Tadını kaçıranlar

DEAFLYMPICS’te 47 madalya ile en fazla madalya kazanan 3. ülke olduk. 8 altın 19 gümüş ve 20 bronz ile madalya sıralamasında 7. olduk. Voleybolda hem kadın hem erkek takımımız altına ulaştı. Kadın hentbolcularımızın final mücadelesi verdiği anda erkek futbolcularımız bronz mücadelesi verdi. Oyunları takip edenler aynı anda iki Türk takımının maçını izledi.

İşitme engelli hentbol takımlarımızın başarıları ülke hentbolunun çok üzerinde. Kadın hentbolcularımız finalde son hücumu çabuk kullanınca son saniyede yedikleri gol ile ikinci oldu, erkeklerimiz ise dördüncü. Erkek futbolcularımız altını hak etti. Yarı finalde iki siyahi oyunculu Ukrayna’nın savunmadaki siyahisi bir bakıyordunuz taç çizgisinde tekme tokat oyuncumuza girmiş bir bakıyordunuz son dakikalarda yüzüne gelmemiş bir darbeyi yüzüne gelmiş gibi gösterip oyuncumuzun kırmızı kart görmesine neden olmuş. Ukrayna ile oynadığımız bu karşılaşmayı izleyenler Ukrayna’nın yalanlarla oynadığını çok iyi anlamıştır. Hentbol, voleybol, basketbol ve futbolda mücadele eden takımlarımızın tek eksiği maç yapmak! TİESF milli takımlarımızın THF, TVT, TBF ve TFF alt liglerinde oynamalıdır. Kamu bankaları profesyonel liglerde pahalı yabancılarla mücadele edeceğine, TİESF milli takımlarının ulusal liglerimizde mücadelesine destek olsun. Rusya’nın yokluğunda ortalığı boş bulan Ukrayna, Deaflympics’i madalya sıralamasında önde bitirdi.

AYDINLIK GELECEĞİ YAZAR

Ukrayna’nın farklı önde bitirdiği bir diğer organizasyon Eurovision Şarkı Yarışması oldu. Köşemde, ülkesinde bile elemeyi kazanamayan Ukrayna’nın, yarışmanın en kötü şarkısıyla temsil edilse bile, siyasi propagandaya dönüşen yarışmayı kazanacağını yazmıştım. Aydınlık okurları yine geleceği önce öğrendi. Şikeci Batı Dünyası, yalan doping dosyaları ile Rusya, Türkiye, İran gibi asırlık kültürlere ders vermeye kalkacağına kendi kokuşmuşluğuna baksın. Kokuşmuşluk demişken, San Marino’nun yarışma performansına etrafınızda çocuklar yokken bir göz atmanızı öneririm: Sahnede erkek erkeğe sevişmeler, öpüşmeler…

Sırbistan’ın sağlıklı bir vücut için yapılanları anlattığı şarkının son sözleri San Marino’ya yanıt gibiydi: “Vücut sağlıklı ama şimdi ne olacak? Sağlıklı bir vücutta üzgün bir ruh, çaresiz ve korkan insanlar!” Sahnede devamlı el yıkayan Sırbistan ve yüzünden maskelerini hiç çıkarmayan Norveç, salgın dönemine en uygun şarkılardı. Elinden Ukrayna bayrağını düşürmeyen Litvanyalı şarkıcının oy hayalleri boşa çıktı, aslı varken sahtesine kimse oy vermez. Yarışmacı şarkılar öncesi kısa tanıtımlarda İtalya’nın yüzyıllık evlerden, tarihi binalardan oluşan şehirlerini tanıdık. Yanardağların ve fay hatlarının ortasındaki bir ülke ve kimsenin aklına binaları yıkıp kat sayılarını arttırarak yeni ve biçimsiz binalar yapmak gelmiyor. “Bina eskidi” yalanlarıyla kendine rant yaratanlar, İtalya tanıtımlarına bakıp yok olmasına neden oldukları milli servetle utanmalıdır.

