Subliminal mesaj

Sözcü’de 5 Haziran 2018 günü Yılmaz Özdil yürekleri burkan bir yazı kaleme almış: “Tek adama karşı tek kollu adam!” İnsanım diyen her canlının isyan edeceği bir yazı! Makale, gazetenin bir sayfasının neredeyse tamamını doldurduğu için kısa bir kesit verebiliyorum. Okurlarımı yazının tamamını okumaya davet ediyorum. Ancak makalenin final bölümü dikkat çekici! Dizilerdeki, alt yazı ile geçilen “Bu programda ürün yerleştirme vardır!” ilanını çağrıştırıyor.

TEK ADAMA KARŞI TEK KOLLU ADAM!

“Gariban bir ailenin çocuğuydu Veli. Ankara’da sanayi sitesinde çalışıyordu. Öbür atölyelerdeki işçileri sendika üyesi olmaya teşvik ediyordu. Bu büyük suç (!) nedeniyle “yasadışı örgüte yardım” iddiasıyla tutuklandı. Üç ay hapis yatırıldı, bırakıldı. Bırakıldı ama Dünya Kadınlar Günü’nde yasadışı bildiri dağıtıyor diye gene tutuklandı. Üç yıl dokuz aya mahkûm edildi. Burdur cezaevine tıkıldı. Tam o sırada, terör örgütü iddiasıyla içerde bulunan ve işkence gören mahkûmlar ölüm orucuna yattı, isyan başlattı.

Sayın devletimiz “hayata dönüş” operasyonu başlattı. Gaz bombalarıyla saldırıldı, yangın çıktı, dumandan göz gözü görmüyordu, dozerler kepçeler duvarları yıkmaya başladı. Veli oracığa yığılmıştı. Duvara devasa bir balta gibi inen kepçe, sağ koluna denk geldi, kopardı attı. Bayıldı. Olaylar yatışana kadar o vaziyette kaldı. Kan kaybına rağmen hayata tutunmayı başardı.

Gel zaman git zaman... Olağanüstü hal kapsamında, FETÖ’cüleri ayıklıyorum ayağıyla kanun hükmünde kararname çıkarıldı, ömrü boyunca sol örgüt üyesi olmaktan yargılanan Veli, FETÖ’cü metöcü diye işinden atıldı, memurluktan ihraç edildi. Sonra? Tıpkı Veli gibi, FETÖ’cülükle falan hiç alakası olmayan binlerce kişiyi, sırf muhalif oldukları için, fırsat bu fırsat, kanun hükmünde kararnameyle işten attılar. Akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça bu sahte gerekçenin kurbanlarındandı.

Ve şimdi Veli... Ankara’da HDP listesinden birinci sıra adayı oldu. Bana göre ne etnik meseledir, ne mezhep. Vay efendim HDP’ymiş filan, geçin bunları. “Partiler üstü insan”dır. Cumhur ittifakı oy istiyor. Millet ittifakı oy istiyor. Veli ise “şer ittifakı”nın mağdurudur! Devlet adı altında insanlara eziyet eden zihniyetin kurbanıdır. “Şer ittifakı”nın mağduru olan herkesin ortak temsilcisidir. Ben hayatımda Veli kadar milletvekili olmayı hak eden birini görmedim... Tek adama karşı tek kollu adamdır!”

BEN DE DİYORUM Kİ...

Özdil, kıvrak kalemi ile duyguları coşturan müthiş bir yazıya imza atmış. Genişletip romana dö-nüştürürse, Nobel Edebiyat Ödülü için en büyük aday olur. Bendeniz de yazı üzerindeki görüşlerimi kısaca arz etmek istiyorum, efendim...

HDP, bilindiği üzere PKK’nın siyasi kanadıdır. PKK ise bebek, çocuk, yaşlı demeden 40 bin insanımızı katletmiştir. Özdil de bu konunun bilincinde olarak, geçmiş dönemlerde Sözcü’deki koroya katılmamış ve 4 Haziran 2015 günü, “Biji izlemeye devam edin sayın seyirciler” başlıklı bir makale yazmıştır. Bu yazıda Atatürkçüleri, “Kalaşnikofa şarjör olmama, yani HDP’ye oy vermeme” konusunda uyarmıştır.

Bu yazısında ise Özdil, hem Veli’nin HDP’nin Ankara’da birinci sıra adayı olduğunu vurgulamakta hem de onu partiler üstü bir kişi olarak tanımlamaktadır. Bu yaman çelişkiye Hegel diyalektiği bile çare olamaz! Eğer partiler üstü ise Veli bağımsız aday olarak seçimlere katılabilirdi. Yılmaz Özdil, Uğur Dündar’ın Halk Arena’sında Veli’yi topluma tanıtabilir, etkili gazetesi seri manşetlerle onu Ankaralılar ile buluşturabilirdi. Eminim çok sayıda duyarlı yurttaşımız Veli’yi Meclis’e göndermek için elinden geleni yapardı.

Veli’nin hikâyesini okuyunca gözleri dolan bir vatandaş olarak onun için elimden ne geliyorsa yapmak isterim. Ancak Veli siyasi olarak tercihini HDPKK’dan yana kullanmıştır. Bu tercihin ise Veli’nin tüyleri diken diken eden hüzün dolu yaşantısı ile hiçbir ilgisi yoktur. Özdil, seçim ve HDP’yi işin içine katmasaydı, bu yazı yılın, hatta on yılların gazetecilik olayı olurdu. Ama iki ayrı mecrada değerlendirilmesi gereken olayları zorlama ile birleştirmek hayatın olağan akışına uygun değildir. Özel bir amaca yönelik olması dışında bir açıklaması olamaz!

Nereden nereye? 3 yıl önce “Keleşe şarjör olmayın!” diyenler bugün...