Şükrü Saracoğlu Fenerbahçe, ırkçılık ve Varlık Vergisi (7)

Biraz sonra okumanıza sunacağım yazı daha önce Hürriyet gazetesinde (27 Ocak 2009, "Barak Obama Nasıl Adam Oldu?" ve Aydınlık'ta (06.02.103, "Tarih Cehenneminde Irkçılık) adlarıyla iki kez yayınlandı. Hatırlayamadığım kadar da referans oldu. Bir kez daha okuyalım bakalım:

***

["Fransız felsefeci Alain Badiou "Le Sciècle" adlı kitabında, ana-babasının kendisine 1932 yılında armağan ettiği bir Larousse sözlüğüne dehşet içinde baktığını yazar. Irklar hiyerarşisi maddesinde, goril kafası ile Avrupalı kafasının arasında bir zenci kafası yer almaktadır.

1932 yılında yayınlanan Fransızca Dictionnaire Larousse'a göre 20 Ocak 2009 günü işbaşı yapan ABD Başkanı Barak Hussein Obama'nın ataları (çok değil 77 yıl önce) henüz insan kabul edilmemekteydiler ve yerleri goril ile beyaz insan arasındaydı...

1932 yılında yayınlanan ABD sözlüklerinde Fransız sözlükleri benzeri şeyler var mıydı, bilemem. Ama 1932 yılında Afro-Amerikalıların toplumsal yerleri Larousse sözlüğünü doğrulamaktaydı.

"Zenci"den "Afro-Amerikalı" tanımına giden ve ulaşan yol bir bakıma hem uzun hem de kısa.

İç Savaşı ve daha sonra Kara Derili hareketlerini bir yana bırakım, Barack Hussein Obama'nın doğduğu (1961) 60'lı yıllarda, beyazların boku daha değerli olduğu için, ataları beyazların girdiği helaya bile girememekteydi. Lokantaları falan bir yana bırakalım..."]

***

Fransız "Le Robert" sözlüğü ırkçılık anlamına gelen "Le Racisme" sözcüğünün, ırk anlamına gelen "Le Race" sözcüğünden 1930 yılında türetildiğini yazıyor. Irkçı anlamına gelen "Raciste" isim ve sıfatı da gene 1930 yılında kullanılmaya başlamış. Yani 1930 yılından önce ne ırkçı, ne ırkçılık sözcüğü var. Bu nedenle insanlar ırkçılığın ayıp bir şey olduğunu henüz bilmiyorlar.

Hitler'in Mein Kampf'ı 1925 yılında yayınlanmış, ırkçılık ve ırkçı sözcükleri 1930 yılında piyasaya çıkmış ama 1932 yılında yayınlanan Larousse sözlüğünün ırklar hiyerarşisi maddesinde bir zenci kafası, goril kafası ile Avrupalı kafasının arasında yer almakta...

***

Fransızca vikipedide (Wikipédia, l'encyclopédie libre) yayınlanan ırkçılık (racisme) maddesinde, "1939'da Oklahoma City'de, sadece siyah erkeklere (colored men) mahsus bir yerde su içen bir Afro-Amerikalı" görülüyor.

Demokrasi ve özgürlükler çağı İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra başladı. İnsan Hakları kavramı ve yan kolları bu savaştan sonra oraya çıktı.

Irkçı (raciste) sıfatı ve ırkçılık (racisme) ismi Fransa'da sözlüklere 1930 yılından itibaren girdi.

Irkçı sıfatını sözcük olarak ilk kullanan kişinin Leon Trotsky olduğu ve bu sözcüğü ilk kez Rus Devriminin Tarihi adlı kitabında kullandığı söylenir. İsim ve sıfat olarak Larousse sözlüğüne 1932'de girdi.

1930'larda, 1940'larda ırkçı ve ırkçılığın ne ne olduğu biliniyor ne de umursanıyordu.