Polonya şarkısından önce bu kartpostalda tanıtılan mükemmel bir sahil şeridi vardı. UNESCO’nun Dünya Mirasları arasında yerini alan bu muhteşem sahilin adı “Scala del Turchie” ya da “Türk Merdivenleri”. Yüzlerce yıl önce, sahilden gelen korsanlar Sicilya’daki bu kayalıklardan çıkıp köylere saldırırlarmış. Bu korsanların Türk olduğuna inanıldığı için bu muhteşem doğa güzelliğine Türk Merdivenleri denmiş. Eurovision’da hep Rusya korkusu olmayacak ya, biraz da Türk korkusu olsun.

Avrupa Yayın Birliği bu seneki kararıyla Eurovision Şarkı Yarışması’nın kazananını kimin belirlediğini de ortaya koydu. Jüri mi? Hayır! Telefonla oy kullanan halk mı? Hayır. Yarışma boyunca onlarca kez tekrarlanan yarışma uygulamasını telefonlarına indirenler mi? Hayır. Şarkısı ne kadar kötü olursa olsun, Rusya kimi isterse; o ülkenin şarkısı Eurovision’u kazanır. Eurovision’un kazananını artık Rusya belirliyor. Seneye Polonya mı, Litvanya mı, Bulgaristan mı yoksa Gürcistan mı kazanır; bilemem!

FEDERASYON BU KAPAĞIN ALTINDADIR

Eurovision’da kazanan önceden belli, peki liglerimizde? Federasyonlarımızın müessese kulüpleri ile ilişkileri liglerimize şaibe düşürüyor. Milli takım antrenörlerinin kulüp takım antrenörlerinden seçilmesinin gerekliliği ile federasyon ve müessese ya da kulüp ilişkileri karşılıklı bir bağımlılığa dönüşüyor. Voleybol Federasyonu ile Vakıfbank arasındaki ilişkiler nasıl diğer kulüpleri rahatsız ediyorsa Basketbol Federasyonu ile Efes arasındaki ilişkiler de basketbol ligimizdeki diğer kulüpleri rahatsız ediyor.

Playoff maçları başlamadan TBF; Efes Bursa ile eşleşirse, serinin Euroleague Dörtlü Finali’nden sonra başlayacağını; aksi durumda serinin Dörtlü Finalden önce tamamlanacağını duyurmuştu. Efes-Pınar Karşıyaka serisinin 2 maçta tamamlanmasına özen gösteren Federasyon bunu başaramadı. Üçüncü maçın Dörtlü Final öncesinde oynanması gerekiyordu. Dörtlü Final’in başlamasına 6 gün olmasına rağmen TBF beklendik şekilde sözünden döndü. Geçmişte Karşıyaka’nın erteleme isteklerini, ertelemenin iki takımın rızasıyla olması gerektiği iddiasıyla, defalarca reddeden TBF; Karşıyaka’ya sormadan tıpkı 2019’da Efes’in isteğiyle ertelediği maç gibi serinin 3. maçını da erteledi.

İzmir Depreminin üzerinden 24 saat geçmeden depremi yaşayan Karşıyakalı oyunculara Türk Telekom maçını oynatan, kadroda kovid nedeniyle sağlıklı sadece 7 oyuncu kalmasına rağmen Afyon maçını oynatan, Avrupa’da tamam mı devam mı maçı olan Brindisi maçından önce Karşıyaka’nın genç oyuncularla çıktığı Fenerbahçe maçını oynatan, geçen sene Karşıyaka Şampiyonlar Ligi’nde Sekizli Final oynarken biri bu maçlardan 2 gün önce diğeri 2 gün sonra olmak üzere Karşıyaka’ya 21 günde 11 maç oynatan Federasyon, Efes’ten aldığı talimatla playoff serisinin üçüncü maçını erteledi.

Ne şarkı yarışmaları zevk veriyor artık, ne basketbol maçları. Tadını kaçırdınız!