Sporda ırkçılığa başarıyla yanıt
ABD, ırk ayrımcılığı konusunda sabıkası kabarık bir ülke. Özellikle siyahlara yönelik ırkçılık ve nefret bu ülkenin tarihinin önemli bir bölümünü oluşturur. Başta sinema olmak üzere birçok sanat eserine de konu olmuştur.
ABD’deki daha çok insanların renklerini hedef alan ırkçılık son yıllarda insanların etnik kökenlerine yöneldi. Hedefte de genellikle Asyalılar, özellikle de Çinliler var. Bu nefretten en çok payı bu ülkede yaşayan Asya ve Çin kökenliler alıyor.
TENİS KORTUNDA IRKÇILIK
Irkçılık tenis kortlarına da sıçradı. ABD Açık Tenis Turnuvası’nın çeyrek final mücadelesi sırasında seyirciler Çinli kadın tenisçi Zheng Qinwen’e ırk ayrımcılığının sembol ifadelerinden “sarı muz” diye tezahürat yaptılar. Çinli sporcu da onlara dönerek “Sizi yenerim” diye bağırdı.
"Sarı muz” ifadesi 20. yüzyılın ortalarında Asyalı Amerikalı topluluklarında, özellikle Çinli Amerikalılar arasında ortaya çıktı. "Muz", "dışarıdan sarı, içeriden beyaz" anlamına geliyor ve etnik olarak Asyalı ancak kültürel olarak daha Batılı veya "beyaz" olan birini ifade ediyor. Atalarının kültürüyle ve ana akım Batı kültürleri arasında sıkışmış ikinci ve üçüncü nesil göçmenlerin mücadelelerini yansıttığı düşünülüyor.
Bu tür kavramlar yalnızca Asyalı topluluklara özgü değil. Benzer terimler diğer kültürler için de geçerli, örneğin Güney Asyalılar veya Latinler için "Hindistan cevizi" yani “dışarıdan kahverengi, içeriden beyaz” ve Afrikalı Amerikalılar için "Oreo" deniyor.
"Sarı muz" ilk olarak Asyalı topluluklarda popüler olduğunda, genellikle kendini küçümseyen veya mizahi bir ton taşıyordu. Ancak zamanla saldırgan bir ırksal tanımlayıcı haline geldi. Bir kişinin görünüşü ile içsel kültürel kimliği arasında bir "bölünme" olduğunu ima ederek, onları ortada sıkışmış bir "yabancı" gibi hissettiriyor.
Uzmanlara göre, bu ifade Asyalı kökenli biri belirli bir aktivitede veya alanda başarılı olsa bile, kültürel geçmişi nedeniyle tam olarak kabul edilmeyebileceğini veya tanınmayabileceğini ima ediyor. Bu, özellikle birinin geleneksel olarak Batı kültürüyle ilişkilendirilen aktivitelere katıldığı durumlarda yaygın. Bu örnekler arasında “Batı oyunu” olarak görülen tenis öne çıkıyor.
‘BATI KULÜBÜNDE DOĞU DANSI’
Bir zamanlar, tenis dünyası bir “Batı kulübü" gibi görülüyordu. Birden, Doğu'dan genç oyuncuların patlaması yaşandı. Spor yorumcularının ifadesiyle "Geleneksel Batı dansında, Doğu melodileri çalmaya başladı ve bu kadim kulübün tanıdık ritmini bozdu”.
Zheng'in başarısı şüphesiz bazı insanların geleneksel üstünlük duygusuna meydan okuyor. Hemen hatırlatalım Zheng 2024 Paris Olimpiyatlarında kadınlar teklerde altın madalya kazanarak bu başarıya ulaşan ilk Asyalı sporcu oldu.
Yine uzmanlara göre, “günümüzün küreselleşmiş dünyasında, kültürel çatışmalar karıştırılmış farklı baharatlar gibidir, bazen güzel tatlar yaratırken aynı zamanda potansiyel olarak rahatsızlığa da neden olabilir. Bazı insanlar psikolojik dengelerini korumak için başkalarını küçümsemeyi seçebilir. Bu davranış, beyaz üstünlüğü kavramına tutunmayı ortaya koyar.”
Giderek karmaşıklaşan küresel siyasi manzarada, sahada küfretmek Çinli sporcuların kimliğine karşı bir ayrımcılık olarak kabul ediliyor. Zheng'in başarısı kişisel bir zafer ve Yao Ming'in NBA'deki muhteşem performansına benzer şekilde küresel spor sahnesinde Çin varlığının önemli bir göstergesi olarak görülüyor. Zheng, 29 Ocak 2024'te kariyerinin en yüksek WTA sıralaması olan 7. sıraya ulaştı ve Li Na’dan sonra ilk 10'a giren ikinci Çinli oyuncu oldu.
BAŞARI SÜRPRİZ DEĞİL
Çinli sporcuların dünya sahnesindeki olağanüstü performansın Çin'in reform ve açılımının ortaya çıkardığı ivmeden kaynaklandığı görüşü ağır basıyor. Bugün Çin'de on binlerce tenis kortu bulunuyor. Çin'in tenis kortlarının hâlâ genişletilmesi gerekse de bu geçmişe kıyasla önemli bir ilerlemeyi temsil ediyor. Çin’de yetenekleri keşfetmek ve yetiştirmek için tabandan başlayarak sistematik bir gençlik tenis eğitim sistemi kuruldu. Bu nedenle, tesisler, yatırımlar ve sporu seven daha fazla genç ile Çinli sporcuların podyuma çıkması şaşırtıcı olmuyor.
Çinli yorumcular sporda rekabetin özünün ırksal veya kültürel üstünlükte değil, adil oyunda ve bireysel yeteneklerin sergilenmesinde yattığına işaret ediyor. “Batılılar, tarihsel olarak egemen oldukları uluslararası yarışmaları daha açık bir zihin setiyle izleyebildiklerinde ve farklı kültürel geçmişlere sahip sporcuların getirdiği yeni bakış açılarını ve stilleri takdir ettiklerinde, bu küreselleşmeyi gerçek anlamda kabul ettiklerini gösterecektir. Bu küreselleşme yalnızca Batı'ya ait değildir.”
Zheng'in performansları Çin'de milyonlarca kişiyi büyüledi ve başarısının ülkede spora olan coşkuyu nasıl artırdı. Zheng’in yolculuğu Li'nin bıraktığı mirasın devamı olarak görülüyor ve Çin'deki yeni nesil tenisçilere ilham veriyor.