İsnanlığın çağdaş anlamda uygarlaşmasının tarihi olarak Birleşmiş Milletlerin kuruluşunu kabul edebiliriz.

Birleşmiş Milletler (United Nations) tabiri ilk olarak Franklin D. Roosevelt tarafından II. Dünya Savaşı sırasında müttefik ülkeler için kullanılmıştır.

İlk resmî kullanımı ise 1 Ocak 1942 yılında Birleşmiş Milletler'in beyannamesinde ve Atlantik Bildirisi'ndedir. Bu tarihten sonra müttefik devletleri kendilerini "United Nations Fighting Forces" olarak adlandırmışlardır. Birleşmiş Milletler fikri 1943 yılında Moskova, Tahran ve Kahire'de müttefiklerin toplantıları sırasında çıkmış olup Fransa, Çin, Birleşik Krallık, ABD, SSCB'nin temsilciliğiyle oluşmuştur.

25 Nisan 1945'de aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 50 ülkenin temsilcileri, San Francisco Konferansı'nda bir araya gelerek 111 maddeden oluşan Antlaşma'ya son şeklini verdiler. Antlaşma, 25 Haziran 1945'te oybirliği ile kabul edildi ve ertesi gün imzalandı. 24 Ekim 1945'de Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesinin yanı sıra imza sahibi öteki devletlerin çoğunluğunun da onaylamasıyla Antlaşma yürürlüğe girdi ve Birleşmiş Milletler kuruldu.

***

Daha sonra insan haklarıyla ilgili olarak, Birleşmiş Milletler örgütü çerçevesinde şu anlayışlar oluştu:

-İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (10.12.1948)

-İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi (04.11.1950)

-Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi (18.12.1979)

-İşkenceye ve Diğer Zalimane; İnsanlık dışı veya Onur Kırıcı Muameleye karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (10.12.1984)

-İşkence ve İnsanlıkdışı veya Onur Kırıcı Muamele ve Cezanın Önlenmesi İçin Avrupa Sözleşmesi (26.11.1987)

-Çocuk Haklarına Dair Sözleşme (20.11.1989)

***

Nasıl 1948'de imzalanan Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Engellenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nden (SSECS) önceki olaylar hakkında "Soykırım" kavram sözcüğü kullanılamazsa, 1948 öncesinin bazı özel olaylarını ırkçı ve ırkçılık isim ve sıfatının kullanarak değerlendirmek doğru olmaz.

Kaldı ki Şükrü Saracoğlu 1942 yılında TBMM'de yaptığı konuşmada "Biz türküz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. (Bravo sesleri, şiddetli alkışlar). Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar ve en azından, o kadar bir vicdan ve kültür meselesidir. (Bravo sesleri, alkışlar) Biz azalan ve azaltan Türkçü değil, çoğalan ve çoğaltan Türkçüyüz ve her vakit bu yönde çalışacağız." (Bravo sesleri ve alkışlar)demiştir.

Kendisini alkışlayan milletvekilleri arasında, daha sonra Demokrat Parti'yi kuracak ve kendisini şovenist olmakla suçlayacak olan Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü de vardır.

Ardından 9 Kasım 1942 tarihinde çıkartılacak olan Varlık Vergisi Kanunu, 2000'lerde, kimi unutkan ve bencil Yahudiler, yılkıya çıkmış (bırakılmış) İkinci Cumhuriyetçiler, Bobstil solcular tarafından "Irkçı Yasa" olarak vaftiz edilecektir.

Oysa Varlık Vergisi'nin yaptığı ayrımcılık Türkler ve Azınlıklar (Yahudiler, Ermeniler, Rumlar, Levantenler...) arasında değil, zenginler ve yoksullar arasındadır. Zenginlerin azınlıktan olması, Müslüman Türklerin yoksul olması toplumsal ve ekonomik bir gerçektir.

Irkçılık iddiası bu gerçeği gizlemeyi amaçlamaktadır. Düzenbazlıktır! (Devam edecek).