Sözlü kültürümüzü somut kültürle birleştirelim

Türkçenin büyük bir yazılı birikimi var. Bunun yanında sözlü geleneği de olağanüstü.

Destanları, ağıtları, atasözleri, türküleri, meddah öyküleri…

Orta Asya’dan Balkanlara uzanan coğrafyada, halk anlatılarımız zenginliğiyle göz kamaştırıyor. Hâlâ yazıya geçmemiş olanları bile bulunuyor. Dede Korkut Hikâyelerinin 13. hikâyesi gibi yeni keşifler yapılıyor.

Kazıdıkça fışkıran bir tarih gibi… Yeni halkalar eklenen kültürümüz büyüyüp serpiliyor.

KÜLTÜR YOLU FESTİVALLERİ ÖNEMLİ

Ülkemiz kültürel etkinliklerde son yıllarda bir atak içinde.

Yurdun dört bir yanına yayılan Kültür Yolu Festivalleri, büyük ilgi görüyor.

Arkeolojide dünyanın en çok kazı yapan ülkelerinden biriyiz. Eskiden bu kazılara daha çok yabancılar başkanlık yaparken, şimdi kendi kazı başkanlarımız ve ekiplerimizle gurur duyacağımız sonuçlar elde ediyoruz.

Son olarak gece müzeciliği de yaygınlaşıyor. Örneklerin daha çok artırılmasını diliyoruz.

Tek itirazımız şuna: Evet dünyada kültür ve sanat pahalı hale geldi. Ekonomik krizle birlikte Türkiye’de bunun yansımalarını görüyoruz. Konserler, tiyatrolar cep yakmaya başladı.

Krizde, vatandaşların ilk kıstıkları yer kültürel faaliyetler oluyor. Orta ve dar gelirli için, özellikle öğrenciler adına kültürel etkinliklere katılma oranı azalıyor. Yetkililerin önünde vatandaşlarımızın kültürel faaliyetlere daha ucuza ulaşmasının sağlanması görevi duruyor.

Unutmayalım, kültür eğitimin tamamlayıcı boyutudur. Eğitim, sadece sınıfta ve müfredatla olmaz. Kültür, millî bilincin gelişmesinin en önemli araçlarından biridir. Kültür Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı işbirliğini bu açıdan daha da geliştirmelidir.

GECE MÜZECİLİĞİNİ SÖZLÜ GELENEK İÇİN KULLANABİLİRİZ

Yukarıda bahsettik, güçlü bir sözlü geleneğimiz var. Bunu sürdürmemiz ve güçlendirmemiz gerekiyor.
Dünyada “somut olmayan miras” konusunda örnek etkinlikler var. Bunlardan biri her yıl Fas’ta düzenleniyor.

21. Uluslararası Hikâye Anlatma Festivali 1 Temmuz’da başladı. 8 Temmuz’a kadar sürecek olan festivalin bu yılki teması "Mekânlar, Bir Milletin Hafızası" olarak belirlendi. Gösteriler için arkeolojik alanların seçildiği festivale Filistin, Mısır, İngiltere, Almanya, Kongo, Moritanya, Nijerya, Arjantin, İspanya, Suudi Arabistan ve daha birçok ülkeden çok sayıda yabancı hikâye anlatıcısı katıldı.

Karagöz, Ortaoyunu, Meddah geleneği güçlü olan ülkemizde buna benzer bir festivalin düzenlenmesi, kültür hayatımıza katkı sunacak ve renk getirecektir.

Göbeklitepe başta olmak üzere yurdumuzun dört yanına yayılan arkeolojik alanlar bunun için uygundur.
Efes gibi gece müzeciliğinin yapıldığı yerler, yabancı misafirlerimize yemek sunmak yerine böyle değerlendirilebilir.

HALKBİLİM CANLANDIRILMALI

Bunu bir adım olarak görüyoruz. Çünkü Halkbilim alanında eksikliklerimiz var. Masal, hikâye, sözlük gibi derlemeler yavaşladı. Derleme sözlüğümüz geliştirilmiyor. Âşıklar sözlüğümüz yok. Kamuda halkbilim öğrencilerinin istihdamı az. Bunun yerine iş, “masal/hikâye anlatıcılığı” adı altında verilen sertifikalarla piyasaya bırakılıyor. Türkü repertuarımız geniş ama yeni derleme çalışmaları neredeyse yok. Tek tük bireysel çabalarla ve maddi destek olmadan sürdürülüyor.

Kamu buna öncülük ederek, valilik ve belediyelerle birlikte kurslar açarak ve dersler vererek yerellerde halk anlatıcılığının önünü açacak örnekler yaratabilir. Kamu yararına olacak dernekler açılabilir.
Bu hem geleneğimizi güçlü biçimde sürdürmemize hem de anlatılarımıza ve söz varlığımıza sahip çıkmamızı sağlar. Edebiyatımızı güçlendirir. Bu konuda geç kalınmamalı.