Şüyuu vukuundan beter

“Şüyuu vukuundan beter” deyimi Osmanlı Türkçesinden günümüze kadar gelmiştir. Vurgusu kuvvetli bir deyim olarak zaman zaman günümüzde de kullanılmaktadır.

Anlamı “Bir şeyin dedikodusunun yapılması, onun gerçekleşmesinden daha kötüdür” demektir.

23 Mart Salı günü, CHP sözcüsü Faik Öztrak; 20-21-22 Mart günleri Merkez Bankası Başkanının değişimi ve pazar gecesi Türkiye’ye yönelik başlayan ekonomik saldırı hakkında konuştu. Konuşmasının diğer bölümlerini klasik muhalefet söylemleri olarak geçelim. Söylediği bir cümle vardı. Bu cümle, Mustafa Kemal’in kurduğu partinin, “Biz 1930’ların CHP’si değiliz” açıklamasından sonra ekonomi alanında nerelere geldiklerini özetleyen çok açık bir ifade idi.

Bu cümle “Ayrıca, sabah bakanların açıklamalarına baktık, döviz kasası açık verirken, çok ciddi sonuçları olabilecek, (SERMAYE KONTROLÜ) gibi şüyuu vukuundan beter fikirleri öyle kamuoyunun önüne çıkıp rahat rahat telaffuz etmeyin.”

KUKLA DEVLETE KARŞI TAVIR

AK Parti hükümetinin bazı ekonomik uygulama hatalarının olması, sınıfsal zaaflar göstermesi, BOP Eş başkanlığı görevi ile işbaşına gelip, uygulaması gereken ekonomik modelin, liberalizmin klasik versiyonlarının olması ayrı bir konu.

AK Parti iktidarı 2014 yılından sonra, dalgalanmalar içerse de, milli bir çizgi izlemeye başladı. Bu ret edilemez bir gerçekliktir. PKK’yı hendeklere gömmesi, FETÖ’yü, devletten silah gücünü de kullanarak kazıma çabaları. Kuzey Suriye ve Kuzey Irak’ta Amerika’nın kurmaya çalıştığı kukla devletin boğazını sıkıp, bu girişimin ihtimal dahilinden çıkarılmasını sağlamak. Bu millileşme eğiliminin güvenlik ve siyasi tarafları idi.

Cumhurbaşkanının 12 Mart 2021 günü “YATIRIM, İSTİHDAM, ÜRETİM, İHRACAT” ana başlıkları ile açıkladığı ekonomik program; Berat Albayrak döneminden itibaren açıkça ifade edilmeye başlanan milli ekonomik programın daha net bir şekilde formüle edilerek ifade edilmesi idi.

ESAS SORUN NEOLİBERALİZM İLLETİ

Programın açıklanmasının ardından, Kasım 2020 ayından bu yana uygulanmaya başlanan politikaların değişeceği kestiriliyordu. Ama bu kestirimin bu kadar hızlı yaşanacağını ben tahmin etmemiştim. Hele Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın bu kadar süratli değiştirilmesini hiç beklemiyordum.

Bu değişikliğin, muhalefet tarafından zaaf olarak değerlendirilip, bu yönde kullanılmasını, ben dahi düşündükten sonra, iktidarın buna karar verirken, bu eleştirileri göze alarak değişikliği yaptığı tartışılmaz.

Bu konuda, Merkez Bankası içinde Ali Babacan döneminden kalan birilerinin olduğu dedikoduları yapılıyor. Bence sorun daha da vahim. Evet, bu tür unsurlar olabilir. Ancak esas sorun. Yıllardan bu yana neoliberalizm illeti, virüs olarak beyinleri o kadar sarmış ki. Ekonomi bürokrasisi içinde, liberalizm haricinde bir programın uygulanabileceği seçeneğinin hala tartışılamadığını düşünüyorum. Çok iyi kadroların varlığı tartışma götürmez. Ama beyinlerin kamucu olarak çalışmaya başlaması gerek.

İŞARET FİŞEĞİ YAKILDI

Merkez Bankası Başkanının değişmesi, yeni, gelen Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu’nun Yeni Şafak gazetesinde yazdığı yazılarda açıkça Naci Ağbal’ın uygulamalarını eleştirmesi, hemen Merkez Bankası'nın yüksek faiz uygulamasından vazgeçerek, faizleri düşüreceği algısı oluşturdu. Bu algı doğruydu.

Bunun üzerine, başka türlü açıklanamayacak bir saldırı 21 Mart Pazar gecesi başlatıldı. Kur sadece bir yayın organında 8.39 olarak uzunca bir dönem kaldı. Sanki birileri işaret fişeğini yakmıştı. Daha sonra başka yerlerde de kotasyonların değişmeye başladığına canlı olarak şahidim. Bu da bende saldırı olasılığının çok kuvvetle muhtemel olduğu kanısını güçlendirdi.

Bunun karşısında bakanlar; “Serbest Kambiyo Sisteminin” devam edeceğine dair çok açık ifadeler ile açıklama yapmalarına karşın, sadece Aydınlık gazetesinden “KONTROLLÜ KAMBİYO REJİMİ” çağrısı gelmesine rağmen, sözcü Faik Öztrak’ın şüyuu vukuundan beter söylemi ile sermaye kontrolünden vazgeçilme ihtimalinin akla dahi getirilmemesi gerektiğini iktidar bakanlarına hitaben söylemesi çok anlamlı idi.