Sözün bittiği an!
Karnın tok, sırtın pek mi?İşin var mı?Sağlığın yerinde mi?Evinin nafakasını çıkarabiliyor musun?Kimseye muhtaç olmadan yaşayıp gidebiliyor musun?Sevdiklerin yanında mı?Eğer bunlar tamamsa; daha ne isteyeceksin Allah’tan...***Düne kadar böyle bilirdik...Meğer bunlar yetmiyormuş bazen!Sırf kendisi yetmiyormuş insana; başkalarının da “iyi” olması gerekiyormuş!Öyle bir dönemden geçiyoruz ki bir yanımız buz denizi, diğer yanımız cehennem...Bir yanda donuyoruz, diğer yanda kavruluyoruz...Bir Ege’de ölen Suriyeli çocukların, kadınların fotoğrafları geliyor önümüze, bir Sur’da, Cizre’de şehit düşen gençlerin...İnsanlığından utanıyorsun?Çaresizliğine kahrediyorsun!İçin içine sığmıyor ama bir şey yapamıyorsun!***Yukarıdaki fotoğraf önceki sabah Ayvalık’ta çekildi...Süzün bittiği an, işte bu an!Midilli’ye kaçmak için Ayvalık’tan kalkan iki lastik bot battı; 32 Suriyelinin cesedi Ayvalık ve Dikili sahillerine vurdu...***Dün Faceboook’ta kadının biri yazmış:“Ayyy, orada denize nasıl gireceğiz?”Ah be sersemim...Senin derdin bu mu?
ARKADAŞMIŞ! Bilal Erdoğan’ın dün, Çapa Fen Lisesi’ni ziyaret edeceği okul panosundan öğrencilere duyurulmuş... Bazı veliler, “Hangi sıfatla çocuklarımızın karşısına çıkıyor, o kim ki?” diye tepki göstermesi üzerine Okul Müdürü Kemal Karabulut, Bilal Erdoğan’la arkadaş olduklarını, okula bu yüzden geldiğini söylemek zorunda kalmış... Bana bu “arkadaşlık” gerekçesi çok da inandırıcı gelmiyor. Sahi, birkaç ay sonra Çapa Fen Lisesi’nin binasının, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından TÜRGEV’e bağışlandığını duyarsanız, şaşırır mısınız?
GÜNÜN SORUSUSur’da güvenlik güçleriyle çatışan PKK’lıların arasında 7 Alman ve 2 Rus vatandaşının olduğu açıklanmış... Sorum onlara:Gizli servisleriniz maaşınızı Ziraat Bankası’na mı yatırıyor? Yoksa parayı toptan mı aldınız?
Şu çarşafa 6 bin dolar verenin inancı mı olur?Paranın dini imanı yok... Tesettür giyim sektörü son yıllarda öylesine hızla büyümüş ki dünyaca ünlü moda devleri de bu pazara girmiş... Örneğin Dolce Gabana yeni sezon tesettür kıyafetlerini tanıtmak için bir defile düzenlemiş...Gördüğünüz şu kara çarşafın fiyatı tam 6 bin dolarmış...Kadınlar kara çarşafa neden giriyor?Gösterişten uzak durmak, sadeleşmek, vücut hatlarını örtmek için...Bakın şu çarşafa!Dünyada bunca açlık, yoksulluk varken 60 liraya alacağınız bu bez parçasına 6 bin dolar verir misiniz?Verirseniz bir de utanmadan dinden, imandan, “inancın gereğini yerine getirmek için örtünmek”ten söz edebilir misiniz?Bu çaputa bu parayı veren şımarıkların dininden değil, aklından kuşku duyarım ben!Ne yazık ki bu kadınlardan ülkemizde de çok sayıda var...Kimler mi?Resmi plakalı makam arabalarından inenlere bakın... İsim, isim sayamam... Çünkü tanımıyorum. Kim bilir belki siz tanırsınız!
156+209!Önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz... Soru sırası Sarıyerli okurumuz Mustafa Aymaz’da... Sizin de Gül’e söyleyecekleriniz ya da sorunuz varsa mustafa0mutlu@gmail.com adresine gönderebilirsiniz...***“Abdullah Bey...Huber’in önünden her gün gelip geçiyorum. Her geçişte sizi anıyorum. Nasıl andığımı herhalde tahmin ediyorsunuzdur. Ben söyleyeyim: İyi anamıyorum. Bu Köşk’ü yedi ay üç hafta boyunca babanızın malı gibi işgal etmiş olmanızı ve yapılan masrafları, ‘Ödedim’ dediğiniz halde belgeleri göstermemenizi içime sindiremiyorum. Kendimi kandırılmış hissediyorum. Lütfen beni ve bizi bu duygulardan kurtarın!”
GÜNÜN İSYANI!Çok değil daha iki buçuk yıl önce bu ülkede insanlar, Gezi Parkı’ndaki ağaçlar kesilmesin diye ayağa kalktı. O kadar çocuk öldü, yaralandı... Halk hareketi o kadar büyüdü ki dönemin Başbakanı, resmi bir ziyaret olmadığı halde apar topar Tunus’a gidip olayların yatışmasını bekledi... Gezi; işte böyle bir park... Oradaki ağaçlar; işte bu yüzden önemli... Hal böyleyken İstanbul Büyükşehir Belediyesi dün bu parka iş makinesi gönderip ağaçları kestirmiş... Heyecanlanan vatandaşlara da, “Sadece buduyoruz” denilmiş... İsyanım Kadir Topbaş’a...Budamayın kardeşim; o parktan uzak durun! Çek adamlarını Gezi’den, bir daha da gönderme!