde çalıştırılıyor. Örneğin anestezi teknisyenliği bir kamu hizmeti olarak “geçici” değil “asli” bir iş olmasına rağmen bu pozisyona 4/B kapsamında atama yapılabiliyor! Örneğin Karayollarında çalışan inşaat mühendisi ya da Demiryollarında çalışan makine mühendisinin yaptığı iş “asli ve sürekli” olsa da bunların bir kısmı 4/B kapsamında istihdam ediliyor. Böylece aynı kurumda hatta aynı işyerinde, aynı işi yapan fakat farklı tanımlanan iki kamu çalışanı tipi ortaya çıkıyor.

Biri 4/A’lı öğretmen, diğeri 4/B’li öğretmen. Biri 4/A’lı hemşire diğeri 4/B’li hemşire. Biri 4/A’lı imam, diğeri 4/B’li imam. Biri 4/A’lı mühendis, diğeri 4/B’li mühendis…

Aynı işi yapsalar da 4/A ve 4/B’lilerin özlük hakları bakımından aralarında uçurum var. Aynı işi aynı çalışma süresinde yapıyorlar ancak,

Birisinin (4/A) iş güvencesi var, diğeri (4/B) bir yıllık sözleşmesi bitince kapıya konabilir.

Birisinin görevde yükselme ve unvan değişikliği hakkı var (4/A), diğeri hep başladığı yerde kalıyor (4/A).

Birisinin gelirinin tamamı gelir vergisine tabi (4/B), diğerinin değil (4/A).

Birisinin arazi tazminatı var (4/A), diğeri aynı işi yıllarca yapsa da yok (4/B)

Birisinin kademe ilerlemesi ve derece yükselmesi var (4/A), diğerinin yok (4/B.

Birisinin eş durumu tayin hakkı var (4/A), diğerinin yok (4/B). 4/B’lilerin en yakındıkları konuların başında da bu geliyor. Aile birliği sağlanamadığından çocuklarından ve eşlerinden ayrı kalan binlerce anne/baba var.

Daha birçok fark var.

GEÇİCİ ÇÖZÜMLERLE OLMAZ

Devlet, ortada açık bir sorun olduğu için dönem dönem geçici, günü kurtaran çözümler üretiyor. Ancak bu çözümler sorunu ortadan kaldırmıyor, tersine adalet duygusunu yaralıyor.

Örneğin 2011 yılında bir KHK ile 2013’te ise bir kanunla kamuda çalışan bütün sözleşmeli personeller, kadroya geçirilmiştir. Yani 4/B’liler, 4/A’lı yapılmıştır. O gün için sorun çözülmüştür. Ancak bu uygulama sorunu kökten çözmemiş, devlet, hem daha esnek bulduğundan hem de yer değiştirmesi çok güç neredeyse “çakılı” bir istihdam türü olduğu için sözleşmeli personel alımına devam etmiştir. Bu da sözleşmeli personel sayısının tekrar ciddi biçimde artmasına yol açmıştır.

Bir “çözüm” olarak zamanla “3+1” yıl modeli getirilmiştir. Buna göre bir sözleşmeli personel aynı yerde 3 yıl çalıştıktan sonra, yine aynı yerde bir yıl daha kadrolu olarak çalışmayı taahhüt ederse 3 yılın sonunda kadrolu olmaya hak kazanacak, 4 yılın sonunda ise yer değiştirme hakkına sahip olacak. Ancak bu uygulama hem kamunun tamamında değil bir kısmında uygulanmaya başlamış hem de aynı kurumlarda geçmişe doğu uygulanmamıştır. Bu da adalet duygusunu ciddi anlamda yaralamıştır.

Örneğin sağlık çalışanları, öğretmenler, din görevleri 3+1 sistemiyle kadro imkânına kavuşmuş ancak diğer hiçbir kamu çalışanı bu hakka kavuşamamıştır. Kavuşan kurumların da bazılarında geçmişe dönük bu hakkın kullanması mümkün olmuş, bazılarının olmamıştır. İş çorbaya dönmüştür. Bütün bu kargaşa sonunda bir kurumda aynı işi yapan üç tip insan ortaya çıkmıştır.

Kadrolu (2013 ve öncesinde göreve başlayan herkes kanunla kadrolu yapıldı)

3+1 yıl sözleşmeli sonra kadrolu (2019’da getirildi, her kurum için getirilmedi)

Süresiz ölümüne sözleşmeli (2014-2019 arasında kamuda istihdam edilenlerin çoğu)

ÇÖZÜM

Ak Parti Grup Başkanvekili Sayın Cahit Özkan geçtiğimiz günlerde bir TV kanalında “sözleşmeli personel” sorununun farkında olduklarını ve bu sorunu çözmek üzere bir hazırlık yaptıklarını belirtti. Önemli bir gelişme ancak bu çözümün daha öncekiler gibi geçici ya da kapsayıcılıktan uzak değil, köklü olması gerekmektedir. Önerilerimiz şunlardır:

1 – Kamuda işçi kadrosu dışında istihdam edilen ve kanunda yazıldığı gibi “asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa” eden bütün çalışanların kanunla 4/A statüsüne geçirilmesi, hizmette geçirdikleri sürelerdeki haklarının hesaba katılması ve kargaşaya bir son verilmesi gerekir.

2 – Özellikle geri kalmış ve bu nedenle kamu çalışanlarının “bir an önce terk etmek” istedikleri bölgelerde hizmetlerin aksamaması açısından kadroya geçmek için “2+1” ya da “3+1” yıl aynı yerde çalışma gibi modeller uygulanabilir. Ancak bu, bütün kamu kurumlarında uygulanmalı, haksızlıklara yol açmamalıdır.

2 – 4/B uygulaması eğer kalacaksa, gerçekten kanunda tanımlandığı gibi “istisna” ve “geçici” işler için “özel uzmanlık” gerektiren durumlarda devreye sokulan bir istihdam tipi olarak uygulanmalı. Kesinlikle yaygınlaştırılmamalı. Şu an 4/A’lıların yapacağı işleri 4/B’li olarak yapan ama onlarla aynı haklara sahip olmayan on binlerce kamu çalışanı var. Bu, çalışma barışına büyük bir tehdit.

3 – Eski, yamalı ve kullanılamaz halde olan kamuda sözleşmeli personel çalıştırma mevzuatı güncelleştirilmeli, tekleştirilmeli ve netleştirilmelidir. Örneğin hangi işlerin “geçici” olduğu açıkça tarif edilmeli, ancak o hallerde 4/B istihdamı mümkün olabilmelidir.