Tamam ünlüsünüz... Ama neden?

Bertrand Russell’ın “Nükteyi, aklın yararlı bir seçeneği olarak görüyordu. Herhangi bir düşünceyi öylesine ustalıkla savunuyordu ki, görüşlerini onaylayamayanlar budala durumuna düşüyordu...” diye tanımladığı Bernard Shaw; “Tüm sanatçılar, yapmaktan neredeyse utanç duydukları çok kolay şeyler için coşkulu övgüler alırken, üstün yapıtları için yüreklendirici tek söz bile duyamamanın ne demek olduğunu çok iyi bilirler” diyerek, yaratı, beceri ile gelen başarıların çoğu kez es geçilerek, nedensiz eylemlerin daha geçerli olduğunun kendine özgü nükte ile altını çizer.
Her toplumda benzerlerine rastlanırsa da, bizdeki kadar belirgin, arsız, küstah ve de nedensiz olarak algılanan -ya da algılatılan- ünlüler hiç bir yerde yoktur. Onları her zaman, her gün ekranlarda, gazete sayfalarında, kitle kültürünü biçimleyen, yönlendiren her bir yazılı-görsel basında görüp izleriz. Niceliksel olarak değil ama niteliksel olarak, her olayda memleketi kurtarmak, kamuoyuna rota belli etmek için, seçilmeden, kendiliğinden ortaya çıkan sözde aydınlar gibi... Bu aydın takımı kimi zaman arabulucu, kimi zaman akil adam, kimi zaman da bir siyasi partinin lider adaylığına soyunacak denli, cahillikten kaynaklan akılalmaz bir özgüvene ve şişirilmiş bir desteğe sahiptir. Aziz Nesin üstadın dediği gibi, bu aydınların geçmişine bakıldığında, çoğunun memleketi değil, kendilerini kurtaracak bile sağlam bir eğitime sahip olmadıklarını görebiliriz.
Eski dergileri karıştırırken rahmetli Duygu Asena’nın Kadınca’dan sonra çıkardığı Kim dergisinin 1998 yılına ait bir sayısı elime geçti. Derginin kapağında “ünlü ama gereksiz kadınlar” diye bir spotla tanıtılan bir yazı var. Yazının başlığı ise aynen şöyle: Sıfır yararlılıkla gündemin göbeğine yolculuk: Tamam ünlüsünüz ama neden?

MEDYA MEŞHURLARI
İlginç bir rastlantı tam bu yazının yayınlandığı tarihlerde Prof. Dr. Hüsamettin Koçan atölyesi öğrencileri eğitim gördükleri güzel sanatlar bölümünde “Medya meşhurları” diye bir sergi açıyorlar. Sergi nedeniyle bir de anket yapıp iki soru soruyorlar. İlki Türkiye’nin meşhurları kimlerdir, ikincisi ise neleriyle meşhurlar? İlkine herkes yanıt veriyor da, ikincisinde bir hayli zorlanıyorlar. Sonunda seçilen ünlülerin yalnızca bedenleriyle meşhur oldukları ortaya çıkıyor.
Kim dergisindeki “Tamam ünlüsünüz ama neden?” sorulu yazının yanıtı ise çok daha farklı. Yazıda -etik olmadığı için seçilen nedensiz ünlülerin isimlerini vermeyeceğim- 7 ünlü kadın ele alınmış ve hepsinin neden ünlü oldukları sorgulanıyor, daha doğrusu onları ünlü yapan becerileri araştırılıyor.
Fotoğrafları altında yer alan yazılar ise şöyle. Birinde “gözde manken-foto modellerimizden. Ancak gözler onu podyumlarda, başarılı defilelerde değil, değişik playboyların kollarında arıyor...” Bir diğerinde ise “Ünlü sevgili bularak kariyer yapmanın, fiyat artırmanın ve ünlenmenin bizim sektörde de (yani gazetecilikte de) geçerli olduğunu kanıtladı...” deniliyor. Bir başka ünlünün fotoğrafı altında ise “ Terminolojide VJ olarak geçiyor. Başarısız. Daha önce çalıştığı kanallardan atılmasının nedense hiçbir yerde bahsi geçmedi. Her başarısızlığının arkasından seksi kıyafetler giyerek şişirme haberler yaptırarak gündemde kalıyor” deniyor.
İşin garibi aradan onca yıl geçmesine karşın bu ele alınan ünlü kadınlar hala gündemde, ama hala da neden gündemde oldukları ya da gündeme taşındıklarıyla ilgili bir nedenleri olmadığı gibi bizlerin de bir bilgisi yok. Sanırım hem mesleklerinin adını hem başarılarını tek bir sözcükte toplamak olası: Hiçbir şey yapmadan gündemde kalmak.
Bu araştırmanın benzerini; sözde aydınlar, kimi köşe yazarları, akil adamlarla, esersiz sanatçılar vs gibi başka alanlardaki “ünlü ama gereksiz kişilerle” de yapmak mümkün.