Sudan'daki darbeyi bir de böyle okuyun... ABD topyekün saldırıya geçti!
İhvancı El Beşir, ekmek fiyatlarıyla başlayan “Afrika Baharı” ile devrildi diye sevinenler var.
Ama iş o kadar basit değil.
Beşir’i deviren Savunma Bakanı Avad Muhammed Ahmed Bin Avf, daha önce Genelkurmay Başkanı idi.
Bin Avf, önceki akşam Askeri Geçiş Konseyi Başkanı sıfatıyla yemin ederek göreve başlamıştı.
Bu kez yüzbinlerce kişi askeri yönetimi protesto için sokaklara çıktı.
ABD’ye yakın bir isim olarak görülen Avf, gerçi son gelişmelere göre istifa etti ama Sudan’daki siyasi durum bir darbeye işaret ediyor.
Avf’ın istifası sonrası, Sudan Askeri Geçiş Konseyi yeni başkanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan yemin ederek göreve başladı.
En azından Rusya, bunu açıkça bir askeri darbe olarak görüyor.
Rusya Federasyon Konseyi Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkanı Konstantin Kosaçev, Sudan’da anayasaya aykırı şekilde iktidarın değiştirilmesinin hiçbir ülke için kabul edilemez olduğunu belirterek, “Bu bir askeri darbe” ifadesini kullandı.
Sudan’da pek çok yatırımı bulunan Türkiye de, temkinli de olsa darbeyi kınadı.
Sanırım Mısır’dan ağzı yanan, Sudan’ı üfleyerek izledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sudan köklü ilişkilerimiz olan bir ülke. Bu ilişkilerin devamından yanayız. Sudan'ın bu süreci atlatması en önemli temennimdir. Her darbe çok ciddi bir kan kaybıdır. Bu kayba dost kardeş Sudan'ın muhatap olmasını istemem" dedi.
Oysa Sudan’da Rusya’dan daha çok yatırımı ve çıkarları bulunan Çin, darbeye pek tepki göstermedi.
Şinhua'da yer alan habere göre, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lu Kang, basın toplantısında, Sudan'daki durum ne yönde değişirse değişsin Çin'in Sudan'la dostluk ilişkilerini sürdüreceğini ifade etti.
Buna iflah olmaz Çin pragmatizmi mi dersiniz, yoksa Pekin’in bildiği başka bir şey mi var bilmiyorum.
Bildiğim tek şey, Çin’in Kuşak ve Yol girişiminde Sudan çok önemli bir ülke.
2018 Eylül’ündeki Çin Afrika İşbirliği Forumu Zirvesi’nde Sudan ve Çin arasında, ekonomik birçok alanda bir dizi anlaşma imzalandı. Söz konusu anlaşmalar arasında yer alan Sudan Petrol Bakanlığı ile Çin Ulusal Petrol Şirketi’nin imzaladığı anlaşma, petrol üretimini ve buna eşlik eden süreçleri geliştirmeyi hedefliyordu. Sudan Ulaşım Bakanlığı ile Çinli Demiryolu İnşaatı şirketi arasındaki bir anlaşma ise Kızıldeniz kıyısındaki Port Sudan Limanı ile Çad’ın başkenti N’djamena’yı birbirine bağlayan bir kıtasal demiryolu inşa etmeyi amaçlıyordu.
İlaveten, Sudan şubat ayında, uranyum zenginleştirmesiyle barışçıl nükleer enerji üretimi için Çin Ulusal Nükleer Şirketi ile ortaklık anlaşması da yapmıştı.
2017 yılının Kasım ayında da Rusya ile nükleer anlaşma yapmıştı.
Devlet Başkanı Ömer el-Beşir, Moskova ziyareti sırasında nükleer santralin kurulması için Rusya Enerji Ajansı ile yol haritası üzerinde anlaşmaya varmıştı.
Ayrıca Afrika’da etkinlik sağlamayı hedefleyen Rus Özel Askeri Şirketler de Sudan’da üsleniyor.
Bunlar, Sudan hükümetiyle birlikte Merkezi Afrika Cumhuriyeti’nde istikrarın sağlanması için çalışıyordu.
Jeopolitik uzmanı yazar Andrew Korybko, Sudan’daki yeni durumda askeri yönetimin, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ve arka plandaki liderliği ABD ile işbirliği yapacağı, fakat Rusya, Çin ve Türkiye’yle ilişkilerini de sürdüreceği tahmininde bulunuyor.
Ancak Korybko, ABD’nin Venezuela’daki sosyalist yönetimin askeri istihbarat kompleksiyle yapamadığı darbeyi, Sudan’dakilerle başardığını da not ediyor.
ABD BİRDEN ÇOK CEPHEDE ATAĞA GEÇTİ
Olaylar sadece Sudan’da cereyan etmiyor.
ABD’nin hamlelerinin dünyanın her yerinde artarak sürdüğünü gözlemliyoruz.
Cezayir’de Buteflika’nın ordu tarafından tasfiyesi, Libya’da Suudi Selman ve BAE destekli Halifa Hafter’in Trablus saldırısı, Rusya’ya karşı Karadeniz’de NATO, Türkiye’ye karşı S-w400 ve Doğu Akdeniz’de (ABD'de partiler üstü Yunan, Rum, İsrail ittifakına destek yasa teklifi. 'GRISCY') düşmanlık ittifakları, Venezuela’ya karşı yeni elektrik sabotajı ve eski askeri istihbarat başkanının Madrid’de gözaltına alınması, Batı emperyalizmine hiç beklemediği kadar büyük dijital darbe vuran Wikileaks kurucusu Julian Assange’ın İngiltere’deki Ekvator Büyükelçiliği’nden (ABD yanlısı Lenin Moreno rejiminin izniyle) çıkarılarak tutuklanması, İsrail’in Golan üzerinden İran, Suriye ve Lübnan tehditleri, İtalya ve Fransa’da biti kanlanan Ermeni soykırımcıları, Suudilerin Amerikan destekli nükleer programı, İdlib’de kimyasal silahlı CIA destekli teröristlerin provokasyonel saldırı planları vs vs.
(Bu arada, İstanbul seçimlerindeki AKP kaynaklı mazbata krizi de Türkiye düşmanlarının elini kolaylaştırıyor. Bir an önce Ekrem İmamoğlu’na mazbatası verilmeli.)
Bir de karşı adımlar var tabii.
Mesela, Rusya’dan SU 57 savaş uçağı almak isteyen Mısır’ın, ABD tehditleri karşısında Arap Natosu’ndan çekilmesi ve ABD’nin İsrailli Doğu Akdeniz ittifakına da şimdilerde soğuk bakması,
İtalya’nın Çin ile Kuşak ve Yol açılımı ve Floransa’daki NATO-Exit toplantıları,
22 trilyon dolar ulusal borcu olan ABD’nin hâlâ deli gibi silahlanmaya para harcaması,
ABD’nin en ‘sadık’ müttefiki Suudi Arabistan’ın OPEC’e karşı anti kartel yasası hazırlığındaki Washington’u petrodolardan çıkmakla tehdit edebilecek öz güvene kavuşması da bunlar arasında.
Jeopolitik fay hatlarındaki çatırdamalar hızlanıyor, gün geçtikçe kırılmaları görüyoruz.
Tüm bunlar olurken, iktidar ise hâlâ belediye seçimine saplanmış durumda.